Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Duma’da gerçekleştirilen kimyasal katliamın ardından meydana gelen mevcut uluslararası ihtilaflardan ve askeri gelişmelerden kendini uzak tutuma politikasının gerekliliğine dikkat çekti. Seçim ve medya platformlarını Arap kardeşlere saldırmak için kullanan kişilerin varlığına işaret etti. Hariri,“Ülkeyi savaşın çağrılarından korumak ve Lübnan ekonomisini kurtarmak yolunu seçtik. Onlar Lübnan’ı bölgesel güçler adına siyasi ve askeri mesajları yönlendirmek için kullandıkları bir posta kutusuna dönüştürmek istiyorlar” ifadelerini kullandı.

Hariri dün Hükümet Sarayı’nda ülkenin eski Başbakanı Temmam Selam, İçişleri Bakanı Nihad Meşnuk ile ‘Müstakbel’ Partisi’nin Beyrut adaylarının katıldığı ve Lübnan Müftüsü Şeyh Abdullatif Deryan’ın başında yer aldığı din adamları, alimler ve hocalar onuruna tertip ettiği öğle yemeğinde bir konuşma yaptı.

Hariri katılımcılara, ‘Beyrut’un kimliğini, politik ve ulusal kararını koruma ve dayanışmanın yüzdesini maksimuma çıkarma, başkent ve temsilcilerini ele geçirme girişimlerine engel olma’ çağrısında bulundu.

Başbakan, “Ülke ve bölge tarihinde önemli bir dönüm noktasının önündeyiz. Zorluklar karşısındaki temelimiz birliğimizdir. Lübnan’ı inşa etmek ve kasırgalardan korumak için projenin tamamlanması bunun temelini oluşturuyor” dedi. Suriye halkına işlenen suçların, Duma ve Guta’da savunmasız sivillerin ve çocukların başına gelenlerin, tüm uluslararası kriterler tarafından tanımlanan suçlar olduğunu belirtti. Suriye yangınının Lübnan’a taşınmasını engellemek için yapılan çalışmaların öneminin altını çizerek Duma’da kimyasal katliamlardan kaynaklanan askeri gelişmelerden ve mevcut uluslararası çatışmalardan kendini uzak tutma politikasına bağlı kalınmasının gerekliliğini vurguladı.

Hariri, ismini kullanmadan Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ı şu sözlerle eleştirdi:

“Kendini uzak tutuma kurallarına sarılıp seçim ve medya platformlarını Arap kardeşlerimize saldırmak için kullanan kişiler var. Bu durumu Lübnan’ın çıkarlarının ve Lübnan’ın Arap ülkeleriyle ilişkilerini sürdürme konusundaki ulusal görüş birliğimizin doğrudan ihlali olarak niteliyoruz. Parti seçim platformlarından birinden duyduğumuz son sözler, ister kardeş Arap ülkeleriyle ilgileniyor olsun, ister Beyrut’un Araplığını tehdit eden ve siyasi kararını kontrol altına almaya çalışan tehlikelere dair uyarı yapıyor olsun kabul edilemez tutumdaydı. Beyrut’un kararını savunurken ‘Müstakbel’ partisinin tutumuna, Araplara ve dünyanın yarısına saldırıyor… Lübnan’ın nereye gitmesini istediklerini bilmiyoruz.”