12 Mayıs Cumartesi günü yapılan Irak seçimlerinin ilk sonuçlarına göre, Şii lider Mukteda el-Sadr’ın liderliğindeki ‘Sairun (İlerliyoruz)’ ittifakı Bağdat, Vasıt, Müsenna, Zi Kar v.s. illerde 54 sandalye kazanarak birinci oldu. Yine aynı sonuçlar, ‘Bedir’ Örgütü lideri Hadi El Amiri’nin liderliğinde Haşdi Şabi’yi temsil eden ve 18 ayrı politik oluşumun birleşmesiyle meydana gelen ‘Fetih’ İttifakının da 47 sandalye kazanarak ikinci olduğunu göstermiştir.
Haydar El İbadi liderliğindeki ‘El Nasr (Zafer)’ İttifakı ise 44 sandalye alarak üçüncü olmuş, Nuri El Maliki liderliğindeki ‘Kanun Devleti’ İttifakı ise 25 sandalye kazanarak dördüncü olmuş, Parlamento Başkanı Selim El Cuburi ile ittifak yapan İyad Allavi liderliğindeki ‘Kaime Vataniyye (Milli Liste)’ 21 sandalye alarak beşinci olmuş, Ammar El Hekim liderliğindeki ‘Hikmet’ İttifakı ise 19 sandalye alarak altıncı olmuştur.
24 milyon Iraklı seçmen içinden 11 milyon seçmenin katıldığı Irak seçimlerinin sonucu ne anlama gelmektedir?
Seçimler hakkındaki zor sorular var, cevapları da zor olacaktır, tabii ki. Seçimlerin ilk sonuçlarına göre, Irak’ın geleceği ve istikrarı hakkında iyimser mi olmalıyız yoksa kötümser mi olmamız gerekecek? Seçimlerden sonra Irak hükümeti milli bir hükümet olma yönünde yürüyecek mi, yoksa mezhepsel politik dağılım eskisi gibi kalır mı? Bu seçimler Irak’ın Washington ve Tahran’la ilişkilerini nasıl şekillendirecek? Ya Irak’ın Araplarla ilişkileri, ve özellikle Körfez ülkeleri ile olan ilişkileri?
Göstergelerin tümü, milli ve sivil devleti kurmayı amaçlayan ve bu sayede Komünist ve sosyalist laik partilerle ittifak kuran el Sadr akımı olmak üzere, Necef’te Şii merciler tarafından desteklenen reform projesini hayata geçirmek isteyen politik akımların ilerlediğini işaret ediyor.
Göstergeler, ayrıca, Nuri El Maliki liderliğindeki ‘Kanun Devleti’ ittifakında olduğu gibi, İran’la müttefik akımların gerilediğini gösteriyor… Bununa birlikte, İran’la müttefik olan Hadi El Amiri’nin liderliğindeki ‘Fetih İttifakı’ reformların önünde engel olabilir.
En önemli soru: önümüzdeki hükümeti kim oluşturacak? Mukteda El Sadr mı, yoksa El İbadi mi yoksa ikisinin oluşturduğu bir yeni ittifak mı? Şimdilik bu konuyu ele almak için erken olacak.
Herkes kesin sonuçlar bekliyor, yeni hükümet olarak yeni parlamentoda her partinin sayısal büyüklüğünü görmek istiyor… Herkes milli hükümetin standartlara tabi olacak ve etkili yönetişimi gerçekleştirecek ve totaliter olmayan veya nefret edilen siyasi kotalara tabi olmayan bir hükümet istiyor… Din adamı Mukteda el-Sadr değişim yönüne gideceğini ve herkesi kapsayan güçlü bir hükümet kuracağını açıkladı.
Reformun yapılması kaçınılmazdır, zira; kayıtlı 24 milyon Iraklı seçmenlerden sadece 11 milyonu seçime katıldı, bu da seçmenlerin çoğunun seçimleri boykot ettiğini ve toplam seçmenlerin sadece yüzde 44,5’inin seçimlere katıldığını gösteriyor. Aynı zamanda Irak halkının, 2003 yılından itibaren yöneten kötü politikalardan bıktığını da gösteriyor… Seçimlere olan zayıf katılım, doğal kaynaklar ve petrol zengini bu ülkenin geleceğinin tehlike altında olduğunun, devam eden mezhep esaslı kotaların ve yolsuzluğun ülkeyi gitgide yoksullaştırdığının kesin kanıtıdır.
Irak’ın uluslararası ortakları, Irak’taki İran’ın müttefiklerini büyük ölçüde zayıflatacak olan sonuçları desteklemeye başladı. Şimdi de şu soru sorulmaya başlandı: Irak, İran ile ABD arasındaki çatışmada nereye gidiyor? Tahran’ın, başta “Haşdi Şabi”nin lideri Hadi al-Amiri’nin liderliğindeki Şii partiler ve milisleri üzerinde tesir gücü ve siyasal nüfuza sahiptir. İran’a sadık olan diğer parti başkanlarına gelince, Irak halkı ve Şii merciler tarafından reddedilmiş ve seçimlerde düşürülmüştür.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’ta büyük nüfuzu var, ve özellikle de yolsuzlukla mücadelede ve “DEAŞ” örgütlenmesinin ortadan kaldırılmasında aktif bir rolü olmuştur.
El İbadi’nin ılımlı hükümetini destekleyen ABD ve İran’ın Irak’taki statükoyu olduğu gibi sürdürmekle ilgililer.
Son olarak, seçimlerden sonra Irak’ın geleceği nedir? İyimserler seçim sonuçlarının mükemmel olduğuna ve hükümet düzeyinde radikal değişikliklere yol açtığına inanıyorlar. Keza, iyimserler, Irak halkının siyasi hayata dahil olmaya başladığını, yolsuzluğa bulaşmış ve din tüccarlarının yönetime karışmasını reddettiğine inanıyorlar ve bu yüzden seçimlerde reformcuların ileriye geçerek Irak’ı başarılı bir sivil devlet haline getireceklerini umuyorlar.
Gerçekçi olduklarını söyleyen kötümserler ise seçimlerin tek başına mucizeler yaratmaya yetmeyeceğini ve demokrasinin kökleşmesi için adalet, eşitlik ve karşıdakine saygı duymayı bilen bir halkın ortaya çıkması için köklü sosyal değişimlerin yapılması gerektiğini savunmaktadır.
Körfez İşbirliği Ülkelerinin Irak’a güçlü bir destek vermesi umulur, zira; Irak’ın istikrarı bölgenin istikrarı anlamına gelir.