Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Hizbullah ve DEAŞ anlaşması, Lübnan bölünmesini derinleştiriyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Hizbullah ve DEAŞ terör örgütü arasında imzalanan anlaşma ile DEAŞ militanlarının Suriye rejimi gözetiminde daha iç kesimlere, Deyr-i Zor’daki Ebu Kemal ilçesine götürülmek üzere Lübnan-Suriye sınırından çıkarılması sağlandı.

Lübnan Gelecek Hareketi (FM) liderlerinden Mustafa Alluş, Şarku’l-Avsat’a yaptığı açıklamada, anlaşmanın, operasyonun Lübnan’daki olumsuz yansımalarını azalttığını belirterek, uluslararası topluluğun Lübnan ordusuna desteği ve takviyesiyle, bağların daha da güçleneceğini vurguladı. Alluş, “Karar devletleri Lübnan’ın Hizbullah’ın pençesinde olduğunu biliyor. Lübnan devletinin, Hizbullah’ın yaptığı anlaşmadan dolayı cezalandırılması ise söz konusu olamaz” dedi. Alluş şöyle devam etti, “Yapılan son anlaşma, DEAŞ ve Beşşar Esed rejimi arasındaki gizli bir bağın varlığını konusundaki şüpheleri giderdi. Elbette iç tartışmalar devam edecek. Nasrallah’ı, diğer güçlere karşı saldırısını arttırmaya iten nedenleri ve Hizbullah’ın tamamen İran’ın tercihleri ile hareket ettiğini herkes biliyor” dedi.

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, anlaşmayı haklı çıkarmak ve mantığını açıklamak için yaptığı konuşmada, Hizbullah’ın verdiği nedenlere rağmen, bu konuşma DEAŞ terör örgütü tarafından kaçırılan ve Lübnan ordusuna ayrılmadan önce kalıntılarını teslim ettikleri askerlerin ailelerini ikna edemedi. Kaçırılan askerlerden Muhammed Yusuf’un babası Hüseyin Yusuf, “Hangi hakla Lübnan askerlerini öldürenlerin tutuklamak ve adalete teslim etmek yerine Lübnan’dan ayrılmalarına izin verilir? Nasıl olurda, henüz ordunun teslim aldığı kalıntıların kaçırılan askerlere ait olup olmadığı tespit edilmeden, onları Deyr-i Zor’a ulaştırmak için kolaylık sağlanır? Ölen askerlerinin arkasında durmayan ve halkının acısını hesaba katmayan bu anlaşmayı asla kabul etmeyeceğiz” dedi.

Bu arada 2 Ağustos 2014’ten bu yana DEAŞ’ın elinde bulunan askerlerin iade edilip edilmediğini tespit edilebilmesi için, Lübnan ordusuna teslim edilen sekiz cesete ait kalıntılara DNA testi yapılmaya devam ediyor.

Emniyet Genel Müdürü Binbaşı Abbas İbrahim yaptığı açıklamada, “Kalıntıların Lübnan askerlerine ait olduğu neredeyse kesinleşti. Artık iş, sorunun çözecek olan laboratuvar testlerine kaldı” dedi.

Konuyla ilgili siyasi yansımalar ise, FM bloğu haftalık toplantının ardından yaptıkları yaptığı açıklamada, Lübnan ordusunun Ka’a tepeleri ve Ras Baalbek’te DEAŞ terör örgütüne karşı yüksek profesyonellikle verdiği kahramanca mücadelesinin son bölümünde Hizbullah’ın aldığı pozisyonu aldatıcı olarak nitelendirerek kınadı. Açıklamada, “Hizbullah, genel sekreterinin konuşması ile Lübnan Devletini Suriye rejimi ile beraber açık bir koordinasyona çekmeye çalıştı. Hizbullah ve Suriye rejimi, Lübnan ordusunun şehitlerinin cesetleri üzerinde DEAŞ ile müzakereler gerçekleştirdi. Görünen o ki, Suriye rejimi ve Hizbullah birçok konuda paylaşımlarda bulunuyorlar. Hizbullah 2014’te Lübnan ordusunun başlatmak istediği her türlü müzakereye şiddetle karşı çıkmıştı” ifadeleri kullanıldı. İran Haber Ajansı tarafından aktarılan bilgilere göre, bu müzakerelerde İran Devrim Muhafızları’na bağlı tutsakların cesetlerinin de ailelere geri verilmesi için görüşmeler gerçekleştirildi.

Diğer yandan, Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr Semir Ca’ca yaptığı açıklamada, Hizbullah ve DEAŞ arasında yapılan anlaşmanın sırrını anlamadığını belirterek, anlaşmanın, kaçırılan askerlerin akıbetini öğrenmek için yapıldığı teorisine inanmadığını ve anlaşmanın her taraftan kuşatılan DEAŞ’ın kurtulmasını sağladığını söyledi. “Eğer anlaşma yapılmasaydı, kaçırılan askerlerin akıbeti öğrenildiğinde onları esir alan çok sayıda örgüt üyelerinin tutuklanması gerekecekti. Hizbullah, Lübnan ordusu ilk kez DEAŞ’ı Lübnan topraklarından tamamen kovulduktan sonra anlaşma yaptı” dedi.