Lübnan Uluslararası Mahkeme Başkan Yardımcısı Riyaşi, Uluslar arası Mahkeme’ye ilişkin açıklamalarda bulundu. Riyaşi, mahkemenin özelliğini şu sözlerle açıkladı:
“Lübnan’ın sahip olduğu imkânlara bütün saygımla birlikte şunu söylemeliyim ki eğer mahkeme dosyaları ulusal mahkemelerde kalsaydı hiçbir zaman yargılama aşamasına geçemezdik. Uluslararası Mahkeme büyük bir kazanımdır. Zira Lübnan’daki birçok önemli isimlerin dosyasını bu mahkeme incelemiştir. Şayet bu türden bir mahkeme olmasaydı emin olun dosyaların kaderi unutulmak olacaktı.’’
Hâkim Riyaşi’ye göre Uluslararası Mahkeme’nin çalışma düzeni, yargı dosyalarının idaresi ve daha birçok konuda Lübnan yargısı için örnek oluşturuyor.
Riyaşi, “Lübnan’daki yargılamaların gecikme sebebi tebligattır. Ancak Uluslar arası Mahkeme’de tebligatlar bazen sadece yarım saat içinde e-mail üzerinden yapılıyor. Bu çeşit bir mahkemenin tecrübesinin diğer şehirlerdeki mahkemeler tarafından örnek alınması gerekir’’ ifadelerini kullandı.
Riyaşi, Lübnan’daki mahkemenin uluslararası diğer mahkemeler arasında özel bir yeri olduğuna değinerek ‘’Mahkemeler birçok insan tarafından suçlamaların veya beraatın yapıldığı yer olarak görülür. Ancak unuttuğumuz husus şu ki suçlamadan ve beraattan daha önemli durumlar var. O da mağdurlardır. Önemli olan sadece ceza vermemiz değildir. Mağdur olanlar için nasıl alternatifler ortaya koyabiliriz bunu da düşünmek gerekir. Bir diğer konu ise cezanın takibi ve cezadan kaçılmamasını sağlamaktır” dedi.
Riyaşi, Ağır Ceza Mahkemesi hakkında da şu bilgileri verdi:
“Bu mahkeme terör gibi organize suçlarda önemli rol oynar. Elbette burada da birtakım zorluklar var. Örneğin suçu işleyen kişiyle suça teşvik eden kişinin ayırt edilmesi zorlu bir konudur. Bu çözülse bile bu defa da suçu işleyenin tutuklanması ile ilgili sıkıntılar başlıyor. Eğer gıyabi duruşmalar olmasaydı suçlar iddianame dosyasında kalacak ve zaman aşımına uğrayacaktı. Bu yüzden mağdur olanlar ceza muhakeme usullerine göre sıkıntılarını dile getirebiliyor veya suçlama sabit olursa bunu ulusal mahkemelerde dava açarak hakkını tazmin edebiliyorlar.”
Riyaşi Temyiz Mahkemesi hakkında da görüşlerini aktardı:
“Uluslararası Mahkeme’de görülmeyen davalarda Temyiz Mahkemesi’nin çok önemli görevleri bulunuyor. Bugüne kadar Temyiz Mahkemesi’nden 100 karar çıktı ve bunların hepsi de yayınlandı. İdari rolüne değinecek olursam; Temyiz Mahkemesi Başkanı ve Başkan Yardımcısı mahkemelerin idari işlerinde ve hâkimlerin durumlarıyla ilgili önemli roller üstleniyor. Yargılama öncesinde davaya ilişkin karar çıkmadan temyiz dosyalarını bize sunuyor. Biz de bu doğrultuda yargılamanın başlangıç aşamasında hâkimi izliyoruz. Çünkü Temyiz Mahkemesi’ne gönderilen çoğu karara itiraz ediliyor. Başbakan Hariri ve arkadaşları için özel olarak hazırlanan asıl dosyada yasal önlemler hususunda hâkimin aldığı kararların çoğu temyiz edildi. Bizim buradaki rolümüz ise hâkimin muhakeme usulüne göre uygulayabileceği kararları yorumlamaktır. Biz olayı veya suçlama kararını bilemeyiz. Ancak takip edilmesi gereken kuralları ortaya koyarız. Biz ‘Bu hususta kanun şunu der, sen de bunu uygula’ deriz. Bu da yargılama sürecini hızlandırır ve yargı yükünü hafifletir.”
Riyaşi, siyasi mahkemelerin siyasetçilerin suçuna göre değil de konumunu ve mevkisini hedef alan suçlamalar yöneltmesi konusundaki sorumuzu da yanıtladı:
“Lübnan siyasi bir toplumdur. Bazı kesimler mahkeme kararını kabullenirken bazıları da karşı çıkıyor. Bundan ötürü siyasi mahkeme olarak isimlendirilmesi doğaldır. Ancak şunu söyleyebilirim ki kendi işimde herhangi bir baskıyla karşılaşmadım. Veya mahkeme üzerinde herhangi siyasi bir müdahalenin olduğunu düşünmüyorum. Birleşmiş Milletler’in siyasi kararının neticesinde mahkeme olarak kurulduk. Fakat Yargıç Antonio Cassese’nin de dediği gibi ‘Biz her ne kadar siyasi bir kararla kurulmuş olsak da siyasi kararlardan bağımsızız.’ Şayet kurulan mahkemenin siyasallaştırıldığına dair kanıt sunarlarsa derhal istifa edeceğim.”