Hindistan Havayolları Air India’nın Suudi Arabistan üzerinden batıya gitmek için İsrail’den aktarma yapma isteği mevcut ‘düşman’ medyada geniş çaplı yer aldı. Medyada çıkan haberlerde Suudi Arabistan, Hindistan’ın kadim düşman İsrail’e geçmesine izin vermekle suçlandı.
İlgili makam olan Suudi Sivil Havacılık Otoritesi, iddiaları reddederek hiçbir şekilde böyle bir izin vermediğini belirtti.
Ancak konuyu uluslararası ilişkiler ve çıkarlar bağlamında gerçekçi olarak ele alalım. Gerçek şu ki İsrail, Katar ve İran olmak üzere üç ülke dışında dünyanın her yerindeki havayolunun Suudi hava sahasını geçme iznini engelleyen herhangi bir güçlü nedeni ve siyasi mantığı yoktur. Bu ülkelerin uçuşlarının onlarla uzlaşmaya varılana kadar engellenmeye devam edilmesi bekleniyor. Söz konusu ülkelerin toprakları üzerinden geçişine izin verip diğer ülkelerin hava sahasından geçişini engellemek veya olası güvenlik sorunları nedeniyle izin vermemek düşmanca bir tavır olacaktır.
Dünyanın geri kalan ülkeleri ile ilişkilerimiz gayet iyi durumda. Sivil uçaklarının nereye seyahat ettiğine bakılmaksızın Suudi Arabistan hava sahasından geçmesine izin veriliyor. Eğer Hint seferleri Atina, New York veya başka bölgeye düzenliyorsa ve bir İsrail havalimanında aktarma yapmak istiyorsa, onları neden engel olmakla cezalandırmalıyız? Bilmeliyiz ki yolcu taşıma yasağı ve ek bir mesafe kat etmek istemeyen uluslararası havayolu şirketlerinin bulunmaması İsrail’e fayda sağlıyor. Hindistan ve İsrail arasındaki dolaylı rotada yapılan yolculuk yaklaşık olarak 2 saat sürüyor.
Her durumda İsrail ile olan anlaşmazlık gayet net. Katar gibi İsrail de neredeyse tamamen ilişkisi olan bir ülkenin propaganda kurumları aracılığıyla hava sahamızı ve sularımızı nasıl yöneteceğimiz konusunda bize rehberlik edemez. Arap ülkeleri boykot kavramını ele aldı. Araplara zarar verecek boykot ile İsrail’e zarar verecek boykotu ayırt etmekle görevli Arap kurumları bunu onayladı ve birçok değişikliği kabul etti. Boykot eskiden beri uygulanan bir yaptırımdır. Sadece İsrail’e has değildir. Boykot kavramını ortaya çıkaranlar sol Arap ülkeleriydi ve Batı ile ticareti engelleme eğilimleri var. Apple ürünleri gibi çoğu elektronik aleti ithal etmemizi yasaklamışlardı. Geçmişte de Xerox gibi büyük şirketlere engel oluyorlardı. Yasak listeleri, Batı düşmanlığı veya Batı’ya yönelik yasaklar nedeniyle ithal etmeyen ülkelerin emirlerine uyan Körfez ülkelerinin ticaretini kontrol eden Şam’daki boykot bürosu tarafından hazırlanıyordu. Bu süreçte, geçmişte hükümetlerin ve kurumların yetkilerini, yönetimlerinin isteklerini hatta mali çıkarlarını istismar eden müzakerelerin ardında bıraktığı yolsuzluklar yaygındı. Son dönemlerde, boykot etme ve kara listeye alma kavramlarını düzeltmek için büyük bir kampanya gerçekleştirildi.
Air India’nın talebini dikkate alırsak bunu bir bütün olarak düşünmemiz gerekir. İsrail havayolu bu durumdan ve yasaktan faydalanıyor. Uçakları yasak kapsamında 2 bin kilometrelik ek bir uçuş gerçekleştirse de çoğu şirket bunu yapmaktan kaçınıyor. Diğer bir durum ise küresel havayolları faaliyetlerinin çoğu Türkiye ve diğerleri gibi hava yolları aracılığıyla gerçekleştirmektedir. Filistinlilere hizmet eden siyasi eylemler gibi. Filistin meselesi ise genel olarak her krizde pazarlık yapacak bir şey bulamayınca araçlarını kaybediyor. Anlaşmazlık, savaş ve düşmanlıkların dahi her zaman ilişkileri ve yaptırımları yürütecek bir mantığı vardır. Neden dogmatiklerin ve muhaliflerin bizimle oynamasına izin vermek yerine kendi meselelerimiz hakkında biz karar vermiyoruz?