Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İhvan’ın maşası “Körfez İhvancıları”na dair | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Twitter’da yayınlanan tweetlerinden birinde Enver Karkaş şöyle diyor: “Hamas’ın, İran hükümeti ile dayanışması ve onun yanında yer alması, Körfez ve Arap ülkelerinin Tahran’ın bölgesel müdahalelerinden duydukları endişeyi görmezden geldiğini göstermektedir”.

Bu değerlendirmeden yola çıkarak şunu da sormamız gerekiyor: Peki Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt hatta Katar ve Ummanlı İhvan mensuplarının ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar konusundaki tutumu nedir? Asıl endişeleri; Körfez ülkelerinin çıkarları mıdır?

Enver Karkaş’ın dediği gibi; Hamas’ın bu tutumu Filistin davasını hiç de ihtiyacı olmayan zorluklar ile karşı karşıya bırakıyor ve örgütün İran’ın bölgesel araç ve projelerini gerçekleştirmek için kullandığı bir araçtan ibaret olduğunu söyleyen görüşü de destekliyor. Peki Suudi Arabistanlı, Bahreynli, BAE’li, Kuveytli, Katarlı ve Ummanlı “Müslüman Kardeşler” (İhvan) Hamas’ın bu tutumuna nasıl tepki verecekler? Bu ülkelerdeki bazı İhvan üyelerinin, kraldan daha kralcı oldukları göz önüne alınırsa, onların da Hamas yöneticileri gibi İran’ın kullandığı bir araç olduklarını söyleyebilir miyiz?

Körfez ülkelerinde faaliyet gösteren İhvan; Filistin ya da Mısı İhvanı’nın elinde bir maşadan ibaret olduklarını daha anlamadılar mı? Onları kendi kişisel amaçları ve çıkarları için kullandıklarını, Hamas’ın İran’ın dini lideri Ali Hamaney’i desteklemesinin din, akide ve ümmet ile hiçbir lgisi olmadığını daha idrak edemediler mi?

Halbuki Körfez’deki İhvan, coğrafi olarak İran’a daha yakın, Hamaney’e karşı olan diğer Şii fıkıh kaynaklarının Oniki İmam inancı ile onun arasındaki farklılık göz önüne aldığında, diğer mezhepler ve “Hamaney’in İnancı” arasında ideolojik farklılıklar olduğunu da çok iyi biliyor.

Bu inançlar arasındaki fark çok büyüktür. Aynı şekilde Hamas ile İran arasında tek “ümmet” inancını temsil ettiklerini iddia etmelerini sağlayacak ortak bir payda da bulunmamaktadır.

Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn’in İran ile doğrudan bir çatışma hali içinde olduğunu, füzelerinin topraklarımızı hedef aldığını, milislerinin ordumuz ve güvenlik güçlerimiz ile savaş içerisinde olduğunu, bu süreçte İran’ın yanında yer alan her ülkenin ya da örgütün bizim açımızdan düşman saflarda savaşan biri olarak görüleceğini düşünmüyorlar mı?

ABD yaptırımları; füzeleriyle topraklarımızı hedef alan ve bizimle savaşmaları için milis güçlerini silahlandıran bir ülkeyi hedef almaktadır. En başından beri yaptırımların amaçları açık bir şekilde belirtilmiş ve hiçbir şekilde İran halkını hedef almadığı ortaya konmuştır. Yaptrımların tek amacı; İran’ın kendi politik sınırlarına çekilmesini sağlamak ve Arap ülkelerinin topraklarına müdahalesini engellemektir. İran rejimi; Suriye, Lübnan, Irak ve Yemen’in iç işlerine karışmayı, güvenlik güçlerimiz ile savaşan terörist milisleri desteklemeyi bırakıp kendi halkının sorunlarını çözmeye odaklandığı anda bu yaptırımlar kalkacaktır. Bu yasal ve adil bir amaçtır. Çünkü amacı; hem bölgenin güvenliğinin ve istikrarına hem de İran halkının güvenliği ve istikrarına hizmet etmektir.

Hamas ve Cihad örgütleri de bunu ve bu süreçte İran’ın yanında yer almanın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar. Buna rağmen İran’ın yanında yer almakla Körfez ülkelerinin sahillerinde demirlemiş bulunan son gemilerini de yakmaktan kaçınmadılar. Hatta Hamas yayınladığı açıklamada:”ABD’nin bölgenin güvenliğini ve istikrarını sarsmayı amaçlayan İran’a yönelik yaptrımlarını yeniden yürürlüğe koymasını şiddetle kınıyoruz” dedi.

Aynı şekilde Hamas, İsrail projesine atıfta bulunarak Washington’un yaptırımlarının , sözde istikrara hizmet eden ve destekleyen ABD projelerine ve planlarına karşı mücadelenin araçlarını ve faktörlerini zayıflatma amacı taşıdığını belirtti.

Eğer “Cihad” örgütü; ABD yaptırımlarının terör ve baltacılık olduğunu iddia ediyorsa İran’ın ülkelerimizdeki faaliyetlerine ne demeli? Yetmiş yıldır Filistin davasını destekleyen ülkelerimizin güvenliğini sarsan İran faaliyetlerin acaba ne şekilde nitelemeliyiz?

Körfezli Müslüman Kardeşler, kendilerinden başka herkesin kendi kişisel çıkarları peşinden koştuğunu görmüyorlar mı? Türkiye’nin bile neden yaptırımlara karşı olduğunu açıkça ifade etti. İran’dan 10 milyar metre küp doğalgaz satın aldığını ve yaklaşan kış mevsiminde halkını soğuktan donmaya izin vermesinin mümkün olmadığını söyleyen Türkiye Cumhurbaşkanı, Türk halkına neden yaptırımlara karşı olduğunu açıkladıktan sonra Arap Müslüman Kardeşlere şu mesajı verdi:”Bu adımlar; dünyadaki dengeleri sarsmayı amaçlamaktadır ve yasalara, diplomasiye aykırıdır. Emperyalist bir dünyada yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle yaptırımlara uymayacağız!”.

Sizin varlığınız ve güvenliğiniz ne Türkiye’nin ne de Hamas’ın umurunda değil!

Hamas’ın İran’ın yanında yer alması onun için hiçbir şey ifade etmediğinizin en büyük kanıtıdır. Bundan sonra hangi Körfez ülkesi vatandaşı, örgüt liderlerinin iddialarına inanabilir? Filistinlilerin, Mısırlıların ve Türklerin amaçlarını gerçekleştirmek için kullandıkları bir araçtan ibaret olduğunu hala anlamadınız mı?

Kuşkusuz bu, Hamas örgütünün içine düştüğü en büyük yanlıştır. Bununla örgütün, “ümmete” değil kendisinin ve yakınlarının çıkarlarına hizmet ettiği ortaya çıkmıştır.