Londra: Şarku’l Avsat
İngilterelilerin yüzde 56’sı, Brexit’in etkilerinin beklenenden daha kötü olacağını düşünüyor.
İngiltere Başbakanı Teresa May, Brexit politikası nedeniyle kendi liderliğindeki Muhafazakar Parti içinde bile büyük baskılarla karşı karşıya.
May, Birmingham kentinde bugün başlayacak ve 4 gün boyunca devam edecek olan Genel Kongre’de rakipleriyle yüzleşmek zorunda kalacak.
Parti üyelerinin kongre için dün kente gelmeye başladığı ve May’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmaya yönelik planı konusunda aralarında ciddi görüş ayrılıklarının yaşandığı bir atmosferde açıklanan bir anket sonuçlarına göre, ülke vatandaşlarının çoğu, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasının etkilerinin, 2 yıl önce yapılan Brexit referandumu zamanındaki tahminlerinden daha kötü olacağına inanıyor.
Londra’dan yayın yapan Sky News TV tarafından Cumartesi günü yayınlanan anket sonuçlarına göre, Büyük Britanya halklarının yüzde 56’sı Brexit’in etkilerinin iki yıl önce beklenenden daha kötü olacağını düşünüyorken sadece yüzde 9’u daha iyi olacağına inanıyor.
Yüzde 26’sı ise, 2016 yazında yapılan referandum zamanındaki düşüncelerini koruyor. Yani Brexit yansımalarının daha önce bahsettikleriyle aynı derecede kötü olmasını bekliyor.
“Sky Data” Enstitüsü tarafından yapılan anket, Haziran 2016 referandumunda Brexit lehine oy verenlerin yüzde 43’ünün, daha önce de düşündükleri gibi, Brexit’in ülkelerinde olumlu sonuçlara yol açmasını beklemediğini buna karşılık yüzde 15’inin ise İngiltere’nin geleceğinin beklenenden daha iyi olacağını düşündüğünü ve yüzde 34’ünün ise görüşlerini değiştirmediğini ortaya çıkardı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre mevcut planlamaya göre, İngiltere’nin 29 Mart’ta Avrupa Birliği’nden ayrılması bekleniyor, ancak iki taraf arasındaki müzakerelerde ilerleme kaydedilmiyor.
May, konu hakkındaki müzakerelerin, İngiltere Merkez Bankası’nın İngiltere ekonomisi üzerinde güçlü bir etki yaratacak bir anlaşma olmaksızın AB’den ayrılma konusunda uyarmasıyla çıkmaza girdiğini belirtmişti.
Chequers Planı’nın Brexit için uygulanabilir tek plan olduğunu da vurgulamıştı. Bununla birlikte AB liderleri, Chequers Planı’nda öne sürülen tekliflerin bazılarının uygulanamaz olduğunu ifade etmişti. Muhafazakar Parti üyeleri ise plana ilişkin oylamada red oyu kullanmakla tehdit etmişti. Muhafazakârları temsil eden yasa koyucular ve parti üyelerinin katılacağı yıllık kongrenin zor bir atmosferde başlaması bekleniyor. Birçoğu, Chequers Planı’nın planının uygulanamaz olduğunu ve tamamen geri çekilmesi gerektiğini söylüyor.
Brexit propagandası yapan ve söz konusu kriz yüzünden istifa eden eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson, Avrupa Birliği ile bir serbest ticaret anlaşması yapılması çağrısında bulundu. Mevcut önerilerin İngiltere’yi AB’ye “bağımlı” hale getireceğini vurguladı. May ve kabine bakanları Brexit ile ilgili nihai bir anlaşmaya varılacağına güvendiklerini söylemeye devam etseler de, diğer yandan “hiçbir anlaşma yapmamanın kötü bir anlaşmaya varmaktan daha iyi olacağının” da altını çiziyorlar.
Öte yandan, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, İtalya’nın kamu açığını önemli ölçüde artırma planlarının AB bütçe kontrol yükümlülüklerine uygun olmadığını söyledi.
Dombrovskis, İtalya’nın başkenti Roma’dan yayın yapan “Corriere della Sera” gazetesine verdiği röportajda şunları söyledi: “İlerleyen ve bütçe açığında azalma değil de önemli bir artış öngören bütçe stratejisinin, İtalya’nın yükümlülüklerine ters düştüğü açık.” İtalya’nın halkçı hükümeti, 2019 için hedeflenen açığı gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 2.4’ü olarak belirlemişti. Önceki yönetim ise yüzde 0.8’i olarak belirlemişti. Ekonomi Bakanı Giovanni Tria ise yüzde 1.6 olması tavsiyesinde bulunmuştu. Bir sonraki adım, İtalya’nın önümüzdeki Ekim ayında AB Komisyonu’na ayrıntılı bütçe planları sunması. Avrupa Birliği’nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu, bu planları reddedilebilir veya önemli düzeltmeler talep edebilir.
Beş Yıldız Hareketi ve Kuzey Ligi’nin Mart ayındaki seçimleri kazanmadan önce vaad ettikleri ek borç alma, emeklilik yaşının düşürülmesinin, vergi indirimlerinin ve yoksullar için temel gelir yardımlarının finanse edilmesini amaçlıyor. Açığın daha yüksek bir seviyeye ulaşmasının, İtalya için bir sorun sayıldığına işaret ediliyor. Çünkü İtalya’nın kamu borcu, dünyadaki en yüksek borçlardan biri. Borç oranı, euro bölgesi tarafından hedeflenen yüzde 60’a kıyasla gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 130’una ulaşmış durumda.