Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Hmeymim ve Kahire arasında Putin | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Rusya Devlet Başkanı Putin bir gün içerisinde art arda iki Arap ülkesine ziyarette bulundu. Bunlardan ilki Rusya’nın Hmeymim Üssü’nün bulunduğu Suriye, ikincisi de Mısır’dı. Putin’in ilk ziyaretinin gündem içeriği ikinci ziyaretindekiyle çelişkiliydi. Aralarında ne şekil, ne içerik ne de sorunlar açısından bir özdeşlik ve benzerlik vardı. Bu durum, Rusya Devlet Başkanı’nın hem Suriye’nin Meşru Devlet Başkanı olarak kabul ettiği Esed hem de Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile yaptığı görüşmelerin yayınlanan fotoğraf ve sızdırılan video görüntülerinde de açıkça görüldü.

Rusya Devlet Başkanı Putin’in ziyareti ilk olarak Moskova’nın Esed rejiminin başkenti olarak gördüğü Şam yerine Rusya’nın Suriye’deki Hmeymim Üssü’ne gerçekleştirildi. Bu anlamda Putin, ziyaret için Suriye’deki Rus kuvvetlerinin mutlak kontrolü altındaki yeri seçti. Bu demek oluyor ki Putin, 2015’teki geniş çaplı Rus müdahalesinden bu yana Suriye meselesini siyasi ve saha gelişmelerinin odağı haline gelen birliklerinin ve üssünün varlığı ile sınırlı görüyor.

Putin’in Suriye’yi ziyaretindeki ikinci odak nokta, Esed’in Putin’i karşılamak üzere Rus Üssü’ne çağırılmasıydı. Esed, yanından ne bir askeri lider ne de Suriyeli üst düzey bir yetkili olmaksızın tek başına göründü. Normalde olması gerektiği gibi makam sahibi kimse de yoktu. Bunun karşısında Putin’in askerleri, generalleri ve özel korumaları tarafından etrafı çevriliydi. Rus askerleri Putin’in yanında yürümesine engel olduğunda Esed, orada bulunuşunun Ruslar tarafından yönetildiği görüldü. Sanki Rus askerlerin elinde esir gibiydi.

Hmeymim ziyaretinde görünenin aksine Putin-Esed görüşmesinin içeriği, Rusya’nın Suriye ile ilgili politikasının dışına çıkmadı. En bariz sonucu Putin’in DEAŞ’a karşı verdikleri mücadelenin zaferle sonuçlanması sonrasında Suriye’de bulunan Rus kuvvetlerini ülkelerindeki ana karargâhlarına geri çekme kararını vermesi oldu.

Hiç şüphe yok ki Putin’in aynı gün içinde gerçekleştirdiği Kahire ziyareti, Hmeymim ziyaretinin içeriğine ve Esed ile yaptığı görüşmeye farklı boyutlar kattı. Dolayısıyla, bu, Rusya’nın Suriye’ye ve Şam’da egemen olan rejim liderine nasıl baktığını da açıklamaktadır.
Mısır’a gerçekleştirilen ziyarette Putin, Kahire Havaalanı’na indiğinde doğal olarak onu Mısır Cumhurbaşkanı ve üst düzey yetkililer karşıladı. Ev sahibi, misafir Devlet Başkanı’na İttihadiye Sarayı’na kadar eşlik etti. Bu bilgiler ışığında taraflar arasındaki görüşmede başta nükleer işbirliği, havacılık ve ticaret olmak üzere ikili ilişkiler, bölgedeki çatışma ve bunları barışçıl yöntemlerle çözmenin yolları da dâhil olmak üzere ortak ilgi konuları ele alındı. Rusya ve Mısır Devlet başkanları, ziyaret sonunda gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında Suriye’deki durum ve teröre karşı savaş konularına değindiler.

Putin’in ziyareti ve Hmeymim’deki tavrı, Rusya’nın Suriye’yi hâkimiyeti altında olan bir ülke olarak gördüğünü, rejim liderinin zayıf ve onlara bağlı bir karakter olduğunu ortaya koydu. Putin’in Kahire ziyareti ve sonuçları ise Hmeymim’de yaşananlarla karşılaştırıldığında başka boyuttaydı. Bu durum, Rusya’nın iki ülke rejimiyle olan ilişkileri arasındaki farkı da ortaya koydu. Bu bağlamda Rusya, Mısır’ı egemen bir devlet olarak görmekte ve onunla olan ilişkilerini mevcut uluslararası gidişata göre sürdürmekte.

Sözün özü, Putin’in Hmeymim ve Kahire ziyaretleri, Rus Devlet Başkanı’nın Suriye’yi sıklıkla bağımsız, korunması ve egemenliğine saygı duyulması gereken bir ülke olarak gördüğünü söyleyen Rusya’nın kontrolünde bir ülke olarak gördüğünü gösterdi. Rusların ‘seçilmiş ve meşru’ bir devlet başkanı olarak gördüğü Şam’daki Esed’e bakış açısını da ortaya koydu.

Belki de en önemli sonuç şu oldu: Rusya’nın hem sürmekte olan Cenevre 8 müzakerelerinde hem de önümüzdeki Astana görüşmelerinde veya Moskova’nın Suriye meselesini çözmeye çalıştığı Soçi konferansındaki tutumunun ne yönde olabileceğinin ipuçları verildi. Tüm bunlar, Suriye ve çevresindeki siyasi sürecin ufkunun Rusya’nın bakışında, özellikle de var olan rejimin ve lideri Esed’in pozisyonu konusunda köklü bir değişiklik olmadıkça neredeyse kapanmış olduğunu ortaya koyuyor.