Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İnternet sarmalındaki demokrasi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Gerçek, kaosun pençesinde. Olaylar, körlüğün rehini. Haberler, çoğunlukla gerçekler ve hadiselerin değil peşin hükümlerin ürünü. Gelişmeler, spot ışığın altında değil kara odaların ışığında yaşanıyor. Analizler, her zaman derinlemesine düşüncenin sonucunda gelmeyip cehalet ve yıkıcılığın kaçınılmaz bir sonu haline gelebiliyor.

Bu, Web’te takılı kalmış bilgi çağı. Gizemli ve devasa bir ormanda yitip gitmiş gerçeklerin zamanı. Doğruyu yanlıştan, gerçeği uydurmadan, beyazı siyahtan ayırt etmek oldukça zor. Niye böyle kederli bir giriş yaptık? Sebebi basit: Çünkü biz, çelişkili genellemeler, biri diğerini yalanlayan haberler ve birbiri ile örtüşmeyen yalanların içine düştük ve bunlar gerçekleri boğup körlük püskürtüyor. Pratik sebebi ise yazılı basına ve özellikle de günlük gazetelere yönelik tercihteki keskin düşüştür. Mesela Lübnanlı Sefir dergisi, geçen yıl yayın faaliyetini durdurdu. Onu, birkaç hafta önce kapanan Daru’s-Sayyad takip etti ki bu ikisi, 75 yılı aşkın bir süredir istikrarlı bir şekilde gelişerek yayın yaptı. Tüm bunlar, sosyal medyanın haber, yorum ve fotoğraf yayın sürecine egemen olmaya başladığı ve bu konuma da yayımladıklarının doğruluğunu ispat etmek gibi bir çabaya girmeden hummalı bir yarış içerisinde iken geldiği bir zamanda gerçekleşiyor.

Kamu bilincinin temeli olan sağlam bilgi, bu iç içe geçmiş gerçekliğe dayalı olarak bu ormanın ve kamuoyunun tercihlerini özel gündemlere göre yönlendirmek ve belki önyargılara bulayıp çarpıtmak için yürütülen faaliyetlerin rehini haline geldi. Sanki bunlar, ABD’de ve Brexit meselesinde olduğu gibi insanların seçim tercihlerine ‘WikiLeaks belgeleri’ ve Edward Snowden haberleri çizgisinde ilerleyen birçok kavgaya müdahale ediyor.

Mart 1994’te eski ABD Başkanı Bill Clinton, Web’in yani internetin kamuoyunun yönelimleri üzerinde egemen olmasının ardından ABD gazeteleri editörlerine çağrıda bulunup onlarla bilgi devrimi patlamasını tartışarak bunun ne anlama geldiğini anlattı: Bu patlama ile birlikte vatandaş, doğrusunu yanlışını bilmediği haberler ve analizlerden örülü devasa bir ormanda kaybolur hale geldi. Gazeteciler olarak sizin rolünüz, okuyucunun elinden tutup bu devasa ormanda yitip gitmemesi için onu doğruya yönlendirmektir!

1989’da Tim Berners-Lee, interneti icat etti ancak ne o ne de Bill Clinton, internetin basını yutacağını, dünya çapında kamuoyu üreten azgın bir kaynak olarak etki bırakacağını ve bu ormanın tüm dünya ülkelerini kapsayacak hale gelip onda doğru yolu kaybedenlerin yolu bulanlardan daha fazla olacağını tahmin edemezdi!

İnternet ve sınırları aşan sosyal medya ile birlikte rejimler, siyasi bir silah olarak uydurma haber üretir oldu ve hesapları düzeltmek için nefret fabrikası haline geldi. Artık her vatandaş yanında akıllı, haber veren, yorum yapan ve fotoğraf çeken bir telefon taşıyor. Kamuoyu oluşturma kuralları mesela peşin hükümlere karşı artık savunmasız. Kamusal bilgi de aslında bilincin ve ilerleyişin kaynağı olması gerekirken genellikle zarar kaynağı olarak işlev görüyor!

İlkeler gözden kayboldu ve haberleri yayıp geniş toplum kesimlerinde kamuoyu oluşturma konusundaki mesleki yeterlilik azaldı. Hatta saygın medya kanalları bile doğru ile yanlışın, gerçek ile çarpıtmanın birbirine karıştığı haberlerin dalgası ile boğuşuyor.

İnternetin icadının üzerinden 29 yıl geçmişken bugün, Vanity Fair dergisine verdiği bir demeçte Berners-Lee’nin internetin insanlığa hizmet etmek yerine zarar vermesinden ötürü duyduğu üzüntüyü hissediyoruz. İnternetin mucidi, internet üzerinden kamuoyunun sürüklendiği bir dizi rezalete işarette bulunuyor. Bunlar arasında Facebook kullanan 87 milyon insanın bilgilerinin tümüne sızabilen Cambridge Analytica şirketi, Rusya’nın ABD başkanlık seçimlerini etkilemek için yaptığı müdahale, WikiLeaks dizisi ve Edward Snowden haberleri ve bunun gibi daha nicelerinin sebep olduğu rezaletler yer alıyor. Berners-Lee, Bloomberg’e konuştuğu esnada da internetin kötü niyetli olanların elinde korkunç bir araca dönüşebilecek olmasından dolayı oldukça olumsuz bir etki bıraktığını söyleyerek üzüntüsünü ifade etti. Bunun en iyi örneğini de binlerce Rus ve Rus olmayan eylemcinin, belki Rus çıkarları bunu gerektiriyor diye, uydurma isimlerle sahte hesaplar açması ve bunlarla İngiliz kamuoyunu Brexit konusunda; Amerikan kamuoyunu da Donald Trump’tan yana yönlendirmesinde görüyoruz.

Berners-Lee, internetin kötülüğün yaygınlaştırılması için bir araç haline getirilmesinde Google, Facebook ve Twitter gibi teknoloji devlerinin etkin olduğunu düşünüyor. Nitekim bu devasa kapılardan geçilerek milyarlarca insan üzerinde etki bırakabilecek platformlar oluşturuluyor.

Dikkate değer olan şey Berners-Lee’nin teslim olmamasıdır. Söylediğine göre şu an interneti merkezi olmaktan çıkaran ve güvenli bir bilgi alışverişi sağlayıp insanların özel bilgilerini kontrol etmelerini sağlayan ‘solid’ adını verdiği yeni bir platform üzerinde çalışıyormuş. Ancak yarın yeni bir hayal kırıklığına uğrayabilir. Zira ‘Falcon 9’ şirketi, interneti doğrudan dünyaya yaymak için Space X uydusunu deneysel bir aşamada faaliyete geçirmeye hazırlanıyor ve proje önümüzdeki yıl başlatılacak. Bu sayede yeryüzündeki her insan herhangi bir engelleme veya denetleme olmaksızın internete erişim sağlayabileceği gibi meşhur dev şirketlere muhtaç olmaksızın dünyanın herhangi bir yerindeki insanla sesli ve görüntülü iletişim kurabilecek.

Kişi, evini, işyerini ve ailesinin yaşadığı yeri izleyip yeryüzünün herhangi bir noktasındaki insanın yerini tespit edebildiğinde bu proje, bugün meşhur olan tüm iletişim şirketlerini batıracak ve Google, Facebook, Twitter ve daha başka iletişim devlerini etkisiz hale getirerek dünyadaki her şeyi kişinin eline koyacak. Postalar, gazeteler, dergiler ölecek. Onun sayesinde ofislerde ve öğrenci kayıtlarında parmak izleri işlenecek ve giriş çıkışlarınızda sizin hakkınızda bilgi verecek. Devamsızlık yaptığınızda da maaşınızdan düşülecek. Dolayısıyla proje sahipleri, akıllı telefonunuzun sizin aynı zamanda sağlık karneniz, okulunuz ve kimlik kartınız olabileceğini iddia edebiliyor. O kadar ki gelecekte cep telefonu kullanımı insanlara dayatılabilir.

Uzun bir zamandan beri gazetecilik ve yazılı basın, dar boğaza girmiş durumda. Şimdi televizyonlar, gazeteci olma yolunda ilerliyor. Bugün Youtube ve yarın tüm dünya, siz nerede nasıl isterseniz sizin için hazır bir ekrana dönüşecek. İngiliz Guardian gazetesinin editörü Alan Rusbridger, ‘Acil Haberler: Basının Yeniden Yapılandırılması’ adlı son kitabında, ‘Bana sağlam bir gazetecilik verin size demokrasiyi bağışlayayım’ diyor. Ancak sağlam gazetecilik, internet çağında tüm dünyayı yutan kör tsunaminin meydan okumasıyla karşı karşıya. Böyle bir atmosferde dünyanın en büyük demokrasisinin başkanı Donald Trump, Amerika’yı Amerikan basınını kenara atarak Twitter üzerinden yönetmeye başvuruyor.