Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İdlib savaşı yaklaşırken, muhalif gruplar birleşememe engeliyle karşı karşıya | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Esed rejimine bağlı kuvvetler, Suriye’nin kuzeyindeki İdlib kentinde askeri hareketliliğini sürdürürken, kente yönelik muhtemel operasyon giderek yaklaşıyor. İdlib’deki operasyona yönelik muhalif grupların yaşadığı en büyük sorun ise defalarca denenmesine rağmen tek çatı altında rejim ve DEAŞ’a karşı birleşememek.

Gelişmeler, rejimin İdlib’e yönelik operasyonunun yakın olduğunu gösterirken, Suriye’nin kuzeydoğusundaki İdlib’de kontrolü elinde tutan iki ana muhalif grup Suriye Ulusal Kurtuluş Ordusu ve Heyet-i Tahriru’ş-Şam’ın (HTŞ) yanı sıra, Halep’in kuzey kırsalında bulunan Ulusal Ordu arasındaki yakınlaşma dikkat çekiyor. İki taraf arasında birleşme geçtiğimiz yıllarda birçok kez tekrarlanırken kalıcı bir yakınlaşmanın kaydedilememesi yeni endişeleri de beraberinde getiriyor.

İdlib’de meydana gelen patlama sonrası hareketlilik arttı

Söz konusu yakınlaşma hamlesi, İdlib iline bağlı Sermada ilçesinde dün meydana gelen patlamada 21’i çocuk 39 kişinin hayatını kaybettiği olayın ardından geldi. Pazar sabahı gerçekleşen patlamada hayatını kaybedenlerin sayısı gün içerisinde giderek arttı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Genel Müdürü Rami Abdurrahman, patlamanın binalardan birinin bodrumundaki silah deposunun infilak etmesiyle gerçekleştiğine işaret ederek, “Enkaz altında daha fazla ceset çıkabilir” dedi.

Patlamanın sebebinin ise henüz net olarak bilinmediğini ifade eden Abdurrahman, ölenlerin çoğunun, Humus’tan İdlib’e gelen HTŞ mensuplarının aileleri olduğunu söyledi. Gözlemevinin tahminine göre, söz konusu depo, İdlib’in büyük bölümünü kontrol eden HTŞ ile iş yapan bir silah tüccarına ait.

Fransız Haber Ajansı’na (AFP) bilgi veren sivil savunma ekiplerinden bir kaynağa göre, kurtarma ekipleri şimdiye kadar hayatta kalan 5 kişiyi enkazın altından çıkarmayı başardı.

İdlib, aylardır, çoğunlukla muhaliflerden yetkililerin ve savaşçıların hedef alındığı suikast girişimlerine ve patlamalara şahit oluyor. Genelde muhalif gruplar arasında çatışmaların patlak vermesini amaçlayan bu saldırıları bazen DEAŞ üstleniyor.

Saflar yeniden çiziliyor

DEAŞ, “İdlib Vilayeti” adı altında uyuyan hücreleri aracılığıyla kentte bir dizi patlama ve suikast faaliyetleri düzenledi. Rejim güçleri de bir yandan İdlib’in güneyindeki köyleri topçu birlikleriyle hedef alırken diğer yandan bölgeye askeri personel, araç ve silah takviyesini sürdürüyor.

BM, 2.5 milyon kişinin bulunduğu kentte gerginliğin tırmanmaması için çağrıda bulunurken, Şam rejimi, yaptığı açıklamayla askeri öncelikler listesinde İdlib’in olduğunu bir kez daha tekrarladı.

Bu gelişme karşısında Suriye’nin kuzeyindeki muhalif gruplar saflarını yeniden gözden geçiriyorlar. Yaklaşık iki hafta önce Suriye Kurtuluş Ordusu adı altın birçok muhalif grubun bir araya gelmesinin ardından, Ulusal Ordu Komutanı iki grup arasında yakınlaşma olduğunu açıkladı. Bölgedeki son birleşmelerle birlikte Suriye Kurtuluş Cephesi’nde 70 bin, Ulusal Ordu’da ise 35 bin savaşçı bulunuyor.

Türkiye’den Ulusal Ordu’ya destek

Reuters’a açıklamada bulunan Ulusal Ordu Komutanı Heysem Afisi, ihtiyaç olması halinde Ulusal Ordu’yla İdlib’deki Türkiye destekli muhalif örgütleri hızlı bir şekilde birleştirebileceğini ifade etti. Afisi, “Vizyonlar uyuşursa birleşimin yakın bir zamanda gerçekleşmesi mümkün. Devrimin amacına hizmet eden tüm gruplara yardım elimizi uzatmaya hazırız” dedi.

Afisi, “Ulusal Ordu’ya tüm destek yalnızca Türkiye’den geliyor. Başka ortak devlet yok” ifadesini kullandı. Ancak Türkiye Dışişleri Bakanlığı, konuyla ilgili soruları yanıtsız bıraktı.

Düşmanlarının ‘Esed, PKK ve DEAŞ’ olduğunu belirten Afisi, Türkiye’nin savaşçıların maaşlarının ödenmesi, lojistik destek ve ihtiyaç duyulması halinde silah yardımında bulunduğunu ifade etti. Türkiye’nin ise şuan İdlib’de İran ve Rusya ile imzaladığı anlaşmalar uyarınca 12 gözetleme noktası bulunuyor.

Şarku’l Avsat’a bilgi veren İdlib’deki askeri bir kaynak, Suriye’nin kuzeyindeki iki grubu işaret ederek, “İkisinin birleşmesi uzak bir ihtimal değil” değerlendirmesinde bulundu.

35 bin savaşçıdan oluşan Ulusal Ordu, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatına katılmış savaşçıların da yer aldığı en büyük muhalif gruplar arasında yer alıyor.

Türkiye’den önce Fırat Kalkanı ardından da Zeytin Dalı Harekatları

Türk ordusu, geçtiğimiz yıllarda Suriye’nin kuzeyine iki harekat düzenlemişti. Birincisi, 2016’da düzenlediği Fırat Kalkanı Harekatı’yla Azez ve Cerablus illerini DEAŞ’tan temizledi. İkincisi ise geçtiğimiz yıl Afrin’e yönelik düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı ile bölgedeki YPG unsurlarının hakimiyetine son verdi.

Öte yandan Ulusal Kurtuluş Cephesi, iki hafta önce ‘rejimin kurtarılmış bölgelerdeki ilerleyişini durdurmak’ amacıyla, Ahraru’ş Şam İslami Harekatı ile Nureddin Zengi Harekatı’nın da yer aldığı muhalif gruplarla birleşerek “Suriye Kurtuluş Cephesi” adı altında yeni bir oluşuma gittiğini ilan etmişti.