Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İdlib’de Türkiye ve Rusya’nın öncelikleri farklı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Türkiye, Esed rejiminin Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib bölgesine yönelik askeri operasyon düzenlemesini reddettiğini yinelerken, Rusya ise Kazakistan’ın başkenti Astana’da imzalanan Gerginliği Azaltma Anlaşması’nın “Nusret Cephesi” ve “Terör örgütlerini” kapsamadığında ısrar ediyor.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında, dün, Ankara’da gerçekleştirilen görüşmenin de ana gündemini İdlib oluşturdu. İki taraf arasındaki görüş ayrılığı, bakanların açıklamalarına da yansırken, Çavuşoğlu, Rus mevkidaşıyla düzenlediği ortak basın açıklamasında, İdlib sorunun çözümü için uzlaşıya varılmasını ümit ettiğini söyledi.

“İdlib’de bir katliama izin vermeyeceğiz”

Çavuşoğlu, ortak basın toplantısındaki açıklamasında, Türkiye’nin Astana’da imzalanan Gerginliği Azaltma Anlaşması kapsamında İdlib’in etrafına 12 askeri kontrol noktası kurduğuna dikkat çekerek, İdlib’de bir katliama izin vermeyeceklerini ifade etti. Çavuşoğlu, “Teröristlerin varlığı bahanesiyle İdlib’in tamamının bombalanması halinde bizim asla göz yumamayacağımız katliamlar olur” dedi. Çavuşoğlu, Rus tarafıyla Gerginliği Azaltma Anlaşması’nı görüştüklerini ve bu konuda uzlaşıya varmayı ümit ettiğini sözlerine ekledi.

Lavrov’un, basın toplantısında, Gerginliği Azaltma Anlaşması’nın “Teröristleri” ve Nusret Cephesi’ni kapsamadığını ve önceliklerinin bu grupları yok etmek olduğunu bildirmesine rağmen Çavuşoğlu, teröristlerin İdlib’deki varlığının bahane olarak kullanılmasını kabul etmediğini dile getirerek, “Teröristler ile muhalif gruplar arasında ayrım yapılarak teröristlere karşı savaşılmalı” şeklinde konuştu.

Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü;

“Ama İdlib bölgesinde bazı terör grupları da var. Bunlar Halep’ten, Doğu Guta’dan ve Humus’tan geldi. Özellikle daha önce kuşatılmış bölgelerden açılan koridorlar sonrasında silahlarıyla beraber geldiler. Bu terörist gruplar, İdlib içindeki sivillere ve muhalif gruplara da tehdit oluşturuyor. Dolayısıyla yapılacak iş basit. Biz sonuç alıcı bir stratejiyle Rusya ile beraber, diğer ortaklarımızla beraber, istihbaratlarımız, askeri güçlerimiz bu teröristleri tespit edip onları etkisiz hale getirmemiz lazım. Yani terörist var diye tüm İdlib’i bombalamak, hastaneleri, okulları bombalamak, sivilleri bombalamak, öldürmek bir katliam olur ve ciddi bir kriz yaratır. Yani felaket olur.”

Ankara’nın mülteci çekincesi

Esed rejimi ve Rus kuvvetlerinin aralıklarla hava saldırıları düzenlediği İdlib’de, Suriye’nin rejim güçleri tarafından ele geçirilen birçok bölgeden gelen radikal ve muhalif silahlı gruplar bulunuyor. Bununla birlikte, rejimin ele geçirdiği bölgelerden çok sayıda sivil de İdlib’e tahliye edilmişti. Muhalif Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gruplarını destekleyen Türkiye, Astana’da imzalanan Gerginliği Azaltma Anlaşması kapsamında İdlib’in etrafına 12 askeri gözlem noktası kurmuştu. Ankara, Esed rejiminin İdlib’e operasyon düzenlemesi halinde yeni bir mülteci dalgasıyla karşı karşıya kalmaktan çekiniyor.

Rejim, savaş helikopterleriyle, İdlib’e bildiri attı

İdlib’e operasyon düzenlemeye hazırlanan Esed rejimi ise savaş helikopterleriyle, geçtiğimiz hafta İdlib’e bildiriler atmıştı. Helikopterler tarafından atılan bildiride, “Savaşın Suriye ordusunun zaferiyle sonuçlanmak üzere olduğuna dikkat çekilerek uzlaşı çağrısı yapılmıştı.” Moskova da, rejimin “Zaferini” tamamlamak için ülke dışına kaçan Suriyeli mültecilerin geri dönmesini sağlamaya çabalıyor. Lavrov, dün, Ankara’da Çavuşoğlu ile düzenlediği basın toplantısında, batılı ülkelerin Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşünü engellemesinden dehşete düştüğünü belirtti.

Batı ülkeleri, Astana sürecinden somut neticeler çıkmasını istemiyor

Batılı ülkelerin Türkiye, Rusya ve İran’a yaptırımlar uygulamasının bir hedefinin de Astana sürecini başarısızlığa uğratmak olduğu ihtimalini uzak görmediğini vurgulayan Lavrov, “Tabii ki, ABD’nin ülkemize uyguladığı yaptırımlara dair yaptığı açıklamalarla Suriye konusu arasında doğrudan bir ilişki görmüyoruz. Ancak, objektif olarak baktığımızda, sadece ABD değil batılı ülkelerin büyük kısmının Astana sürecinin somut neticeler almasını istemediğini görebiliyoruz” şeklinde konuştu.

ABD ve batı ülkelerinin daha önce de bu tür girişimlerde bulunduğunu ve bu girişimlerini sürdüreceğini belirten Lavrov, “Açıkçası Türkiye, Rusya ve İran, Suriye’deki çeşitli meselelerde her zaman hemfikir olmadı. Ama bununla birlikte, üç ülke de bazı sorunların çözümünde mantıklı davranmayı başardı. Bu durum Suriye’deki durumda kalıcı bir değişiklik yaptı” diye konuştu.

“Önceliğimiz Nusret Cephesini yenilgiye uğratmak”

Lavrov, Suriye’deki terör örgütlerinin büyük bölümünün Rusya ve Esed rejimi tarafından yok edildiğini dile getirdiği açıklamasında, şu cümleleri kullandı;

“Şimdi artık Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Avrupa ülkelerindeki binlerce mültecinin evlerine dönmesi için gerekli şartların sağlanması ve Suriye’nin yeniden imarı sürecinin başlaması gerekiyor. Türkiye, İran ve Rusya’nın anlaşmaya varması, Suriye’de teröre karşı savaşta büyük değişimler getirdi. Bununla beraber Rusya ve Suriye hükümetinin kendisini koruma hakkı da vardır. Suriye ordusunu Nusret Cephesi ve diğer terörist gruplara karşı desteklemeye devam edeceğiz. Önceliğimiz Nusret Cephesini yenilgiye uğratmak.”

Moskova yönetimi, daha önce yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin İdlib’deki “Nusret Cephesi” sorununu savaşa gerek olmadan halletmesini umduğunu bildirmiş, aksi takdirde bölgeye yönelik geniş kapsamlı bir askeri operasyon düzenleneceğini bildirmişti.

İdlib için nihai karar 7 Eylül’de verilebilir

Türk ve Rus Dışişleri Bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ve Sergey Lavrov arasında yapılan görüşmede, aynı zamanda, 7 Eylül tarihinde iki ülkenin yanı sıra, Almanya ve Fransa’nın da katılacağı dörtlü bir zirve düzenlenmesi kararına da işaret edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha önce yaptığı açıklamada, zirvenin 7 Eylül’de İstanbul’da düzenleneceğini bildirirken, Rusya Dışişleri Bakanlığı da Erdoğan’ı teyit etmişti.