Maldiv Adaları, Hint Okyanusu’nda yer alır ve yüzölçümü ve nüfus bakımından en küçük ülkelerden biri kabul edilir.
Bununla birlikte Çin ve Hindistan arasında bölgeye egemen olmak için yaşanan jeopolitik çekişmede savaş alanı haline gelmiştir. Takımadalar ile ilgili olan stratejik çekişmenin dış güçlerin öncelikleri arasından yer aldığı söylenebilir.
Devlet Başkanı Abdullah Yemin’in ülkede 15 günlük olağanüstü hal ilan etmesinden sonra ABD, İngiltere ve Hindistan’ın da aralarında yer aldığı bazı ülkeler, Maldivler’e yolculuk yapmamaları konusunda vatandaşlarına uyarıda bulundu.
Stratejik konum
Taşımacılık ve enerji yolunun önemli bir bölümü kabul edilen Maldivler’in Hint Okyanusu’ndaki konumu, Hint Okyanusu’na egemen olmak için rekabet eden iki büyük nükleer gücü iştahını kabartıyor. Dünya nüfusunun yüzde 40’ını barındıran 40’tan fazla ülke, bu Hint Okyanusu’na nazır. Bu bölge ile Avustralya, Güneydoğu Asya, Güney ve Batı Asya ve Afrika’nın doğu deniz şeridi arasında bir bağlantı bulunmaktadır. Takımadalar, Hindistan için bölgede önemli bir ülke. Zira Hindistan’ın uluslararası ticaret hareketinin yüzde 97’sinden fazlası buradan geçiyor ve Hint Okyanusu yoluyla elde edilen değer bu hareketin yüzde 75’ini oluşturuyor. Bu sebeple deniz geçişlerini sağlamak için Hindistan açısından hayati ve büyük bir öneme sahip. Hindistan’daki Lakshadweep Adaları zincirinden yaklaşık 700 km ve Hindistan’ın ana topraklarından yaklaşık 200.1 km uzaklıktaki adaların önemi buradan ileri geliyor.
Dışişleri bakanlığındaki bir diplomat, “Maldivler’deki zaaf; aşırılık, kaçakçılık, korsanlık ve uyuşturucu kaçakçılığı için verimli bir zemin oluşturarak Yeni Delhi’nin güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturabilir.” açıklamasında bulundu.
Aynı şekilde İngiltere işgalinden yıllar sonra 1965’te istiklaline kavuşan ve ilk adil ve özgür çoğulcu seçimlerini 2009 yılında gerçekleştiren ülkede devam eden siyasi açmazlar endişe verici.
Bununla birlikte Hindistan Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Yemin’in özel diplomasinin sınırları içerisindeki herhangi bir katılıma işaret eden eylemleri hakkında endişelerini ifade eden net bir açıklamada bulunmadı.
Maldivler, Hint Okyanusu’nda Delhi’nin Çin’in nüfuzu karşısında diplomatik ve siyasi nüfuzunu gerçekleştirmesi için bir laboratuar hükmündedir. Öte yandan Maldivler, Kuzey Kore ve Afganistan’a kıyasla ABD için büyük bir öncelik ifade etmez. Ancak Hint Okyanusu’nun stratejik önemi teslim edilmiş bir gerçekliktir. Ancak ABD’nin Diego Garcia Adası’ndaki askeri sömürgesinin Maldivler ve Cibuti’de büyüyen Çin varlığı ile karşı karşıya gelmesi gerekmektedir. Ki bunlardan Cibuti’nin ünlü turistik adalara komşu olan İran sularında güvenliği sıkıntıya sokması muhtemeldir. Başkent Male’de büyüyen bu siyasi açmazın ummanında Amerikalı diplomatlardan bir ekip, Maldivler’in yaşadığı olayları tartışmak için dışişleri bakanlığındaki üst düzey sorumlularla bir araya geldi. Hindistan, Çin’i öfkelendirmekten çekinerek Maldivler’de deniz denetimi yapmak üzere bir gözetim istasyonu kurulmaması için ABD’yi ikna ettiğinden bu yana Hindistan ve ABD büyük bir mesafe kat etti. Bu gelişme büyük oranda Çin’in bölgeye hızlı bir şekilde girmesinden kaynaklanıyor; zira bu durum ciddi güvenlik kaygılarına sebep oluyor.
Eski bir diplomat olan M.K. Bhadrakumar şu yorumda bulundu: “Hint-ABD oyunu, bir Hint üssünün bulunduğu ve yakın zamanda bir uçak pisti yapılması için anlaşma sağlanan Seyşeller arasında Maldivler ve Diego Garcia’yı bir yönden birleştirmek yoluyla Büyük Okyanus’un batısındakine benzer ikinci bir ada silsilesi oluşturmayı hedefliyor. Hedeflerden bir diğeri Hint Okyanusu’nda Çin denizaltılarının varlığını kısıtlamak ve Çin’in dış ticaretinin büyük bir bölümünün geçtiği deniz geçitlerine egemen olmak için 45 milyon dolarlık bir gözetim istasyonu kurmaktır. ABD ve Hindistan, Hint Okyanusu’ndaki Çin denizaltılarının varlığını gözetlemek için de işbirliği içerisindeler.”
Yeni Delhi, kapsamlı Hint-ABD stratejisi çerçevesinde geçtiğimiz Kasım ayında Singapur ile Hintli deniz gemileri için geçici dağıtım üssü imkânı sunan ve Singapur’un Güney Çin Denizi yakınlarındaki Changi Deniz Üssü’nde lojistik destek sağlayan ikili bir deniz işbirliği anlaşması imzaladı. Bu anlaşma Hindistan’a Çin’in doğalgaz ve petrol ithalatının geçiş noktası olan Malacca Boğazı’ndaki etkinliğini artırma fırsatı sunuyor. Hindistan aynı zamanda Bengal Körfezi’nde Malakka Boğazı yakınlarındaki Andaman ve Nicobar Adaları’nda da büyük bir deniz üssüne sahiptir. Çin’in Malakka Boğazı ve Arap Denizi’ndeki faaliyetlerini izlemek ve çatışma halinde Çin’in ekonomisini sıkıntıya sokmak için ‘bastırıcı noktalar’ inşa etmek için sistematik mekanizmaların uygulandığı ortadadır.
Bhadrakumar bu bağlamda, “Maldivler’e hâkimiyetin, Çin’in hızlı deniz gelişimi ve Hint Okyanusu’nda devletinin nüfuzunu yayma kudreti karşısında kapsamlı Hint-Amerikan stratejisini temsil eden önemli bir örnek olduğunu söylemek yeterlidir.” ifadelerini kullandı. Çin’i Asya’da büyük bir jeopolitik düşman olarak gören Hindistan, Başbakan Narendra Modi hükümetinde ABD ve Japonya’nın da desteğiyle Hint Okyanusu’ndaki üstünlüğünü kanıtlamak için daha kararlı hale geldi.
Çin’in yükselen varlığı
2011 yılına kadar adada bir elçilik açmamış olmasına rağmen Çin’in Maldivler’deki nüfuz noktaları giderek genişliyor. Birkaç tane ada topluluğundan meydana gelen bu devlet, Pakistan ile birlikte kıtada Çin ile serbest ticaret anlaşması bulunan tek ülke. Geçtiğimiz yıl Pekin, Maldivler Cumhuriyeti ile serbest ticaret anlaşması imzaladı ve bu durum Hindistan’ı oldukça rahatsız etti. Zira bu anlaşma, Hint topraklarına yakın bir devlet ile diplomatik ve ticari ilişkileri pekiştiriyor ve Yeni Delhi’nin stratejik nüfuz bölgesinin sınırları içerisinde sayılıyor. Çinli şirketler, Cumhurbaşkanı Yemin’in liderliğindeki altyapı projelerinde Hintli şirketlerin yerini aldı ve Pekin büyük projeler uygulama ve topraklar için görülmemiş mülkiyet hakları tanıdı. Ayrıca Çin, Maldivleri altyapı kredilerine boğdu. Hâlihazırda Maldivler’in en buyük alacaklısı. IMF’nin 2016 yılı verilerine göre Maldivler’in borç hacmi GSYİH’nin yüzde 34.7’sini oluşturmaktadır. IMF, Maldivler’deki bu borç oranının 2021 yılına kadar GSYİH’nin yüzde 51.2’sine yükseleceğini öngörüyor. Bununla birlikte Çin 2017 yılı boyunca Maldivler’e 300 bin turist gönderdi ve bu rakam diğer devletlerden gelen turistler arasında en büyüğünü teşkil ediyor.
Yorumcu Sreemoy Talukdar, “Nüfusu 400 bini aşmayan küçük bir devletin Çin’e oranla büyük bir ekonomik önemi haiz olamayacağı aşikârdır. Ancak Pekin’in Maldivler’e olan ilgisi stratejik bir ilgidir. Bir dizi belirgin adım atmak yoluyla bu devleti Yeni Delhi’den uzaklaştırmaya çalışıyor.” açıklamasında bulundu.
Çin, Maldivler’i Hint Okyanusu’ndaki İpek Yolu projesi için önemli bir unsur olarak görüyor ve altyapıya önemli miktarda yatırımlar yapıyor. Çin’in nüfuzunu artırmak için başkent Male’yi Holhuli Adası’na bağlayan bir köprü inşası ve Sri Lanka’daki Hambantota Limanı’nı ve Afrika Boynuzu’ndaki Cibuti’yi bilfiil ele geçirmesi gibi projeler bunlara örnektir. 2017 Ağustos’unda Çin gemilerinin Male şehrine demirlemesine izin verildi. Talukdar’a göre, “Maldivler’in Çin ejderhasının çenesine doğru kaymasının Hindistan’ın güvenliği ve jeopolitik çıkarları için ciddi bir tehdit ve meydan okuma oluşturacağı açıktır.”
Bir Maldivler gazetesi, hükümeti destekleyerek Çin’i Maldivler’in yeni ve faziletli bir dostu olarak nitelerken bir asırdır güvenlik ve ticaret ilişkileri ile bağlı bulunduğu Hindistan’ı düşman olarak niteledi. Hindistan’ın Maldiv Cumhuriyeti’nin başkenti Male’nin yaşadığı krize resmi ve gayri resmi olarak müdahale etme talepleri bulunuyor. Hindistan komşu ülkede ‘demokrasinin yokluğu’ karşısında uzunca bir süre çıkarcı bir yaklaşım benimsedi. Fakat ABD, Hindistan’ı çekimser tavrı terk etmesi ve kendisi gibi büyük bir devlete yaraşır bir tavır takınması için onu teşvik ediyordu.
Hindistan’ın eski Kazakistan, İsveç ve Letonya büyükelçisi Aşok Saganhar da düşüncelerini, “Bu, Hindistan’ın Maldivler’deki Hint nüfuzunun azalmasını kontrol etmekte başarısız olduğu zayıf siyasetinin göstergesidir. Bu sebeple anayasal kriz, nüfuzunu tekrar derinleştirmesi için Hindistan’ın önünde iyi bir fırsat olarak durmaktadır. Donald Trump hükümeti, Hindistan’ın Asya ile alakalı stratejilerinde esaslı bir ortak olduğunu dile getirdi. Ancak Hindistan’ı (stratejik serbestliğini ve bağımsız dış siyasetini) yaymak için iteklemeyi bu zamana kadar tartışmalı bir deneyim olarak görmüştür. Maldivler’in içişlerine müdahale, Hindistan’ın Amerika için Asya’da güçlü bir müttefik olarak hareket etmeye kararlı olduğu anlamına gelecektir” şeklinde ifade etti.