Avrupa Birliği (AB) dün yaptığı açıklamada, İngiltere’nin Brexit kararından vazgeçmesi durumunda bu ülkeye kapılarının açık olduğu mesajını verdi. İngiltere Hükümeti ise AB’den çıkış kararları doğrultusunda yeni bir referandum ihtimalinin uzak olduğunu açıkladı.
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, dün İngiltere’nin ülkedeki siyasi ve bölgesel bölünmeleri tetikleyen tarihi kararından geri adım atmasını memnuniyetle karşılayacaklarını belirtti. Tusk, Strasbourg’daki Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada “İngiltere hükümeti ayrılma yönündeki tutumunu devam ettirirse Brexit, 2019 yılının Mart ayında, tüm olumsuz sonuçlarıyla bir gerçeklik haline gelecek” dedi. İngiltere’nin Brexit müzakerecisi David Davis’in “Bir demokrasi eğer verdiği kararı değiştiremiyorsa demokrasi olmaktan çıkmıştır” sözlerini hatırlatan Tusk ayrıca, fikir değiştirdikleri takdirde ise “kalplerinin onlara açık olacağını” kaydetti.
Juncker de Tusk’ın ifadelerine destek vererek, “Tusk, kapıların hala açık olduğunu söyledi. Bunun, Londra’da açık bir şekilde duyulmasını isterim” açıklamasında bulundu. AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ise “İngiltere, belirli bir zamanda pişmanlık duyarsa veya başka bir karar alırsa, AB kesinlikle kapılarını açık tutacaktır” şeklinde konuştu.
Diğer taraftan Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, söz konusu bu açıklamalara dair memnuniyetini dile getirdi. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Kurz, “Karar İngilizlere ait” ifadelerini kullandı.
Açıklamalar, Brexit’in mimarı sayılan İngiliz Milletvekili Nigel Farage’ın, geçtiğimiz günlerde ‘ülkesinde yeni bir referandum fikrine’ dair konuşmasından sonra geldi. Öyle ki Farage, bu durumun Brexit muhaliflerini “susturmaya” yardım edeceğini belirtmişti. The Daily Telegraph gazetesinde yayınlanan bir makaleye göre ise, Farage ikinci bir referandum istemediği, ancak parlamentonun ülkeye bunu zorlamasından korktuğunu açıkladı. İngiliz The Independent gazetesi de dün BMC kuruluşu tarafından yapılan bir anket sonuçlarını yayınladı. Bu bağlamda katılımcıların yüzde 43’üne karşı yüzde 57’si ikinci bir referandum fikrini destekliyor. Ayrıca yüzde 42’lik bir kısım, İngiltere’nin Brüksel ile çıkış anlaşmasını sürdürmemesi durumunda ikinci bir referandum isterken, yüzde 32’lik kısım referandum istemiyor. ComRes tarafından geçen hafta yapılan son ankette ise katılımcıların yüzde 55’inin AB’de kalmayı istediği açıklanmıştı.
Liberal Demokratlar ve İngiltere’deki diğer AB yanlısı taraflar ikinci referandum için birkaç kez çağrıda bulundu. Öte yandan 2016 yılında yapılan ilk Brexit referandumunda yüzde 52’lik bir oyla İngiltere AB’den çıkma kararı almıştı. Başbakan Theresa May de ikinci bir referandum olma ihtimalini reddederken, “Çok netiz. İngiltere halkı AB’den çıkmayı oyladı. Biz de bunu yapacağız” açıklamasında bulunmuştu.
İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson, The Guardian ile yaptığı bir röportajda “Kamuoyu, Brexit konusunda başka bir referandum isteyip istemediklerine dair henüz ikna olmadı” dedi. İngiltere’nin Brexit konusunda haftalık 350 milyon sterlinden fazla (470 milyon dolar) fayda sağlayacağı iddialarına da yanıt veren Johnson, “Yayınlanan rakamlarda hata var. Hükümetin müzakere etmeye çalıştığı geçiş dönemi tarihi olan 2021 yılında kadar 438 milyon sterlin sağlanması bekleniyor.” ifadelerini kullandı.
İngiltere’nin mali toplumu hakkındaki endişeler, her iki tarafın Mart 2019’a kadar bir “çıkış” konusunda yapılacak anlaşmada başarısız olmasından dolayı artış gösterdi. Bu durumun, İngiltere piyasasını, yerli ve yabancı yatırımcıları bir belirsizlik ve istikrarsızlığa götürmesinden korkuluyor.
Öte yandan Avrupa Komisyonu sözcüsü dün Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Brexit Baş müzakerecisi Michel Barnier’in ekibinin adil bir Brexit anlaşması yapmak için çok çalıştığını söyledi. Sözcü, bugün bu anlaşmanın mümkün olup olmadığını, ne içereceğini veya onaylanıp onaylanmayacağını bilmediklerini kaydetti. Barnier’in Avrupa Parlamentosu’ndaki Brexit’i reddeden İngiliz milletvekilleri ile dün düzenlediği toplantıya da değinen sözcü, Barnier’in istediğini aldığını belirtti ve baş müzakerecinin İngiliz tartışmasında tüm görüşleri dinlediğini, bu bağlamda yalnızca İngiltere Hükümeti ile pazarlık yapmayacağını kaydetti.
Sözcü, AB ve İngiltere’nin ayrılma yollarının ana hatlarına dair 2017 sonuna kadar bir anlaşma sağlayacağını duyurdu. Belirtilene göre, gelecekteki ticari ilişkiler konulu müzakerelerin bu geçiş döneminin sonunda başlatılabilmesi için AB’den çıkış sonrasında bir geçiş süreci hakkında da anlaşmaya varılması gerekiyor.
27 Avrupa liderinin onayının ardından üye devletler anlaşmayı imzalayacak ve onay almak için Avrupa ve İngiltere Parlamentosu’na sunacaklar. Donald Tusk ise dün yaptığı açıklamada, “Çok zorlu bir çalışma süreci bizi bekliyor. Aynı şekilde zamanımız kısıtlı. Bugün ihtiyacımız olan şey, İngiliz vizyonu hakkında daha fazla netliktir” ifadelerini kullanmıştı.