Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Irak devleti kalıcıdır | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Irak, Haziran 2014’te DEAŞ’ın yüzeye çıkış yaralarından dolayı acı çekerken, Amerikan ‘Time’ dergisi, 14 Haziran’da yayınlanan sayısının kapağı için yanan Irak haritasını kullanmaya karar verdi. Birçok Iraklının öfkelenmesine neden olan “Irak’ın Sonu” şeklinde başlık attı. Zorlu üç yıl geçtikten sonra Irak devleti ayakta kalmaya devam ediyor. Evet, Irak yorgun ve sıkıntılar çekiyor. Irak’ın ölümünü engellemek için silahın devletin elinden çıkıp yayılması gibi yok edilmesi gereken sorunlar var. Fakat bunlara rağmen Irak, ayakta kalmaya devam ediyor.

Irak’ta ve uluslararası düzlemde yapılan protestolara rağmen, Kürdistan bölgesinin bağımsızlık referandumu yapmasıyla birlikte Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) çalışan ve Irak’ın sonunun geldiğine dair çığırtkanlık yapan ve şu an danışmanlardan biri olan Amerikalı eski diplomat Peter Galbraith gibilerin sesleri yükselmeye başladı. Fakat bu sesler, Irak devletini bitirmek amacını gerçekleştirmede yeniden başarısız oldu.

Irak devleti, bugün kendi varlığını yok etmeye çalışanların çabalarını boşa çıkarmak için benzersiz bir desteğe ihtiyaç duyuyor. Şu anda Suudi Arabistan ve çeşitli Arap ülkeleri sessizliğinden çıkarak Irak’a bağlılıklarını kanıtlıyorlar.

Kral Selman bin Abdulaziz’in Irak Başbakanı Haydar İbadi’yi bu hafta görüşmesinde çekilen fotoğrafları, hem Iraklılar hem de Suudi Arabistanlılar için birçok mesajlar içeriyor. Bunun yanı sıra Irak-Suudi Arabistan yakınlaşmasının Irak’ı yeniden imar etmek için temel bir mihenk taşını temsil ettiği bölgesel devletlere de mesaj olarak iletildi. DEAŞ’la yapılan çetin savaşlardan ve Kürdistan bölgesinin referandum yapmasından sonra ülkenin birliği tehdit altında kalabilirdi.

Irak hükümetinin devleti koruyacak ve ülkeyi kalkındıracak bir vizyon ortaya koyması bekleniyor. Haydar İbadi’nin Suudi Arabistan ziyareti ve Suudi Arabistan-Irak Koordinasyon Meclisi’nin oluşturulması, Irak’ın Arap çevrelerine yönelik açılım vizyonunu gösteriyor. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın Riyad’daki toplantılara katılışı, ABD’nin Irak meselesiyle yeniden ilgilenmeye başladığına işaret ediyor. Ayrıca bu durum, kargaşa yıllarından sonra Irak’ın istikrara geçmesine yardım edecek köprülerin inşa edilmesi için Irak-Arap ilişkilerinin önemini ortaya koyuyor.

Suudi Arabistan-Irak Koordinasyon Meclisi’nin kurulmasının çeşitli hedefleri var. Her şeyden önce bu meclis, Suudi Arabistan ve Irak arasındaki emsalsiz işbirliğini temsil ediyor. İkili anlaşmaları etkinleştirerek ittifakların canlı kalmasını sağlayacak. İkinci olarak söz konusu meclis, iki ülke arasındaki ilişkilerin kopmaması için Suudi ve Iraklı yetkililer arasındaki programlı görüşmeleri güçlendiriyor. Üçüncü olarak ise bu meclis, sadece yardım bekleyerek değil de ticaret ve işbirliğine dayanarak iki ülke arasındaki ilişkileri pekiştirecek fırsatlar ortaya çıkaracaktır.

Irak ve Suudi Arabistan arasındaki Arar Sınır Kapısı’nın açılması ve çeyrek asırdan daha fazla süre sonra ilk Suudi Arabistan uçağının Irak’a ulaşması gibi gelişmeler meclisin çalışmalarını destekleyecek gelişmelerdir. Ayrıca güvenlik ve istihbarat koordinasyonunda da iki ülkenin çıkarları var.

İbadi, Arap turuna Suudi Arabistan’dan başlayarak Amman ve Kahire’ye ziyaretler gerçekleştirdi. Amman’da Ürdün Kralı II. Abdullah ve Mısır’da ise Abdulfettah Sisi’yle görüştü. Bu görüşmeler Irak için faydalıydı. Çünkü İbadi, Suudi Arabistan’ın önemli desteğini aldı. Bu desteğin, Arap işbirliğinin genişlemesini temsil etmesi tahmin ediliyor.

İbadi, Arap ülkeleriyle ilişkilerini genişletirken, Sadr akımının lideri aynı adımları atıyor. İbadi, Ürdün’ü ziyaret ettikten saatler sonra Sadr akımının lideri, Pazartesi günü Ürdün’e bir ziyaret gerçekleştirdi. İbadi ve Sadr arasındaki ittifak, Tahran’dan destek gören grupların kabzasından kurtulup Irak’taki aktif yönetimin içine girmeyi sağlayacak bir ittifak olabilir. Özellikle bütün Iraklı gruplar, önümüzdeki parlamento seçimlerinin yapılmasını bekliyor. Arap devletleri, bütün Iraklı grupların yönetime katılmasına inanan Irak koalisyonuna destek verebilirler.

Şüphesiz İran’ın siyasi ve askeri çevrelerinde pek çok kimse, bu gelişmelerden dolayı rahatsızlık duyuyordur. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, bu hafta Twitter’ın Irak, Suudi Arabistan ve Amerikalı yetkililerin fotoğraflarıyla tutuşmasına karşı sessiz kalamadı. Çünkü bu fotoğraflar, Irak’ın gelecek planları yapılırken ve tartışılırken çekilmişti. Öyle ki Cevad Zarif tuhaf bir tweet paylaşarak şöyle bir soru sormuştu: “DEAŞ savaşçılarının ait olduğu devlet hangisidir?” Sanki Zarif, DEAŞ savaşçılarının Arap ülkelerinden Çin, ABD ve Almanya’ya kadar onlarca devletten geldiğini bilmiyor. Iraklılar, bugün Irak meselesiyle ciddi ve önemli bir şekilde ilgilenmeye hazır bir Amerikan idaresinin olduğunu hissetmelerine rağmen Zarif, ABD’nin dış politikasını “yüz kızartıcı” olarak nitelendirdi.

Suudi Arabistan-Irak siyasi ilişkilerinin pekişmesi ve Irak’ın Arap dünyasına açılmasıyla birlikte gelecekte önemli bir sürece ihtiyacımız var. Bu önemli süreç ise, güven ve stratejik ilişkilerin tesis edilmesidir. Riyad ve Bağdat arasındaki ilişkilerin stratejik olması ve bu ilişkinin bölgede aranan Arap ağırlığının temelini oluşturması normal bir şeydir. Özellikle gelecek süreç, taraflar arasında sağlam ve güvenilir bir zemin inşa etmeye, zaman sınavında ve gelecekteki herhangi bir krizde başarılı olmaya gerek duyuyor.

Ayrıca Irak vatandaşının devlete güvenmesi gerekiyor. İşte burası, başarının esas halkasıdır. Bugün Irak vatandaşı, hükümetinin dış hareketliliğini ve önemli projeler benimsediğini görüyor. Fakat temel hizmetleri ulaştırmaktan vatandaşın himaye edilmesine kadar vatandaşın, hükümetin görevlerini yerine getirebileceği konusunda güvene ihtiyacı var.

Unutmamalıyız ki güven, beklentilerle bağlantılıdır. Hükümetin devleti imar edebilmesi ve gelecek krizlerle yüzleşebilmesi için Irak sokaklarının hükümetten beklentilerini yükseltmeleri gerekiyor ki bir daha hiç kimseye “Irak’ın Sonu”nu araştırmaya izin vermesin. Devlet kalıcıdır. Devlete yapılan sürekli tehdit yerine beklentilerimiz, bu devletin yaşamaya devam etmesi yönünde olmalıdır.