Yemen’de Husilerin kontrolü altındaki bölgelerden iyi haberler gelmiyor; Şarku’l Avsat Gazetesinin dünkü nüshasında “Yemen darbecileri, işkenceyle öldüğünü düşündükleri bir tutukluyu serbest bıraktı”, “Yemenliler, Husilerin kendilerini kalkan olarak kullanma korkusuyla Zabid’den (Hudeyde Şehrinin güneyinden) kaçıyorlar”, “Husiler, mayınları haritada yer belirtmeksizin ekiyorlar” ve “Husiler, müritlerini Hudeyde’de intihar eylemcisi olmaları için çağrı yapıyor” türünden haberler yayınlandı. Yemen her gün bu Husi eylemlerinden çekiyor. Aslında, doğrusunu isterseniz, bu eylemler terörist örgütlerden garipsenmeyecek türden şeylerdir, ve hatta yapmamaları tuhaf olurdu, zira; Husilerin El Kaide ve Suriye’deki, Irak’taki ve Libya’daki diğer terörist gruplarla olan ilişkileri bilinmektedir.
Yemen’de siyasi çözüme yer vermek ve askeri operasyonları durdurmak isteyen Yemen’de Meşruiyeti Destekleyen Ülkeler Koalisyonu, Birleşmiş Milletler Temsilcisine Hudeyde şehrinden çıkmaları için Husilerle diyalog kurması için yardımcı oldular, fakat Husiler temsilciyle konuşmayı dahi reddetti. Husilerin temsilciyle buluşmama tutumu Koalisyon güçlerinin ve Yemen ulusal ordusunun Hudeyde Şehrini özgürleştirmek amacıyla ilerlemesiyle birden bire değişti. Husiler, BM Temsilcisine son üç yıl boyunca reddettikleri şeyi kabul ettiklerini, yani Hudeyde’nin BM gözetimi altına konulmasını kabul ettiklerini bildirdi. Bu durum, geçmiş deneyimlere göre, Husiler, askeri kayıplarının artması durumunda, geçici bir önlem olarak ve yeniden saflarını düzenlemek için bir ateşkesi kabul ederler ve siyasi diyaloğa bir dönüşü kabul ettiklerini teyit ederler ama sahada gücü yeniden elde ettiklerinde tüm anlaşmaları reddederler. Bu gerçek Arap ittifakı ve Yemen ordusu tarafından iyi bilinir ve aynı delikten iki defa ısırılmamayı da bilirler.
BM Temsilcisinin Husileri, üçlü referansa ve özellikle 2216 numaralı uluslararası karar olmak üzere BM kararlarına referansla sivillerin acılarını hafifletmeye ve savaşı kısaltmaya yönelik gerçek tavizler vermeye ikna etmeyi başardıktan sonra, Yemen’de politik çözüm önündeki kapılar her zaman açık olacaktır. Husilerin askeri baskı olmaksızın politik çözümü kabul edeceklerini iddia eden herkes, ister BM, ister AB veya başkaları, hatalı olduğu ortaya çıktı.
Kimse savaşın uzamasını veya askeri operasyonların süregelmesini istemez, ama Husilerin akıllanarak Yemen halkını öldürmekten veya üzerinde kontrol sağlamaktan vazgeçmesini beklemek çok zor gözüküyor. Dolayısıyla, savaşı bitirmenin en iyi yolu işgal altındaki daha fazla Yemen şehrinin özgürleştirilmesidir. Hadide kentinin özgürleştirilmesi de Husilerin müzakere masasına, isteseler de istemeseler de, geri döndürmenin en iyi ve kestirme yolu olduğu kesin.
Sivil kayıpların en aza indirgenmesini isteyen Arap koalisyonunun uyguladığı denklem Husilerin askeri gücü kırılmadan barışa yanaşmayacakları, saflarında daha fazla kayıp vermeden savaşın bitmeyeceğidir. Yemen’de, maalesef, ara sıra düşen sivil kayıplara gelince, sayılarının benzeri çatışmalara göre daha az olduğunu da söylemekte yarar var. Ziar; ABD’nin Afganistan’da Taliban’a karşı veya Irak ve Suriye’de ‘DEAŞ’ karşı verdiği savaşta daha fazla sivil kayıp yaşanmıştır. Daha önemlisi, Husilerin devrimi altında yaşamaları ve Arap koalisyonunun karışmaması halinde, bu sivil kayıplar daha fazla olurdu.