Parlamentonun ömrünün Haziran ayının ortasında sonlanması sebebiyle Irak hükümetinin kurulamamasının ardından bir güvenlik boşluğu oluşması endişeleri gittikçe tırmanıyor. Bu çerçevede Başbakan Haydar el-İbadi, hükümetinin “serbest silahları ele geçirme kampanyasını sürdürme ve silahları devletin tekeline geçirme” niyetinde olduğunu açıkladı. İbadi, güvenlik kurumlarının siyasi çekişmelerden uzaklaştırılması hususunda da tüm taraflara güvence verdi.

İbadi’nin bürosu tarafından 17 Haziran’da yayınlanan bir bildiride Başbakanın, “silahlı kuvvetlerin tarafsızlığının devam etmesi, siyasi farklılıklar ve çatışmalardan uzak tutulması ve vatandaşları korumaya yönelik çalışmalarını sürdürmesi” konularına dair bir dizi askeri ve güvenlik birimi yetkilisiyle görüşmede bulunduğu belirtildi. Bildiride ayrıca, İbadi’nin “Verdiğimiz var oluş mücadelesinden daha güçlü çıktık” ifadelerine yer verildi. Bildiriye göre, silahların yalnızca devletin tekelinde olması gerektiğini söyleyen İbadi, devletin kontrolünde olmayan her türlü silah gücünün kaos getireceğini ifade etti.

Bildiriye göre, Haydar el-İbadi, “İkinci bir savaş da yolsuzlukla yapılmakta” şeklinde konuşurken, güvenlik teşkilatının yolsuzluktan uzak durması gerektiğine işaret ederek, bu konudaki inceleme ve soruşturmaların sürdüğünü aktardı. Soruşturmanın, her türlü şüphe çerçevesinde gerçekleştiğini söyleyen İbadi, istihbarat birimlerinin çabalarına dikkati çekerken, bir sonraki aşamada ve terör hücrelerinin çökertilmesi sırasında büyük bir rol üstleneceklerini vurguladı.

Öte yandan Sadr akımı sözcüsü, Mukteda el-Sadr tarafından desteklenen Sairun koalisyonunun ve Hadi el-Amiri liderliğindeki el-Fetih koalisyonunun “silahların devletin tekelinde olacağı” meselesi üzerinde net bir etki oluşturacağını açıkladı.

Irak Parlamentosu’ndaki Güvenlik ve Savunma Başkanı Hakim el-Zamili ise, DEAŞ’ın özellikle de anayasal boşlukta ve hükümet- parlamentonun yokluğunda “hükümet ve siyasi partiler arasındaki çatışmalardan, siyasi saplantılardan, ‘çıkar ve ganimet’ arayışından” faydalanabileceğine dair uyarı da bulundu. Bu bağlamda el-Zamili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Zayıf nüfuslu veya mali ve siyasi etkisi olanlar tarafından birçoğu tehdit ve gasp için kullanılan sahte kimlikler ve gölgeli arabaların yanı sıra silahların yayılması göz önüne alındığında bu durumun belirtileri var” dedi. Hakim el-Zamili, “Çözüm, politik sınıfın ‘zamanın kendi çıkarlarına çalışmadığının farkına varmalarının’ öneminde yatıyor. Kağıtları karıştırmak isteyenler tarafından oluşturulabilecek herhangi bir boşluktan yararlanmamaları için özel anayasal tarihlere saygı çerçevesinde hükümetin kurulma sürecini hızlandırmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Iraklı yetkili, herkesin en yüksek sorumluluk derecesine sahip olmasını, ülkenin çıkarlarını partizan ve kişisel çıkarlardan öne alarak farklılıklardan vazgeçmesi gerektiğini vurguladı.
Öte yandan Mukteda el-Sadr’ın sözcüsü Cafer el-Musevi, “Sairun ve el-Fetih” koalisyonunun silahların devletin tekeline geçmesi sürecini hızlandıracağını söyledi. El-Musevi, dün yayınladığı bir bildiride, “Sairun ve el-Fetih koalisyonu, devletin askeri ve güvenlik kurumlarını güçlendirmeye yönelik pratik programlar aracılığıyla silahların devletin tekeline geçişinin kolaylaşmasını ve hızlanmasını sağlayacak” ifadelerine yer verdi. El-Musevi ayrıca, hizmet, ekonomik kalkınma, yatırım görevlerine ve özel sektörün rolünün aktive edilmesine yönelik ilginin, ülke ekonomisinin güçlenmesine katkıda bulunacağını belirtti.

Diğer taraftan Irak parlamentosundaki en büyük bloğu oluşturacak mevcut müzakere atmosferine yakın bir kaynak, Şarku’l Avsat’a “Diyalogların çoğu şu an durdu, Başbakan ve Zafer koalisyonu lideri Haydar el-İbadi’nin bayram sonrasında bir toplantı yapma çağrısı bekleniyor” dedi. Kaynak, bir sonraki parlamentoda koalisyon kurma müzakerelerinin, Kurban Bayramı tatilinin ardından yeniden başlayacağını belirtti. Kaynak ayrıca, yakın zamanda oluşturulanlar da dahil koalisyonların, daha büyük bir blok oluşturmak için ya da bu yola girmek üzere olgunlaşmadığını ifade etti. Kaynak, “Şimdiye kadar gerçekleşmiş olan en önemli şey, Sairun, İyad Allavi liderliğindeki Vataniye ve Ammar Hekim liderliğindeki el-Hikmet arasında üçlü bir anlayışın benimsenmesi ve Sairun- el-Fetih arasında ikili bir koalisyonun kurulması oldu. Bu koalisyon, Şii ittifak içerisindeki siyasi sahneyi karıştırdı” ifadelerini kullandı. Aktarılana göre, İbadi’nin bayram sonrası kapsamlı diyalog çağrısında üzerinde durulacak çok şey var.