Moskova/Raid Ceber
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Helsinki’deki basın toplantısı sırasında ABD’li mevkidaşı Donald Trump’a futbol topunu takdim ederken Suriye krizinde çözüm kararına rehberlik etmesini kastetmedi.
Rus medyasında çıkan bazı değerlendirmelerde ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun ‘Suriye politik çözüm topunun Rusya’da olduğunu söylemesine işaret ederek Putin’in Suriye topunu, rakibine hediye ettiği yorumları yapılsa da aksine Rusya Devlet Başkanı ABD’li bakanın Suriye göndermesini görmezden gelerek, bu konuda yorum yapmaktan kaçındı. Konuyu Trump’ın Rusya’ya Dünya Kupasını organize etmedeki başarısına yaptığı övgüye çevirerek, “Bu topu, Sayın Başkan’a sunmak istiyorum. Şu an top onda. 2026 Dünya Kupası’na ABD ev sahipliği yapacak” ifadelerini kullandı.
Putin, Trump ile gerçekleştirdiği görüşmelerde Suriye topunu korumaya çok özen göstermedi. Rus uzmanlar yaptıkları analizlerde Trump’ın Suriye dosyasını ele almaya fazla ilgi göstermediği konusunda birleşiyorlar. Öyle ki, Nezavisimaya Gazeta gibi büyük bir federal gazete bile ‘Trump’ın Ukrayna ve Suriye dosyalarını tartışmaya olan ilgisinin sıfır olduğunu’ bildirdi. İki dosyanın da üzerinden hızlıca geçmeleri gerekiyordu. Bu nedenle üstünkörü ele alındı. Ortak basın toplantısı, Trump’ın İran politikalarının bölgede şiddet yaydığına işarette bulunması dışında iki lider arasında söz konusu dosyalarla ilgili bir anlaşmazlık bulunmadığını ortaya koydu.
Rusların, ABD’nin Suriye’de terörü desteklediği, teröristleri silahlarla donattığı, barınak ve eğitim kampları sağladığı’ yönündeki haykırışları bir anda kesildi. Tıpkı Washington’un Suriye’nin bölünmesi ve kuzey bölgelerdeki ayrılıkçıları cesaretlendirdiği yönündeki sürekli uyarıların bir anda ortadan kalkması gibi. Suriye’deki ihtilaf tamamen ortadan kayboldu. Hatta Putin, Trump, basın açıklaması sırasında birçok defa ABD’nin Suriye’deki terörün yüzde 90’ından fazlasını sonlandırdığını söylediği halde Putin, Rus kuvvetlerinin terörü defetmesi ve Suriye devletini korumasıyla kaydettiği başarıya dair tek kelime etmedi.
Tüm bunlar, iki lider arasındaki zirve toplantısında ilk defa doğrudan tartışma yoluyla ortaya çıkan Suriye konusundaki anlaşmazlık alanının, aralarındaki medya savaşları bağlamındaki güçlü açıklamalardakinden çok daha dar olduğunu gösteriyor. Bir Rus kaynağa göre Pompeo’nun ifadeleri Trump’ın Washington’un Suriye’de çıkarı olmadığını kabul ediş derecesini gösteriyor. Rus medyasına göre, partilerin siyasi çözüme ilişkin dosyaya işarette bulunmaksızın yalnızca genel terimlerle ve hızlı bir şekilde değinmesi dikkat çekiciydi. Putin’in de Astana ve ‘küçültülen grup’ arasında bir ortak çalışma başlatmanın gerekliliğine hızlı bir şekilde işarette bulunması da gözden kaçmadı. Zirvede İsrail’in güvenliği ve insani dosyalar üzerine odaklanıldı. Hatta mülteci sorunu, komşu devletler ve AB ülkelerine etkisi konusuna da kısmi olarak değinildi. İnsani yardımların ulaştırılması konusu ele alınırken Putin’in Rus uçaklarının uluslararası yardım malzemelerini taşımaya hazır olduğunu söylemesi dikkat çekiciydi. Askeri kaynaklar, dün Moskova’nın, insani görevleri yerine getirmeye hazır Ilyushin Il- 76 kargo uçak filosuna sahip olduğunu açıkladı. Analistler açıklamalarda Rusya’nın Suriye’ye gönderilen yardımlar dosyasını Moskova’ya teslim etmesi şeklinde bir rahatlık olduğunu belirtti. İlginç bir durum vak ki, kapanış bildirisinin Rusça nüshası sonuç bildirgesi olarak hazırlanmıştı. Açıklanmayan nedenlerden dolayı göz ardı edildi. Genel ifadeler kullanılarak Suriye’deki duruma, bir ucundan terörle mücadelede işbirliğine ve insani yardım konusuna yalnızca işarette bulunmakla yetinildi.
Bu, söz konusu dosyanın geniş bir şekilde ele alınmaması üzerinde bir çeşit anlaşma yapıldığı anlamına mı geliyor? Sorunun cevabı şu ana kadar kayıp görünüyor. İran’ın varlığı konusun bir anlaşmazlık söz konusu. Ancak İsrail’in güvenliğini sağlama konusunda Suriye’de askeri ve güvenlik koordinasyonuna ihtiyaç duyulduğu konusunda görüş birliği var.
Kaynakların Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamaya göre, Trump’ın İsrail’in güvenliği konusuna odaklanması, Putin’in İsrail’in güvenliğini tutarlı bir şekilde sağlaması gerektiğini vurgulaması, 1974 yılında Suriye’nin güneyindeki teröristlerden kurtulmanın ardından çatışmaların sonra ermesi için imzalanan anlaşmaya uyulmasının ve Golan Tepelerinin yeniden sakinleşmesinin gerekliliğinin üzerinde durulması iki liderin askeri ve diplomatik düzeyde ayrıntılı olarak görüşülmesi için iki liderin bu konularda anlaştığına dair işaretler taşıyor.
İsrail’in sınır bölgesinde güvenliğin sağlanması yönündeki Rus güvencelerinin fiyatı hakkında sorular mevcut. ABD’nin beklenen çıkışı hakkında mı konuşuluyor? Bu, Moskova’nın İranlıları belli bir mesafeye uzaklaştırma sözü verdiği anlamına mı geliyor? Rus medyasının kimliği açıklanmayan bir Rus diplomatın “İranlıları baskı altına almak zor olacak. Ancak onlarla uzlaşmaya varılabilir. Çünkü, Moskova ve Tahran’ın güneydeki durumu ve hükümet kontrolünü uzatma noktasında istikrara kavuşması gibi bir paralel noktası var” ifadelerini aktarması dikkat çekici oldu.
Daha ileriye giderek, Putin’in ‘kapsamlı bir barışa yönelik düzenlemeler’ konusundaki açık ifadesinin, 1974’teki çatışmayı sona erdirme çizgisinin İsrail’in ısrarı üzerine gelecekte Suriye ile ‘emri vaki’ bir sınıra dönüştürecek herhangi bir hazırlık olup olmadığı sorusunu gündeme getirdiğini söyleyenler var. Yani bu, gelecekteki herhangi bir Suriye hükümetine bu dosyayı etkilemesine izin verilmemesine dair gizli bir anlaşma olduğu anlamına mı geliyor? Tahminler, üzerinde anlaşmaya varılan fikirlerin İsrail’in hükümet güçlerine en fazla 1974’teki anlaşmada belirlenen sınıra kadar yaklaşmasına izin verilmesine yönelik talepleriyle sınırlı olduğu yönünde.
Putin ayrıca, İsrail’in güvenlik garantilerini güneydeki operasyonun tamamlanmasıyla birleştirmeyi işaret ederek güney bölgelerinde hükümet etkisinin genişlemesini engellenmemesi çağrısında bulundu.