Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İdlib Anlaşması’nın 5 olumlu, 6 olumsuz yanı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Türkiye ve Rusya arasında imzalanan İdlib Anlaşması, Ankara’nın, Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölgede bulunan ‘radikallerden kurtulma’ anlaşması karşılığında, Moskova’nın ‘statükoyu koruma’ anlaşmasını içeriyor.

Soçi Anlaşması’nın, İdlib’deki durumun sadece birkaç ay için istikrara kavuşmasına katkıda bulunacağı, olası savaşı geciktireceği ancak engelleyemeyeceği düşünülüyor.

17 Eylül tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yapılan görüşme sonrasında açıklanan anlaşma, 10 maddeyi içeriyordu.

Söz konusu maddeler şu şekilde:

1-İdlib’deki gerginliği azaltma bölgesi korunacak ve Türkiye’nin 12 gözlem noktası güçlendirilecek.

2- Rusya Federasyonu, İdlib’deki askeri operasyonlar ve saldırılardan kaçınılması için gerekli tüm önlemleri alacak ve mevcut statüko korunacak.

3- Suriye sınırları içerisinde 15–20 kilometre kadar uzanan silahsızlandırılmış bölge oluşturulacak.

4- Silahsızlandırılmış bölgenin sınırları, sahadaki çalışmalarla belirlenecek.

5- 15 Ekim 2018’e kadar tüm radikal terörist gruplar silahsızlandırma bölgesinden çıkarılacak.

6- 10 Ekim 2018’de çatışan taraflara ait tüm tanklar, çok namlulu roketatarlar, toplar ve havanların da aralarında olduğu ağır silahlar, İdlib’deki silahsızlandırma bölgesinden çekilecek.

7- Silahsızlandırma bölgelerinin denetimleri Türk ve Rus askerleri tarafından yapılacak. Denetimler havadan da insansız hava araçlarıyla sağlanacak. Yerel halkın canları ve mallarının korunmasının yanı sıra ticaret ve ekonomik bağların yeniden kurulması için sınır boyunca Türk ve Rus askeri polisleri koordineli olarak devriyeler gezecek.

8- 2018’in sonuna kadar, M4 (Halep–Lazkiye) ve M5 (Halep–Hama) otoyollarının güvenliği sağlanacak ve trafiğe açılacak.

9- İdlib’de gerginliği azaltma bölgelerinde sürdürülebilir bir ateşkes rejiminin sağlanabilmesi için etkili önlemler alınacak. Bu bağlamda İran-Türkiye-Rusya ortak koordinasyon merkezi geliştirecek.

10- Türkiye ve Rusya, Suriye’de terörizmin her türlüsüyle ve belirtileriyle mücadele konusunda kararlı olduklarını teyit ediyor.

İdlib Anlaşması’nın olumlu yanları

1- Türkiye ve Rusya’nın uzlaşı anlaşması, Şam’ın, Suriye’nin güneyi ve Doğu Guta’yı kontrol etmesinin ardından yöneldiği bölgeye askeri saldırı planlarının askıya alınmasına, bununla birlikte yaklaşık 3 milyon kişiyi barındıran İdlib’deki yerel konseyler gibi ‘statükonun’ korunmasına yol açtı.

Bu uzlaşı, hiç kuşkusuz ki birçok sivilin hayatını kurtardı. İlaveten, binlerce insanı yıkım ve göçe maruz kalmaktan korudu.

2- Rusya, Suriye rejiminin bölgedeki askeri saldırılarına destek vermeye devam edebilirdi. Ancak Ankara’nın güçlendirdiği gözlem noktalarıyla karşı karşıya gelmekten İse bundan kaçınmayı tercih etti.

Moskova, Türk kuvvetleriyle kazara da olsa karşı karşıya gelme tehlikesini göz önüne alarak, Türkiye ile ilişkilerin hasar görmemesi için Ankara ile uzlaşmaya vardı.

3-Moskova, askeri operasyondan kaçınarak, İdlib’e yönelik kimyasal saldırı ihtimalini de azalttı.

Rusya ayrıca, kimyasal saldırıların ‘kırmızı çizgi’ olduğunun altını çizerek, olası bir saldırı karşısında verecekleri yanıtın öncekinden daha şiddetli olacağını vurgulayan ABD ve müttefikleri tarafından Şam’a karşı herhangi bir saldırı düzenlenmesinin de önüne geçmiş oldu.

4-Anlaşma, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura liderliğinde hükümet, muhalefet ve sivil toplumun katılımıyla Anayasa Komitesi oluşturarak sağlanacak olan barış sürecini de kurtardı.

5-Türkiye ve Rusya’nın üzerinde uzlaştığı anlaşma, Şam’ın ulaşmak istediği ‘tam bir zaferi’ önledi ya da geciktirdi. Bu da, Şam veya başka yerlerde ‘askeri müdahale Suriye krizine çözüm olamaz’ diyerek siyasi bir çözüm isteyenlerin konumunu güçlendirebilir.

Anlaşmanın önündeki zorluklar

Eğer, Moskova ile Ankara arasında eklenmiş gizli maddeler yok ise, anlaşma pek çok muğlak nokta içeriyor. Bu nedenle, anlaşmaya dair ‘şeytan ayrıntıda gizlidir’ inanışı hakim.

1-Radikaller, iki veya üç hafta içerisinde güvenli bölgeden nasıl çıkarılacak? Bu ‘ayırma’, ‘yer değiştirme’ veya ‘askeri eylem’ ile mi yapılacak? Ayrıca bu süreç kimin tarafından yürütülecek?

2-Yaklaşık 30 bin kişiyi içeren ‘Ulusal Kurtuluş Cephesi’ ile yaklaşık 10 bin unsurdan oluşan ‘Heyetu Tahriru’ş Şam’ın (HTŞ) ayrılmasının zorluğunun yanı sıra, HTŞ anlaşmayı reddederek, Ankara’nın tutumunu, 1990’larda katliama maruz kalan Srebrenitsa’ya karşı BM’nin takındığı tutuma benzetti.

Ayrıca, sayıları 2 binden fazla olan yabancı unsurları, diğer Suriyeli unsurlardan ayırma zorluğu da var.

3- Öne sürülen muhtemel fikirlerden biri, bu bölgede yaşayan ve anlaşmayı reddeden kişileri Türkiye’nin kontrolündeki bölgelere ya da bazılarını Kürt bölgelerine nakletmek. Fakat, kısa bir sürede bu nasıl uygulanacak?

4- Plan, Halep ile Lazkiye (M4) ve Halep ile Hama (M5) arasındaki ana yolların açılmasını içeriyor. Bu iki yolu kim koruyacak? Kontrol noktalarını kim kuracak? Bu, hükümet bölgeleri ile İdlib’teki muhalif alanlar arasındaki ‘ticaret’ noktaları için de geçerli.

5- Suriye egemenliğini sembolik olarak temsil etmesi için Kuzey Suriye’deki bazı kurumlara rejim bayrağı asılacak. Peki Şam’ın bölgedeki durumu gerçekten sembolik olarak mı kalacak? Askeri varlığı ne olacak?

6- Özellikle Moskova’nın iki bin yabancı unsuru ortadan kaldırma planı varken, Türk ve Rus ordularının yanı sıra diğer ülkelerin, uzlaşıyı reddetmeleri halinde, radikallere karşı savaşabileceğine inanılıyor. Bu, diğer muhalif grupların durumunu nasıl etkiler? İslami grupların bu adıma tepkisi nasıl olur?

Anlaşmanın uygulanmasında bir takım zorlukların olduğu ve bunun Moskova ile Ankara arasında bir sınav niteliği taşıdığına hiç şüphe yok.

Aynı zamanda, Şam ve Tahran, uzlaşma seçeneğinin başarısız olması halinde, Moskova’yı askeri çözüme sürükleyerek, İdlib’in ertelenmiş savaşına geri dönmeyi düşünüyor.

Hmeymim Üssü’nden dün yapılan açıklamada, söz konusu anlaşmanın Rus uçaklarına ‘teröristleri bombalama’ izni verdiği belirtilirken, BM Suriye İnsani Yardım Misyonu Başkanı Jan Egeland ise, “Bu, bir barış anlaşması değil. Tam teşekküllü bir savaştan kaçınılmasına yönelik bir anlaşma. Birçok çatışmanın patlak vermesi ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Bu bölgelerdeki sivillere ilişkin endişe duyuyoruz. Sorun henüz bitmedi” diyerek, İdlib’e yönelik kaygılarının sürdüğünü dile getirdi.

https://turkish.aawsat.com/2018/09/article55436079/lavrov-asil-tehlike-firatin-dogusunda