Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Irak’ta başörtü savaşı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Irak’ın 1930’larda bağımsızlığını kazanmasının ardından halk, yenilik ve gelişme alanında farklı kampanyalarla karşı karşıya kaldı. Bu kampanyalardan birisi de ulusal üniformalarla ve başörtüleriyle ilgiliydi. Kral Birinci Faysal, agel, takke, kefiye ve fes yerine kep takılmasını yaygınlaştırmak için uzun bir mücadeleye girdi. Ancak kadınların giysi ve ceketleri konusunda bunun tehlikeli ve sorun olduğu görüldü. Ülkede 1930’larda el-Sufur (açılma) savaşı patlak verdi. Şairler, yazarlar ve gazeteciler bu savaşa katılmaya direndi. Birçok kadın başörtüsünü çıkartıp yüzünü açtı. Ancak neredeyse hiç kimse, abayayı (siyah giysi) terk etmedi.

1940’larda ve 50’lerde ülkede sol hareket yayıldı. Daha sonra sol hareket, birçok Iraklı entelektüelin başarılarıyla ve hatıralarıyla gurur duyduğu altın 50’liler olarak isimlendirildi. Sol hareket, genç kızları abayayı ve başörtüyü çıkartıp açılmaya teşvik eden sloganlar üretti.

Azamiye’de İmam Ebu Hanife Camisi çevresinde bununla ilgili bir şey öğrendim. Azamiye lisesinden kız öğrenciler ve bayan öğretmenler, başörtüsünü çıkartmaları konusunda kızları ikna etmeye yönelik kampanya düzenledi. Bir kızı ikna ettiklerinde o kızın başörtüsünü çıkartıp açılması için bir gün belirlediler. Ardından kız öğrenciler ve bayan öğretmenler okulun girişinde toplanarak o kızın gelmesini beklediler. Bazen kız öğrenci korkar ve anne-babasının baskına boyun eğerdi. Böylece arkadaşlarını hayal kırıklığına uğratır ve başörtüsü takmış bir şekilde okula gelirdi. Bu durumda arkadaşları, kendisiyle alay eder ve onu ayıplarlardı. Fakat meydan okuyup okula başı açık bir şekilde gelenler, alkış ve tebrik tezahüratlarıyla karşılanıyordu. Bu şekilde arkadaşları, kendisini kucaklayıp öpüyorlardı.

Ressam Nezihe Reşid el-Harisi, bazen darp etme derecesine ulaşacak kadar evde aile baskısına maruz kaldıklarını anlattı.
Evden başörtülü bir şekilde çıktıklarını, biraz uzaklaşır uzaklaşmaz başörtüsünü ve abayayı çıkartıp küçük bir çantaya koyduklarını, sokaklarda ve çarşılarda açık bir şekilde dolaştıklarını söylüyor. Eve döndükleri zaman başörtüsünü ve abayayı çantadan çıkartıp eve girmeden önce giydiklerini belirtiyor. Erkekler bu durumun farkındaydı. Genellikle kızları rahatsız edip onlarla şakalaşıyorlardı. Erkekler, kızlara “Semire! Çantayı açıp bize başörtünü göster” diye sesleniyorlardı.

Bu, küçük kız öğrenciler için kolay bir durumdu. Fakat bayan öğretmenler için bu, hiç de kolay bir durum değildi. Küçük bir kız, öğretmenine nasıl karşı gelir de onu başörtüsü taktığından dolayı ayıplayabilir. Zira bayan öğretmenler, kız öğrencilere eğitim veriyordu. Öğrenciler, öğretmene eğitim vermiyordu. Arap Dili ve Edebiyatı Öğretmeni ve Şair Atike Vehbi el-Hazreci de bu sorunla yüzleşti. El-Hazreci de başörtülüler arasındaydı. Her gün okula başörtüsüyle gelirdi. Arkadaşlarının baskısıyla karşı karşıya kaldı. Çünkü kendisi, saygın ve modern bir şair olarak kabul ediliyordu.

“Atike başörtüsünü ne zaman çıkartacak?” diye herkes merak etmeye başladı. Fakat merak, çok da uzun sürmedi. Atike öğretmenin sonunda başörtüsünü çıkartmaya karar verdiği haberi yayıldı. Nezihe Reşid, o gün okulun çok kalabalık olduğunu anlatıyor. Öğrenciler toplanıp Atike’nin gelmesini ve kapıyı açmasını beklemeye başlamışlar. Kız öğrenciler ve bayan öğretmenler nefeslerini tutup ardından “Aman Allah’ım!” şeklinde bağırmışlar. Nitekim Atike, başörtüsünü çıkartıp yerine modern bir kep takmış vaziyette içeri girmiş. Ancak Atike, son zamanlarında başörtüsü takmıştı.