Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Husiler ilk kez barış sürecine razı mı oluyor? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Aden/Şarku’l Avsat

Yemen krizinin zorlukları ve barışa ulaşılması için yapılması gerekenler hususunda Şarku’l Avsat’a konuşan analistler ve eski diplomatlar, “Husi taahhütlerini, Yemen krizinin karanlığını aydınlatacak bir çözüme yol açması muhtemel bir mucize” olarak değerlendiriyor.

Bununla birlikte, Husi milislerinin bu günlerde diğerlerinden daha fazla barışa ihtiyaç duyduğunu hesaba katmak gerek. Husilerin müttefiki olan İran, kendisine yönelik uygulanan ağır yaptırımlar ile meşgul durumda. Yemen cepheleri ise birkaç aydır milislerin yararına olacak herhangi bir olumlu sonuca tanık olmadı. Nitekim Suudi Arabistan’a doğru fırlatılan 206 balistik füzeden hiçbiri hedeflenen sivil bölgeleri vurmakta başarılı olamadı.

Yemen’deki Arap Koalisyonu tarafından desteklenen ordu güçlerinin Hudeyde limanına ulaşmalarına sadece birkaç kilometrelik mesafe kalmasıyla ve şehirdeki savaşın şiddetinde yaşanan düşüş ile birlikte, tırmanışın azalmasını destekleyen Yemenlilerin sesleri yükselirken; bazı sesler hayal kırıklığına uğradı.

Barışın Husiler tarafından bilinmeyen bir dil olduğunu söyleyen Yemenli bir diplomat ve eski büyükelçi Abdülvehhab Tavaf şu açıklamalarda bulundu:
“Barış ile Husi terör örgütü arasında ters bir ilişki var. Husiler barışa yönelmeyecekler. Çünkü onların barışa doğu yönelmeleri yok olmaları anlamına geliyor. Husiler, Yemen barış sürecinin tamamlanması durumunda, Yemen sokaklarında kabul görmeyeceklerdir. Sürdürülebilir bir barış isteyenlerle bugünün verileriyle ve koşullarıyla savaşın sona erdirilmesini isteyenler arasında bir fark var. Koalisyon ve Yemen hükümeti, savaşın patlak vermesine yol açan sebepleri ortadan kaldırmak için sürdürülebilir bir çözüm istiyor. Fakat uluslararası toplumdaki bazı devletler ise ağrı kesici kullanan ve vücudun asıl hastalığını göz ardı eden biri gibi neticeleri tedavi etmeye çalışıyor. Darbeci Husi milislerinin sebep olduğu insani ıstırapların çözümü ile nihayeti olmayan bir savaşı birbirinden ayırmak istiyorlar. Yemen’de savaşmak isteyen kimse yok. Savaşı körükleyen ve insani krizlere sebep olanlar Husilerden başkası değil.”

Güven eksikliği

Eski Yemen Dışişleri Bakan Yardımcısı Mustafa Numan, krizin çözülmesinin önündeki en büyük sorunun taraflar arasında bulunan güven eksikliği olduğunu düşünüyor. Bunun yanı sıra uzun süre devam eden her savaşta olduğu gibi savaşın sürdürülmesinden faydalanan ve bunun üzerinden kar eden bir grup her zaman oluşuyor.

Numan, şu açıklamalarda bulundu:

“Yemen’deki taraflar ahlaki ve ulusal sorumluluklarının farkında olmadıkça ve ortaya çıkan insani felaketi hissetmedikçe, herhangi bir anlaşmanın başarıyla neticelenebileceğini düşünmüyorum. Barışa ulaşılmasını isteyen kimseler, savaşın ateşiyle tükenmiş ve bunun ıstırabını çekmiş olanlardır. Savaşın devam etmesini isteyen kimselerin, yurtdışında aileleriyle birlikte güvenlik içerisinde yaşamaya devam ettiklerini biliyoruz.”

Öte yandan, Yemen Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşarı Hamza el-Kemali şunları söyledi:

“Devletin kontrolü tekrar ele geçirmesi ve siyasi krizin sona ermesi için çağrıda bulunulması, kötü bir seçenek değil. Bilakis en ideal olandır. Lüks bir seçim söz konusu olduğunda durum kötüleşiyor. Fakat dayatılan ve Husilere barış için herhangi bir fırsatın verilmediği bir seçenek söz konusu olduğunda, Yemen’de sadece savaşı durdurmak için savaşın durdurulmasını istemek, Husilere Yemen’i kontrol etmeleri için bir fırsat vermektir. Muhammed Ali el-Husi çocukları öldürüyor ve savaşa son verilmesi çağrısında bulunuyor. Onlara göre savaşın durdurulması, ülkenin kontrolünü yeniden ele geçirmek için hava saldırılarının durdurulması anlamına geliyor. Biz gerçek bir barışı destekliyoruz, ihaleleri aşamayan ve suni olan bir barışı değil.”

Savaşın durdurulması

Yemenli araştırmacı yazar olan Bera Şeyban, Hudeyde’deki insanlar ile konuştuklarını ve onların söylediklerini naklettiklerini belirterek şu açıklamalarda bulundu:

“Operasyonların durdurulması ile birlikte Husilerin yaptıkları ilk şey, çok sayıda vatandaşı tutuklamak oldu. Şu an Hudeyde’de geniş çaplı bir tutuklama kampanyası yürütülüyor. Bizim gibi yurtdışında olup da savaşın durdurulması gerektiğini söyleyenler, Hudeyde halkını ve Husilerin kontrolü altında bulunan diğer bölgelerdeki insanların ıstırabını unutmuş olabilirler.”

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Yemenli yazar ve siyasetçi Sam el-Gubari ise şunları söyledi:

“Husilerin kontrolü altında bulunan halkımız, bölgenin Husilerden kurtarılmasını ve devlet kontrolünün bütün bölgelere doğru genişlemesini istiyor. Savaşın askeri seviyede sürdürüldüğünü söylemiyoruz. Fakat Husilerin teslim olması ve Yemen topraklarının her karışının devlet tarafından kontrol edilmesi gerekiyor. Bu çok önemli.”

Uluslararası toplumun hesapları

Hamza el-Kemali, istişareler ile ilgili olarak uluslararası düzeyde asıl sevk edici gücün bölgedeki insani sorunlar olduğunu belirterek, uluslararası organizasyonların fon elde etmek için tavanı yükselttiklerini ve krizin bitmesini istemediklerini söyledi. Kemali’ye göre, uluslararası organizasyonlar Yemen’in yardım paketi içerisinde yaşamasını istiyorlar. Darbeci Husilerin ortadan kaldırılması ile birlikte söz konusu kuruluşların maişetlerinin de kesileceğini dile getiren Kemali, insani yardımların yüzde 45 veya yüzde 60’tan fazlasının kuruluşların operasyonel bütçesine aktığını ifade etti. Kemali, krizi sona erdirecek olan şeyin, darbecilere son verilmesi ve devletin kontrolü yeniden ele alması olduğunu belirterek, bakış açılarının temelinde bu hususun bulunduğunu kaydetti.

Bera Şeyban, uluslararası toplumun “müzakerelerin başarılı olması” gibi tek bir senaryoya göre ihtimalleri bina etmelerine yönelik eleştirilerde bulunarak, müzakerelerin başarısız olması durumunda ne olacağını sordu. Şeyban, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mücadelenin sona erdirilmesi, Husilerin saflarını yeniden düzenlemelerine, mayın döşemelerine, çocukları silah altına almalarına ve daha fazla yaralanmalara yol açacak. Bu nedenle görüşmelerin başarısız olması durumunda, felaket daha büyük olacaktır. Hudeyde savaşının stratejik sebeplerden dolayı değil, barışa hizmet etmesi bakımından durdurulmasını ümit ediyordum. Siyasi çözüm, Husilerin askeri operasyonlarını finanse etme imkanını yitirmeleri durumunda el altında olmuş olacak.”

Husilerin karakteristik özelliği: Uzlaşmazlık

Yemen krizini çözmenin önündeki en büyük engelin Husilerin uzlaşmazlığı olduğunu kaydeden siyasi yazar Hani Meshur, şunları söyledi:

“Husilerin en temel karakteristiği sertlikleridir. Hareketten kaynaklı radikal referansları sebebiyle siyasete giremiyorlar ve bu durum onların Yemen siyasi arenasında yer almalarını engelliyor. Buna karşılık meşruiyet ise siyasi ve ekonomik yapıyı zayıflatıp ekonomik performansı doğrudan etkileyen parti kotalarına bağlı olarak dağılmaktan mustarip bir durumda.”
Hamza el-Kemali, meşruiyetin bakış açılarındaki farklılıklara tanık olabileceğini düşünüyor fakat, burada Husilere karşı bir görüş birliği olduğunu teyit ederek şöyle diyor:

“Anlaşmazlıklara ilişkin söylentiler bile çatışma derecesine yükselmedi. Bana göre en önemli şey bu.”

Sıkı çalışma

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nde araştırmacı olan Amerikalı Adam Baron şu açıklamalarda bulundu:

“Geçtiğimiz birkaç hafta içinde, başta ABD ve Birleşik Krallık olmak üzere büyük Batılı aktörlerin Yemen’e ilişkin diplomatik çabalarında bir artış yaşandı. Söz konusu hareketlilik küçük de olsa bugüne kadar bazı neticelerin alınmasına yol açtı. Son zamanlarda ise İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt’ın, yaralı Husilerin Sana dışına nakledilmeleri hususunda bir anlaşma sağladığını gördük.”

Adam Baron, yaralılar sorununun, Husiler tarafından son anda dile getirilen en önemli şartlardan biri olduğunu ve geçtiğimiz Eylül ayında Cenevre’de gerçekleştirilen ilk istişarelere katılmalarını engellediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tüm bunların temel amacı, Stockholm’de yapılacak olan müzakereleri desteklemektir veya en azından onların politik bir sürece yeninden girmelerini sağlamaktır. Fakat çatışmayı sona erdirme arzusu, onu sona erdirecek araçlara sahip olmaktan farklıdır. Yemen’deki çatışma oldukça karmaşık ve çok yönlüdür.”

Amerikalı araştırmacı, Yemen’e sıradan bir bakış açısı ile yaklaşılmaması ve yerel anlaşmazlıkların göz ardı edilmemesi uyarısında bulunarak, böyle bir durumun sadece daha fazla çatışmaya sebep olacağını belirtti.

Sakin bir bakış açısıyla meselelere yaklaşmanın daha mantıklı olabileceğini kaydeden araştırmacı, çatışmalardaki tırmanışlarda yıl sonuna kadar bir azalmanın görülebileceğini vurguladı. Nihai bir çözümün sıkı bir çalışma ve diplomasi gerektirdiğini söyleyen Baron, bunun biraz vakit alacağını ifade etti.