Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Irak ve IKBY’de kaybolan fırsat | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) geçtiğimiz hafta başlayan protesto hareketinin kısa bir sürede hem kendisi hem de 2015 yılından beri Irak’ta devam eden gösteriler konusunda IKBY ve tüm Irak’ta reform yapılması için altın bir fırsatı kaçırmışa benziyor.

Bağdat’taki federal hükümetin genel bütçeden IKBY’nin payını ödemeyi kesmesinden dolayı maaşlarını alamayan devlet memurları, Süleymaniye şehri ve diğer Kürt kentlerinde protesto gösterileri başlattı. Zira IKBY hükümetinin petrol ve gümrükten elde ettiği gelirleri genel bütçe gelirlerine kaydetmemesinden dolayı, arka planda bir çekişme cereyan ediyor. Bunun yanı sıra bütçe payının ödenmesi için Bağdat hükümetinin IKBY hükümetine getirdiği şart konusunda yeni bir faktör bulunuyor. Bağdat hükümeti, IKBY’den 25 Eylül’de yapılan bağımsızlık referandumundan vazgeçmesini, gelecekte bu hakkı ifade etmeye çalışmamasını açık bir şekilde taahhüt etmesini istiyor.

Kürt göstericiler, ödenmeyen maaşları protesto etmekle yetinmeyip, siyasi ve idari alanda reform yapılmasını ve idari-mali yolsuzlukla mücadele edilmesini de istedi. Aynı zamanda protestocular, Kürt parlamento üyelerinin ve IKBY hükümetinin istifa etmesini, Kürdistan halkını temsil edecek yeni temsilcilerin seçilmesi için şeffaf yeni seçimlerin yapılmasını ve yeni bir hükümetin oluşturulmasını talep ettiler.

Barışçıl protestoyu şiddete dönüştürme amacı güdenlerin hükümet ve parti merkezlerine saldırmalarına müsaade edilmesi, protesto hareketinin düştüğü ölümcül hatalardan birisidir. Diğer bir ölümcül yanlış ise, protestonun dış etkene yani Bağdat’taki federal hükümete güvenmesiyle ilgiliydi. Bazı göstericiler, federal hükümeti açık bir şekilde IKBY’ye müdahale etmeye çağırıyorlardı. Bu durum, cehaletin bir göstergesidir. Öyle ki anayasa, federal hükümet ve güçlerinin, iç sorunu çözmek için kendilerine Kürdistan’a müdahale etme hakkı vermiyor. Diğer yandan Bağdat hükümeti, Süleymaniye’deki göstericilerin umduğu sihirli değneğe sahip olsaydı, bundan önce kendi problemlerini çözer ve Kürdistan dışındaki vatandaşlarının taleplerini yerine getirirdi. Özellikle bu taleplerin başında 2014 sonbaharında kurulduğu zaman Haydar el-İbadi hükümetinin vaat ettiği siyasi ve idari reformlar geliyor. Sonra hükümet, reformlarla ilgili 2015 yazında iki paket hazırladı. Ancak bu bağlamda önemli bir sonuç alınamadı. Aynı şekilde Haydar el-İbadi, devletin yapısına yayılan idari ve mali yolsuzlukla mücadele etmek için hala art arda vaatlerde bulunuyor. Fakat bu vaatler, sözden öteye geçmiyor.

Sağlam siyasi bir gücün komuta etmediği ya da desteklemediği protesto hareketine ait söz konusu bu iki yanlış olmasaydı Kürt protesto hareketi, Irak’ta yeni bir sürecin başlangıcını teşkil edebilirdi. Geniş toplumsal ve siyasi çalkantıyla dolu bu süreç, IKBY’deki yönetim sınıfı da dâhil olmak üzere Irak’taki hâkim siyasi tabakayı; önümüzdeki yıl Mayıs ayında yapılması kararlaştırılan parlamento seçimlerinden önce ya da bu seçimler aracılığıyla birtakım siyasi ve idari reformları gerçekleştirmeye ve siyasi süreci yeniden gözden geçirmeye zorlayabilirdi.

Erbil, Süleymaniye ve Bağdat’taki hâkim siyasi sınıf, şu an en zayıf dönemlerini yaşıyor. Kürt protesto hareketi, dış faktörlere dayanmadan doğru ve barışçıl bir yönde seyretseydi, bunun Irak’taki protesto hareketini etkinleştirmede ve kan dolaşımını yenilemede bir rolü olurdu. Başkent Bağdat’ta ve diğer 8 kentte bir haftadır devam eden  gösteriler, Süleymaniye ve diğer Kürt şehirlerindeki protesto hareketine destek vermek için son günlerde artmaya başladı. Fakat bu protesto hareketinin Bağdat hükümetine güvenmesi; siyasi ve idari reform, kota sisteminin feshedilmesi, seçimlerin şeffaf ve özgür bir şekilde yapılması, Irak genelinde idari ve mali yolsuzlukla ciddi anlamda mücadele edilmesi gibi hemen hemen aynı talepleri dile getiren Irak’taki gösterilerde yankı bulması mümkün değildir.

Gösterilere neden olan birçok sebebin uzun süredir var olmasına rağmen IKBY’deki son protesto hareketinin yüzde yüz Kürt ürünü olmadığı aşikârdır. Federal hükümetteki etkin taraflar, egemen siyasi güçler ve Bağdat’ta partilere bağlı medya kuruluşları gösteri ateşini tutuşturmada ve kışkırtmada önemli bir rol oynadı. Ancak bu durum, son kargaşanın ortaya çıkmasında kesin bir faktör değildir. Sorun şu ki IKBY ve Irak’taki hükümet yönetimi, bazı partilerin iktidar, nüfuz ve finans kaynaklarını bölüştükleri kota sisteminden dolayı, idari ve mali yolsuzluk nedeniyle yapısal bir aşınma sürecine maruz kaldı. Dolayısıyla rekor bir sürede hükümet ve parti bürokratlarından aşırı zengin bir sınıf ortaya çıktı. Bu zenginlik, yoksulluğa, işsizliğe ve genel hizmet sisteminin parçalanmasına terk edilen insanların üzerinden meydana gelen bir gelişmedir.

Bununla beraber şu an Erbil ve Bağdat’ta hâsıl olan sosyal kargaşa, hem IKBY’de hem de Irak’taki siyasi sürecin karşı karşıya kalmış olduğu yapısal bir krizin yansımadır. Kota sistemi, tamamen aşınarak iğrençliğini açık bir şekilde ortaya koydu. Fakat buna karşı çıkan ve bunu kabul etmeyi istemeyen sadece Bağdat, Erbil ve Süleymaniye’deki iki egemen siyasi zümre değildir. Aksine bu iki siyasi tabaka, gerekeni yerine getirmekten yani kota sisteminden vazgeçmekten ve yolsuzluğun kökünü tamamen kazımaktan kaçınıyor.

Hâlihazırdaki Kürt protesto hareketi, şu anki isteklerini gerçekleştirmede başarısız olsa bile Irak’taki genel protestolar gibi Kürt gösteri hareketi de bir süre sonra kontrol edilmesi zor, yıkıcı toplumsal patlamaların meydana gelebileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Bu, Erbil, Süleymaniye ve aynı şekilde Bağdat’ın farkına varması gereken bir durumdur.