Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Irak İslami Dava Partisi’nin yok oluşu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İbrahim Caferi, Nuri Maliki ve Haydar İbadi gibi isimlerle 2005 yılından bugüne kadar Irak’ı yöneten İslami Dava Partisi (İDP), önümüzdeki 12 Mayıs’ta yapılacak olan Irak parlamento seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte zorlu bir imtihanla karşı karşıya bulunuyor.

İbadi, mali ve idari yolsuzluk kokusundan ve Musul’un DEAŞ’ın eline düşme skandalından sonra fotoğrafı yakılan Maliki’nin alternatifi olarak geldi.

İbadi, yerel, bölgesel ve uluslararası destekle 2006’dan 2014’e kadar uzanan Maliki döneminin yol açtığı zararları onarmayı başardı. Maliki döneminin en büyük hatalarından birisi de Irak’ta mezhepsel kutuplaşmayı artırmasıdır.

Haydar İbadi, yolsuzluk ve bölüşmeye karşı hareket edileceği, DEAŞ’ın hezimeti ve ulusal birlik hususlarında vaatlerde bulundu.

İbadi, vaatlerini yerine getirdi mi?

İbadi, şeytani cemaatin kalıntıları farklı yerlerde hala faaliyet göstermesine rağmen Irak’ta DEAŞ’a karşı zafer ilan etti. Fakat hiç şüphesiz İbadi, DEAŞ’ın başkenti Musul’u yok etmede muhteşem bir çaba sarf etti.

Ancak yolsuzluğu yok etmek, özellikle elektrik olmak üzere belediye hizmetlerini iyileştirmek, Irak’ı harici etkilere özellikle de İran etkisine karşı korumak, Irak devletini milis mantığına karşı sağlamlaştırmak ve mezhepsel bölüşme sistemini yok etmek gibi vaatler hala gerçekleşmemiş vaatler olarak kalmaya devam ediyor.

İbadi, seçim listesinin başlığını ‘zafer’, Maliki ise ‘kanun’ şeklinde koydu. Fakat Iraklılar, ümit sularına ve geleceğin kıyılarına ulaşmaktan hala uzaklar.

İbadi, seçim listesini oluşturma açıklamasında, parlamento seçimlerine katılmak için mezhepçiliğin ötesinde ‘Zafer Koalisyonu’ isimli bir koalisyon kurduğunu söyledi. Fakat seçim listesinde Sünni bir ismin bulunması, Irak’ın alacağı kararlarda Sünnileri gerçek manada ortak kıldığı anlamına gelmiyor. İsimlerin Sünni, halkçı ve güvenilir aday gösterme sonucu ortaya çıkması gerekiyor.

Bundan daha önemlisi de Irak’ta mezhepsel dağılım kültürünü yok etmek için verilen gerçek vaadi yerine getirmektir. İslami Dava Partisi ya da Müslüman Kardeşler ile bağlantılı Irak İslami Partisi gibi bir parti, dinin siyasete karıştırılmasının açık bir göstergesidir.

Saddam’ın yıkılmasından sonra 2003’ten bugüne kadar meydana gelen siyasi gelişmeler sonucunda ortada sıkıntı ve öfke durumu var. Bu süreç, Irak’a İslami Şii oluşumun egemen olduğu bir dönemdir. Ümitsizlik, söz konusu parti ve şahsiyetlerin desteklediği düşünceden kaynaklanmaktadır. Yani problem, şahıslarda ve ‘kanun’ ya da ‘zafer’ seçim listelerinin isimlerinde değil aksine problem, kökten gelmektedir.

Belki de halkın bu derin yapısını fark eden halk adamı Mukteda el- Sadr’dır. Mukteda el-Sadr, Haydar İbadi’nin Hadi el-Amiri komutasındaki Haşdi Şabi gruplarını kendi seçim listesine almasını iğrenç siyasi bir anlaşma olarak niteledi.

Nuri Maliki, Irak’ta bütün herkesin lideri olma fırsatını kaçırdıktan sonra Sayın Haydar İbadi Irak’ın mesajını anladı mı?