Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Hamaney sonunun Cemal Abdunnasır gibi olmasını istemiyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun geçen pazartesi günü İran’ın nükleer dosyasıyla ilgili sunduğu gösteri hakkında farklı görüşler var. Bir başbakanın şahsen kalkıp bu konuyu bu şekilde İsrail Savunma Bakanlığı’ndan kamuoyuna açıklamasını gerektirecek yeni bir gelişme olmadığından dolayı Netanyahu’nun konuşması, önemli bir şekilde eleştiri oklarına maruz kaldı.

Netanyahu, “İsrail istihbaratının en büyük başarılarından biri” diye nitelendirdiği bu başarının detaylarını İsrail ve dünya kamuoyuna açıkladığı sırada peş peşe tepkiler geldi. Şöyle ki Netanyahu’nun açıklaması, İran’ın nükleer programıyla ilgili önceden bilinen gerçekler dışında ek bir detay sunmuyordu. Netanyahu’nun konuşmasında nükleer dosyaya yönelik tutumların değişmesini ya da bu tutumların bir şekilde düzeltilmesini sağlayacak yeni bir gerçek yoktu.

Netanyahu’nun basın toplantısını yumuşatmak için ilk harekete geçenler, Avrupalılar oldu. Çünkü nükleer anlaşmaya en çok bağlı kalanlar ve anlaşmadan ayrılmama konusunda ABD Başkanı Donald Trump’ı ikna etmeye çalışanlar, Avrupalılardı. Avrupa’nın “Mim İmparatorluğu”nun (Almanya Başbakanı Merkel, İngiltere Başbakanı May ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron) girişimleri, buna işaret ediyor. İsrail ve ABD’de siyaset ve istihbarat içerisindeki etkili çevreler, “Netanyahu’nun gösterisi”nde yeni bir şey görmeyen bu tutum karşısında farklı davranmadı. CIA’nin Eski Başkanı Michael Hayden, İsrail’in sahip olduğu bilgilerin yaklaşık 10 yıl önce ABD İstihbaratı’nın elde ettiği bilgileri doğruladığını söyledi. Michael Hayden gibi Mossad’ın eski başkanı ve İşçi Partili eski milletvekili Danny Yatom da Netanyahu’nun açıklamasında yeni bir şey olmadığını ve özellikle bu bilgilerin İran ve 5+1 ülkeleri arasında anlaşma yapılmadan önce yani 2015 yılı öncesi süreçle ilgili olduğunu belirtti. Beyaz Saray bile basın sözcüsü tarafından Netanyahu’nun konferansına yorum şeklinde yapılan açıklamayı ivedi bir şekilde düzeltti. Basın sözcüsünün açıklamasında İran’ın “askeri nükleer bir programa sahip olduğu” ifade edildi. ABD Başkanlığının yaptığı açıklamaya göre bunun doğrusu, “İran, askeri bir programa sahip oldu.(Geçmiş Zaman)” şeklindeydi.

Medyada ve sosyal paylaşım sitelerinde İran lobisi, Netanyahu’nun konuşmasının yenilik faktöründen yoksun olduğunu belirterek hikâyenin başka yönünü yani doğrudan İran’ı yok saymak suretiyle bu konuyu tartışmaya açtı.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun konuşması, yarım tonluk belgelerden ibaret. Bu yılın başında karanlık bir gecede Tahran’ın güneyindeki Şurabad bölgesindeki bir binadan direkt Tel Aviv’e kaçırılan bu belgelerin sayısı, 100 binin üzerinde! Bina, Şubat 2016’da keşfedildi. Operasyon yapılmadan önce bina, 2 yıl süreyle İsrail tarafından gözleme tabi tutuldu ki bu operasyon içerisinde binada çalışan kişiler de yer almış olmalı.

Mossad’ın bu operasyonda göz kamaştıran başarısı, İran’a yönelik büyük bir hakaret ve İran rejimine atılmış sesli bir şamardır. İran lobisi, bilgilerin yeniliği-eskiliği hususunda İsrail iele Batı tartışması yapmayı tercih ederek hakaret konusunu tartışmaktan ya da bu konuya yorum yapmaktan kaçındı. İran Dışişleri Bakanı Muhammet Cevat Zarif, Netanyahu’nun konuşması öncesinde twitter üzerinden bir paylaşım yaparak yanıt verdi. Zarif, twitter üzerinden yaptığı açıklamada İsrail başbakanının “Yalancı çobanın huyundan vazgeçmeyen bir çocuk gibi yeniden yalan söyleyeceğini” belirtti. Netanyahu’nun konuşmasından sonra Zarif, İran’ın egemenliğine bu şekilde hakaret edilmesini bir tarafa bırakın, İsrail’in İran’ın nükleer güvenliğine sızmasına yönelik ülkesinin tutumu hakkında bize bir açıklamada bulunmadı.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, Netahyahu’nun konuşmasının ardından “İran’ın gizli bir nükleer programa sahip olduğuyla ilgili Siyonist başbakanın iddialarını” reddetmekle yetinerek onun başarısız bir yalancı olduğunu ifade etti. Kasımi, İran’ın gizli nükleer programının varlığıyla ilgili Siyonist devletin başbakanının son zayıf propaganda gösterisinin kısır ve utanç verici en yeni gösterilerden birisi olduğunu dile getirdi. Kasımi, gösterideki gerçek utanç verici şey olan Mossad’ın İran’a, İran hükümeti ve istihbaratına yönelik attığı şamara değinmedi. Bölgemizi ve İran’ı ilgilendiren en önemli şey, Netanyahu’nun istihbarat bombasını ortaya çıkartmasıdır. Netanyahu’nun basın toplantısının teknik içeriği önemli değil. Basın toplantısından sadece birkaç saat önce Hama ve Halep kırsalında birtakım mevziler bombalandı. Büyük bir ihtimalle bu operasyon, Devrim Muhafızlarının yönetiminde olan İran’a ait füze depolarına ve imalathanelere yönelikti.

İsrail’in Suriye’de düzenlediği saldırıları açıklamama politikasına bağlı kaldığı ve İran’ın, Mossad’ın operasyonunda olduğu gibi sessizliğe büründüğü bir ortamda bu saldırının detayları, hala gizemini koruyor. Ancak bu askeri operasyon, “Richter” ölçeğine göre 2,6 şiddetinde bir sarsıntıya neden oldu. Bu da bombalanan hedefin ve saldırı yapan tarafın büyüklüğünü gösteriyor.

İran, ikinci kez doğrudan hedef alınıyor. Daha önce de İsrail uçakları, 9 Nisan’da Devrim Muhafızlarına bağlı ve insansız hava araçlarının çalıştırılması için kullanılan Humus’taki “Tifor” üssüne bir saldırı düzenlemişti.

Bütün bunlara karşılık İran, İsrail’e karşı koymak için savaş masraflarını ödeme maliyetini ve manevi yıpranmayı tercih ederek şu ana kadar “yanıt verme hakkı”na ve düşmanın zamanlamasıyla bir savaşa sürüklenmemeye bağlı kalmayı sürdürüyor.

Hamaney, uzun ve geçersiz bir konuşmayla imtihan edildiği ve sayılı günler içerisinde yıkıldığı gün olan 1967’deki Cemal Abdunnasır gibi olmayı istemiyor.