Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Husilerden kaçan çocuklar Şarku’l Avsat’a konuştu: Her şeyden korkuyorduk | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Yemen’de savaş şartları nedeniyle fakirliğin yayılması, İran destekli Husi militanları para vaadi karşılığında Yemenli ailelerden zorla çocuklarını koparmaya itiyor. İlk başlarda çocukları gizlice silah altına almaya çalışan Husi militanları, artık ailelerin içinde bulunduğu maddi zorluklardan faydalanarak çocuk militanları açıkça devşirmeye başladı.

Darbe yönetimine bağlı Gençlik Bakanı Hasan Zeyd, okulların bir yıllığına kapatıldığını ve öğrencilerin cephelere alınacağını ilan etti.

Şarku’l Avsat gazetesi, Yemen’in Marib kentinde bulunan ve Kral Selman Gıda ve İnsani İşler Merkezi tarafından finanse edilen Wethaq Sivil Yönelim Kuruluşu’na bağlı rehabilitasyon merkezini ziyaret etti. Merkez, savaş şartlarından etkilenen çocukları yeniden toplumsal hayata kazandırmak ve savaşın getirdiği psikolojik etkilerden kurtarmak için çalışmalarda bulunuyor.

Resmi kayıtlara göre 2 bin 561 çocuk silah altına alındı

Wethaq Sivil Yönelim Kuruluşu Başkanı Necip el-Sadi, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, 2017 yılında bu yana 2 bin 561 Yemenli çocuğun Husiler tarafından zorla silah altına alındığının kayıt altına alındığını ifade etti. Silah altına alınan çocukların sayısının bu sayının çok üstünde olduğunu dile getiren Sadi, gayrı resmi tahminlere göre Husiler tarafından zorla silah altına alınan Yemenli çocuk sayısının 12 bin olduğunu belirtiyor.

Kaçırılan çocuklar yaşadıklarını Şarku’l Avsat anlattı

Husiler tarafından çeşitli yollarla cepheye sürüldükten sonra bir şekilde kaçarak Marib’deki rehabilitasyon merkezine sığınan çocuklardan bazıları, Şarku’l Avsat muhabirine yaşadıklarını anlattı. Çocuklar, cephelerde yaşadıklarını ve Husilelerin aylık 50 dolar maaşla kendilerini nasıl silah altına aldığını aktardı.

Rehabilitasyon merkezinde bulunan çocuklardan Adiy (13), Husilerin kendisini Amran kentine bağlı Hubur Zalime köyünde arkadaşlarıyla birlikte oyun oynadığı esnada ailesinden kopardığını ifade etti.

Adiy’nin anlattığına göre, Husiler ailesini para ve silah verme karşılığında kandırarak, onu iki hafta kalacağı bir askeri karargaha götürdü. Korku içinde olan 13 yaşındaki Adiy, daha sonra yaralanan militanlara su ve ilaç taşımak için cepheye götürüldü.

“Her şeyden korkuyordum”

Şarku’l Avsat’a cephede yaşadıklarını anlatan Adiy, şunları söyledi; “Her şeyden korkuyordum. Özellikle de yaşı büyük olan silahlılardan çok korkuyordum. Bir çatışma esnasında yanımdaki çocuklardan bazıları yaralandı ancak Husiler yaralanan çocukların yerine hemen başka çocukları getirdiler. Bir ay boyunca bu durumda devam ettik. Bir ay sonra bana da bir silah verdiler. Silah verildiği için sevinmiştim ama bir yandan da arkadaşlarımla aynı akıbete uğramaktan çok korkuyordum.”

Adiy, yaşadığı korkulardan dolayı kendisine verilen basit işleri bile yerine getiremiyordu. Anlattıklarına göre, bir gece arkadaşlarından biri düşen bir roket şarapnelinin çarpması nedeniyle ağır yaralandı. Husiler, yaralanan arkadaşını tedavi olmak üzere başkent Sana’ya gönderdi Adiy’i de refakatçi olarak onun yanına verdiler. 13 yaşındaki Adiy, kaçış fırsatı yakalamıştı. Yaralanan arkadaşını hastaneye ulaştırdıktan sonra Husiler tarafından verilen silahı da satarak, ailesinin yanına kaçtı. Ancak, Husi militanlar, silah parası bahanesiyle kendisinden yeniden cepheye dönmesini istedi dönmeyince de onu hapse attılar. Amcasının girişimleriyle hapisten çıkarılan Adiy, yerine amcasının geçmesi karşılığında serbest bırakıldı ve ailesi tarafından Marib’deki rehabilitasyon merkezine kaçırıldı.

Para ve silah vaadi

Henüz 14 yaşındaki Yemenli çocuk Nasır Muhammed Caşiş, babasından komşularının evine gitmek üzere izin istedi. Ancak, Caşiş komşularının evine gitmesinin üzerinden aylar geçmesine rağmen eve dönemedi çünkü komşuları ona Husilere ait askeri merkezlerde iyi bir maaşla çalışabileceğini söylemiş ve o da bu teklifi hemen kabul etmişti. Ancak, Şebve kentine bağlı Beyhan kasabasına götürüldü ve burada 15 gün silah eğitimi aldıktan sonra bir militana dönüştürüldü.

Caşiş, geçtiğimiz Ramazan ayında bir gün iftar için görev yaptığı mahkeme binası yakınlarındaki bir yemekhaneye su taşırken mahkeme binasına yönelik bomba yüklü bir araçla saldırı düzenlendi. Patlamada, tanıdığı 9 kişi ölmüştü. Ölenlerden biri onun cepheye gitmesini engelleyen biriydi.

“Keşke patlamada ben de ölseydim diye düşündüm”

laydan sonra cepheye sürülen Caşiş, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, cephede yaşadıklarını şöyle anlatıyor;

“Bir keresinde arkadaşlarımdan biri bacağından yaralanmış ve gözlerimin önünde yere yığılarak kan revan içinde kalmıştı. O gün çok ağladım ve keşke mahkeme binasındaki patlamada ben de ölseydim diye düşündüm.”

Cephede bulunduğu bir gün kendisine silahları doldurma görevi verilmiş ancak bu görevi yapmak istemeyince Husi militanlar tarafından darp edilmişti. Caşiş’in anlattığına göre, bir gün arkadaşlarıyla birlikte eğitimlerinin bittiği ve mezuniyet töreni için bir yere gidecekleri söylendi. Oraya gittiklerinde, ateş altına girdiklerini ve arkadaşlarının tek tek vurulduğunu gördü. O gün mucizevi bir şekilde canını kurtarmıştı. Husiler tarafından kendisine Sana’ya gitmesi emredilince kaçma fırsatı yakaladı ve köyüne kaçtı.

Caşiş, köyüne ulaştığında babası tarafından abisiyle birlikte Marib’deki rehabilitasyon merkezine ulaştırıldı. Caşiş’in anlattıklarına göre, köyüne ulaştığında psikolojik olarak bitik bir haldeydi okula gitmeyi hatta hayatını sürdürmeyi bile istemiyordu. Ancak, rehabilitasyon merkezine geldikten sonra durumu iyileşti ve şimdi yaşadığı zorlukların izlerini atlatmaya çalışıyor. Okula döneceği günleri iple çekiyor.

Husiler, çocuklara uyuşturucu veriyor

Rehabilitasyon merkezinde Şarku’l Avsat’a konuşan Sadık adındaki Yemenli çocuk, henüz 10 yaşındayken Sadaa’da üçüncü sınıfta okurken eğitimini bırakarak Husilere katılmış. Sadık, Husiler tarafından verilen gat, uyuşturucu ve Şemme denen bir çeşit tütünün etkisiyle Husilerin ideolojisini benimsemiş.

Sada ve Amran’ın çeşitli bölgelerinde askeri eğitime tabi tutulan Sadık, Camilere yönelik saldırılar ve yağmaların yanı sıra, Husi militanlarıyla birlikte birçok çatışmaya girişmiş. Katıldığı ilk çatışma, Amran’ın Husiler tarafından işgal edilerek Amran valisi Hamid el-Kaşibi’nin öldürüldüğü operasyon olmuş.

Sadık’ın anlattığına göre, kullandığı uyuşturucular nedeniyle hiçbir şey düşünemez hale gelmiş. Sadık, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Husilerle birlikte olmaktan mutlu olduğunu ancak bunu neden yaptığını bilmediğini söylüyor.

Uzun süre Cevf ilindeki cephelerde, diğer çocuklarla birlikte hendek kazma gibi işlerde çalıştırılmış. Köyüne döndükten sonra babasının ailesiyle birlikte Marib’e giderek Yemen Meşru Hükümet saflarına katıldığını öğrendiğinde sinirlenen Sadık, babasına hakaretler yağdırmış. Sadık, o günleri, “Husilerin fikirlerine hamasetle bağlıydım. Babamın (Husilerin deyimiyle) DEAŞ’çı olmasına çok kızmıştım. Husiler, kendilerine muhalefet eden herkesi DEAŞ’çı olmakla suçluyordu” şeklinde anlatıyor.

Babasıyla konuşurken uyuşturucunun etkisiyle ne dediğini bilmediğini söyleyen Sadık daha sonra bu konuşmadan dolayı pişman olduğunu ifade ediyor. Babasının onu ikna etme çabaları sonuç verince kendisi de Marib’e kaçmaya karar verdi.

Sadık, Mareb’e geldikten sonra yine babası tarafından iyileşmesi için rehabilitasyon merkezine getirilmiş. Tedavi gören Sadık, artık uyuşturucudan uzakta yeniden hayata dönmeye çabalıyor.