Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

HTŞ tasfiye mi olacak Esed ile mi savaşacak? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Adını Fethu’ş Şam şeklinde değiştiren eski Nusra Cephesi’ni içinde barındıran Heyetu Tahriru’ş Şam’ın (HTŞ) Suriye iç savaşındaki konumu başından beri hassas bir konu. Özellikle de Esed rejimi ve yandaşlarının muhaliflerin son kalesi İdlib çevresinde operasyon yığınağı yapması İdlib’de etkin olan HTŞ’nin nasıl bir strateji izleyeceği sorusunu gündeme taşıdı.

Ocak 2012’de Suriye’de ortaya çıkan “Nusra Cephesi” ilk başlarda el-Kaide’nin Irak’taki uzantısı olan DEAŞ’a bağlı bir grup olarak faaliyet gösterdi.

DEAŞ’ın El Kaide’den ayrılarak bağımsız bir örgüte dönüşmesi sonucu önceleri DEAŞ’a bağlı olan Nusra Nisan 2013’te El Kaide saflarında kalarak DEAŞ’tan ayrıldı. El Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri de 2013 Kasım’ında Nusra’nın El Kaide’nin Suriye’deki tek temsilcisi olduğunu açıkladı.

Nusra’nın Suriye asıllı olan ve Ebu Muhammed Colani ismiyle bilinen lideri Temmuz 2014’te Suriye’de DEAŞ’a rakip bir “İslam Emirliği” kurmak istediğini açıklarken Washington ve Batılı devletler Nusra’yı terör örgütü olarak gördüğünü açıklamıştı.

DEAŞ’a karşı savaşan Nusra cephesi rejim güçlerine karşı verdiği mücadelede aralarında İslami de olan birçok muhalif grupla işbirliği yaptı. Nusra 2012 yılından bu yana muhalif gruplarla birlikte ülkedeki birçok bölgeyi ele geçirdi.
Nusra 2015 yılında Fetih Ordusu adı altında kurulan ittifak çatısı altında muhalif gruplarla birlikte İdlib’in tamamını ele geçirmişti.

İç baskılar sonucunda özellikle de El Kaide’nin terörist örgüt olarak görülmesinden dolayı muhalif gruplara olan olumsuz etkisi sebebiyle Ebu Muhammed Colani, Temmuz 2016’da yaptığı açıklamada Nusra’nın El Kaide ile hiçbir ilişkisi kalmadığını ve isminin Fethu’ş Şam Cephesi olarak değiştirildiğini açıkladı.

Nusra cephesi, bunun üzerinden sadece aylar sonra Ocak 2017’de İdlib’teki İslamcı gruplar arasında yaşanan içi çatışmanın ardından yaptığı açıklamada Heyet Tahrir el-Şam’a katıldığını ve Colani’nin bu grubun liderlik koltuğuna oturduğunu açıkladı. Nusra ismini birçok kez değiştirmesine rağmen Şam ve Batılı devletlerin kendisine bakışı değişmedi. Nusra, DEAŞ’a yapılana göre daha hafif olsa da Washington önderliğindeki koalisyon tarafından birçok kez hedef alındı. Rejim uçakları tarafından da mevzileri hedef alınan Nusra aynı zamanda Rus uçaklarının da hedefinde. Kuruluşundan bu yana rejim ve Rusya tarafından yapılan hava saldırılarında Heyet Tahrir el-Şam’dan birçok lider hayatını kaybetti.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) aktardığına göre Heyet Tahrir el-Şam saflarında şu an 25 bin savaşçı bulunuyor.

Ortadoğu Enstitüsünde araştırmacı olan Charles Leicester yaptığı açıklamada Tahrir el-Şam safındaki savaşçıların %20’sinin yabancı olduğunu ve bunların birçoğunun genel olarak Ürdün, Tunus, Mısır ve diğer Arap ülkelerinin yanı sıra Güney Asya devletlerinden geldiğini belirtiyor.

HTŞ mensuplarının ülkedeki daha önceleri birçok bölgede konuşlanmasına rağmen Rusya tarafından desteklenen rejim güçlerinin 2015’ten bu yana kaydettiği ilerlemeler sonucunda Heyet Tahrir el-Şam’ın elinde sadece İdlib kalırken HTŞ İdlib’te rejim güçleri tarafından kuşatılmış durumda.
HTŞ arasında İdlib merkezi ile Han Şeyhun ve Cisr eş-Şuğur gibi İdlib kentine bağlı birçok kenti elinde bulunduruyor.

2017 ve 2018 yılında muhalif gruplar arasından tekrarlanan iç çatışmaların ardından HTŞ diğer gruplardan güçlü olduğu için İdlib’teki geniş alanları kontrolü altında bulunduran grupları bölgeden kovarak bölgenin %60’dan fazlasını ele geçirdi. Diğer taraftan Ahraru’ş Şam Hareketi kontrolü altında ise sınırlı birkaç bölge kaldı.

HTŞ; rejim güçleri veya Türkiye’nin kontrolü altında bulunan bölgelere açılsa da İdlib’teki en önemli ticari geçitleri elinde bulunduruyor.

Amerikan Güvenlik Enstitüsü’nde bir araştırmacı olan Nicholas Heras HTŞ’nin nüfuzunun İdlib’e giden ve gelen ve kendisinin ekonomisine katkıda bulunan ticaret yollarını elinde bulundurmasından kaynaklandığını söyledi.

HTŞ’nin muhalif gruplarla yaptığı ittifak, ateşkes yapılması ve gerilimin azalmasının önündeki en büyük engel. HTŞ kendisinin El Kaide ile bağlantısının olmadığını söylese de radikal bir örgüt olarak görülüyor ve DEAŞ gibi tüm uluslararası anlaşmalardan ayrı tutuluyor.

Şam ve Moskova halihazırda HTŞ için Nusra Cephesi ismini kullanıyor.

Şam ve Moskova terörist görülen bu gruba yönelik hava saldırılarına gerekçe olarak onun El Kaide ile bağlantısı olmasını gösteriyor. Rusya, İdlib’e geniş çaplı bir saldırı düzenlememesi için İdlib’te nüfuzu olan ve bölgede gözetleme noktaları bulunan Türkiye’den HTŞ’nin ortadan kaldırılması için bir çözüm bulmasını istiyor.

Türkiye muhalifleri birleştiriyor HTŞ ile müzakere ediyor

Türkiye, HTŞ ile yapılacak muhtemel bir çatışmaya hazırlık olarak İdlib’teki muhalif grupların birleştirilmesi için çalışıyor. Bu çerçevede en başında Ahraru’ş Şam ve Nureddin Zengi Tugayı’nın bulunduğu dört muhalif grup Ağustos ayının başında “Ulusal Kurtuluş Cephesi” adı altında ittifak anlaşması yaptıklarını açıklamıştı.

Rejim güçlerinin yaklaşan İdlib saldırısından önce şu an Türkiye ve HTŞ arasında İdlib’e yapılması planlanan geniş çaplı saldırının engellenmesine yönelik müzakereler devam ediyor.

Türkiye HTŞ’yi terör örgütü olarak gördüğünü resmi olarak açıklamıştı.

Araştırmacı Nicolas Heras açıklamalarının devamında Türkiye’den gelen bir emirle HTŞ’nin tasfiyesi sonrası İdlib’i Türkiye’nin kontrol edeceğini söyledi.