Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İnsan hakları aktivistleri Husilerin kaçırdığı arkadaşlarını istiyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Adını açıklamak istemeyen bir insani yardım kuruluşu yetkilisi, Yemen’in Hudeyde kentindeki yardım deposunu terk etmeleri için Husilere bir mektup gönderdi.

Mektupta Husi milislerin, sivillerin hayatlarını tam olarak tehlikeye attığı vurgulandı. Üst düzey bir Husi lidere ulaşması için gönderilen mektup uyarınca uluslararası insan haklarının da ihlal edildiği belirtildi. Ancak Husilere bağlı sözde Dışişleri Bakanlığından bir yetkili, yardım operasyonlarıyla ilgilenen bir tarafın emriyle mektubun yerine ulaşmasını engelledi.

Bu bağlamda Husiler de yerel kuruluşların çalışanlarını kontrol eden bir komite kurdu.

Yakarış mektubu yerine ulaşmadı

14 Eylül 2018 tarihli bir mektup, uluslararası açıdan kabul görmeyen Sana hükümetine bağlı Siyasi Yüksek Komisyonu Başkanı Mehdi el-Meşat’a hitaben Yemen’deki bir uluslararası yetkili tarafından yazıldı.

Mektuptaki ifadeler şu şekilde:

“Bugün tarafınıza, Hudeyde’deki Husiler tarafından uluslararası insan haklarına yönelik devam eden ve tekrarlanan ihlaller hususunda endişe ve hayal kırıklığımızı ifade etmek için yazıyorum.

11 Eylül 2018’den bu yana Husi güçler, vaatlerimizin insani niteliğine saygı duymak ve silahsız olunduğundan emin olmak için yürürlükteki anlaşmaları defalarca ihlal etti. Husiler, (Birleşmiş Milletler (BM) ile mutabık kalınan) Kızıldeniz silolarını ve el-Hamadi depolarına girdi. Bu çerçevede yerel nüfus için hayati önem taşıyan 45 metrik tondan fazla gıda zarar gördü. Aynı şekilde binalarımızın hava saldırıları ve diğer saldırılardan korunması gerekiyor”.

Yetkili mektupta, “Bu uygulamalar, siviller ile askeri hedefleri ayırmak için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini belirten geleneksel uluslararası insan hakları uyarınca temyiz ilkesine aykırıdır ve yükümlülüğü ihlal etmektedir” ifadelerine yer verdi.

Yetkili, BM binalarındaki Husi askeri faaliyetlerinin varlığına da değinirken, tüm tarafları bilgilendirmek zorunda kalacağını vurguladı. Bu çerçevede yetkili, “Durum üzücü… Güçlerinizi, mevkilerimizdeki insani harekat mesafesini korumaya çağırıyoruz” dedi.

Bu yakarışa rağmen, Sana’daki milislere yakın kaynaklara göre mektup, kendilerine ulaşmadı. Öyle ki Husiler tarafından Dışişleri Bakanlığı’na atanan Hişam Şerif, yardım çalışmalarına katılan tarafların emriyle, mektubu Meşat’a ulaştırmadı.

Yemen İnsan Hakları Bakanı Dr. Muhammed Askar, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mektup, uluslararası hukuk uyarınca cezalandırılabilir bir savaş suçunun bir başka teyidi. Mektup, Taiz’de aynı faaliyetleri yürüten milislere yönelik yeni bir adım değil. Milisler, okul ve hastaneler gibi sivil kuruluşlara yerleşmiş durumda. Oralara sığındılar ve sivillerin güvenliğini ölümle tehdit ediyorlar” ifadelerini kullandı.

Yemenli insan hakları ve siyasi aktivist olan el-Bera Şayban, “BM’nin milisleri şımartmak için kullandığı mekanizma, tehlikelerinin boyutunu bir kez daha kanıtlıyor. İnsani yardım yağmalanırken BM, başlangıçta bu durumu görmezden geldi ve bunun etkilerine de tanık olduk. Bugün milisler, BM karargahına baskın yapıyor ve dolayısıyla da Hudeyde’de sivil hayatın garantörü olamayacaklarını bir kez daha kanıtlıyorlar” dedi.

Çalışanların kaçırılması: Korku hakim unsur
Geçtiğimiz 12 Temmuz’da Husi milisler, Dünya Gıda Programı (WFP) çalışanı Nasır Hanaf’ı kaçırdı ve ailesi, o günden bu yana Hanaf hakkında hiçbir bilgi alamıyor.

Aynı şekilde Sana’daki Uluslararası Göç Örgütü (IOM) çalışanı Adil el-Salihi de 5 Eylül 2018 tarihinde saat 11 sıralarında kaçırıldı.

8 Eylül 2018’den bu yana Şarku’l Avsat, Yemen’deki BM insani koordinatörü Lise Grande ile konuya dair telefon veya yazılı mesaj ile temas kurmaya çalışıyor. Aynı şekilde konuya dair bilgi almak için 29 Eylül’de de e-posta gönderilirken mesaj, BM genel merkezine Husi saldırısı olduğunu da onayladı.

Sana ve Hudeyde’deki yetkililer, kaçırılanların ailelerinin “çalışanların uluslararası himayede olduklarını bildiklerini, ancak kendilerine ulaşamadıklarını” söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan yetkililer, milislerin acımasızlığından endişe duyulduğunu belirtirken, “Örgüt çalışanları, tehdit ve korkular altında yaşıyor” dedi.

Çalışanlar ise “korkunç durumlar, tehditler, taciz ve tüm ihlaller” konusunda uyarıda bulundu.

Bir yetkili de “En az 12 uluslararası çalışanın tutuklandığını biliyorum. Hızlı bir şekilde kurtulanlar, milislerin ellerinde iki ve üç hafta ya da Temmuz’dan bu yana alıkoyulanlar gibi aylar geçirenler var” şeklinde konuştu.

Yabancı çalışanların durumu sorulduğunda ise yetkili, “Onlarla konuşup onlara mesaj gönderdiğimizde, onların da korktuğunu hissediyoruz, sadece Husilerden değil görevlerine dair de korkuyorlar. Üst düzey çalışanlar, Husilerin zararlarına maruz kalmak istemiyor. Çünkü milislerin kontrolü altındaki, çok nüfuslu alanlara erişim haklarına sahipler” şeklinde konuştu.

Yemen İnsan Hakları Bakanı Dr. Muhammed Askar ise yaptığı açıklamada, “Husilerin, insani yardım çalışanlarını kaçırması, uluslararası insan haklarının büyük bir ihlalidir” dedi. Askar, “BM, çalışanlarını savunmak için sesini yükseltmeli. Yemen hükümeti, Husilere baskı yaparak çalışanların serbest kalması için tüm ilgili ülkelerle faaliyete geçmeli. BM çalışanlarının Husilerin ellerinden kurtulması için tüm dünyaya sesleniyoruz” ifadelerini kullandı.

Analistler uyarıyor: Husileri şımartmayın

El-Bera Şayban, “Husilerin Hudeyde’yi resmi ve meşru devlet kuruluşlarına teslim etmesini gerektiren çok delil var. Uluslararası çalışanların kaçırılması ve geçitlere baskın yapılması, BM’nin dünyanın her yerinde gelecekte milislerin insani faaliyetlere saygı göstermediğini vurgulaması için yeterli ve uygun bir kanıt olduğunu düşünüyorum” dedi.

Aynı şekilde Yemenli siyasi araştırmacı Necib Ğulab da “Husilerin kuruluş ve yetkililerle yaşadığı deneyimler, savaşlar sırasında kullanılabilecek en önemli araçlar sayılıyor. BM’nin hedefleri, milislerin çoğu hedefinin uygulamaya koyulması için sömürülüyor” dedi. Ğulab, “Barış ve birlik içinde yaşama çerçevesinde başarı elde etmek amacıyla yol ve mekanizmaların ortaya koyulması için gecikmenin yaşandığı anlaşılırken bu gecikme, savaşın tırmanmasına neden oldu. Husiler, onlara hizmet edecek bir güç olmadıkça insani faaliyet ve kararların amaçlarına bağlı kalmaz” ifadelerini kullandı.

Ğulab, çalışmaların Husilere yönelik bir tür lojistik desteğe dönüştüğü konusunda da uyarıda bulunurken, “Husiler, kuruluşların hedeflerini ihlal etseler de ihtiyaçlarına cevap verilmesi için kuruluşlara sert veya yumuşak baskılar uyguluyor” dedi.