Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Hiçbir saldırı masum değildir | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Okur, makalenin başlığına göz attığında “Suçsuz olarak nitelendirilen bir saldırı var mı?” diye sorabilir. Cevap evet. Uluslararası kurumlar, olağanüstü bir olay karşısında endişeye kapılıp korkunç olayın belirsiz yönlerini açığa kavuşturacak cevapları ilgili taraflardan talep ettiği zaman daima iyi niyet olasılığını göz önünde bulundurmak gerekiyor. İyi niyet olasılığından hareketle vicdan korkusu, uluslararası düzlemde hiç görülmemiş bir boyut aldığı zaman meseleye farklı bir açıdan bakmak mümkündür. Öte yandan şöyle bir soru sorulabilir: Sonuçta bir vatandaşın ülkesiyle ilişkisini ilgilendiren bireysel bir meseleyi ele almada benzeri görülmemiş küresel kampanyanın amacı nedir?

Kaşıkçı’nın başına gelen olaylarla ilgili iddiaların detaylarını duymaya başladıktan sonra dehşete kapılması gerektiğini söylemeliyiz. Anlaşıldığı üzere dikkatli bir şekilde aşamalı olarak sızdırılan iddialar, öldürme suçunu nitelendirmekle sınırlı kalsaydı tarafsız bir gözlemci, meseleyi normal karşılayabilirdi. 3 Ekim’den beri korkunç iddiaların kasıtlı olarak sızdırılmasına ve ürkütücü detayların meydana geldiğini kanıtlayan ses ve görüntü kayıtlarının mevcut olduğu iddiasına dayanarak öldürme olayını siyasi amaçlar için kullanmak maksadıyla en azından önceden böyle bir niyetin var olduğu söylenebilir. Böyle bir durumda vicdan korkusunun siyasi amaçtan uzak olduğu söylenemez. Açıkçası birtakım korkunç detaylar sızdırılarak ürkütücü bir olay karşısında Cemal Kaşıkçı ailesinin insani duyguları hesaba katılmadı. Aslında hedef, öncelikle içerideki vaziyete bağlı kalmasından dolayı halk ve devlet olarak Suudi Arabistan’ı zor bir duruma sokmak ve Suud toplumunun böyle iğrenç suçları kabul etmeyi peşinen reddettiği gerçeğini eleştirmektir. Takip eden herkes, gazeteci yazar Cemal Kaşıkçı’nın eleştirel tutumunun endişe verici boyutta bir muhalefet oluşturmadığını bilir. Hedefin ikinci amacı ise Riyad’ın konumunu sarsmaktır. Nitekim Riyad, zor zamanlarda ve kritik olaylarda Arap ve İslam dünyasında karar alım merkezlerinde önemli bir rol oynadı. Suudi Arabistan, yeni Ortadoğu haritasının yeniden çizilmesi amacıyla böl-parçala planının ortaya çıkmasından bu yana bölgenin istikrarını sağlamlaştırmada önemli bir rol üstlendi. Bölgesel ve yabancı taraflar, istikrarlı devletleri parçalayıp küçük etnik devletler şeklinde çatışan kantonlara dönüştürmek suretiyle Ortadoğu’ya hükmedilebileceğini söylüyor.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil Cubeyr’in ifade ettiği gibi korkunç hatanın meydana gelmesinden 3 hafta sonra Suudi Arabistan’ın konumuna zarar vermek için trajik olayı kullanmayı arzulayan taraflar, varsayım açısından da olsa bir devletin istihbarat servisinde güvenlik açığı ihtimalini göz önünde bulundurup herhangi bir tutuma karşı hareket etme noktasında kırmızı çizgileri aşmak istedi. Bu çerçevede Londra’da karikatürist Naci el-Ali’ye ateş açılmasının akabinde Arap ve Filistinli gazetecilerin nasıl da doğrudan Filistinli lider Yaser Arafat’ı suçladıkları aklıma geliyor. Londra’da Filistinli gazeteciler adına sorumluluğu Filistin Kurtuluş Örgütü’ne yükleyen bir açıklama yayınlama konusunda ısrar eden bir gazeteciyle o hüzünlü günün(22 Temmuz 1987) akşamında tartıştığımı hatırlıyorum. O gün kendisine bu aceleciliğin mantıklı olmadığını ve gerçekler ortaya çıkana kadar beklemenin daha iyi olacağını ifade ettim. Herhangi bir istihbarat servisindeki görevlilerin, karar alıcıların yerine davranışta bulunduğu gibi suç listesi yayınlayıp buna göre hüküm çıkarmakta bir sakınca görmeyen gazeteciler de aynı davranışta bulunuyor.

Cemal Kaşıkçı’nın(Allah rahmet eylesin, yakınlarına ve dostlarına sabır versin) öldürülmesi olayı engellenip bazı açıklamalar uygulamaya konulsaydı bu tepkiler savuşturulabilinirdi. Özellikle böyle bir olayın kirli amaçlar için kullanılmasını engelleyecek hızlı bir açıklama yapılabilirdi. Fakat en nihayetinde yine Allah’ın takdiri ve iradesi geçerlidir. Merhumun ailesinin ve yakınlarının başı sağ olsun.