Bağdat/Fadıl en-Neşmi
Son parlamento seçimlerinde aday olan Irak meclisindeki en büyük Sünni grubu oluşturan Güçler Birliği Koalisyonu’nun Genel Sekreteri Şeyh Vaddah es-Sadid ve eski milletvekili Şeza el-Abusi arasında yapılan telefon konuşmasına ait ses kaydının ortaya çıkması, geçtiğimiz Mayıs ayında yapılan genel seçimlere ilişkin manipülasyonları yeniden akıllara getirirdi.
Vaddah es-Sadid, eski ‘Ulusal Güçler Birliği’ milletvekili Şeza el-Abusi ile yaptığı 25 dakikalık telefon görüşmesinde Abusi’den mecliste bir koltuk kazanmasını sağlamak üzere 5 bin 500 oy almasına yardım etmesi için ABD merkezli ‘Cambridge’ adlı bir kurumla arasında arabuluculuk yapmaya 250 bin dolar istiyor. Bununla birlikte Haşdi Şabi Genel Komutan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Muhendis’in de ismi geçen ses kaydında, Sadid, Muhendis’in kendisini ‘veto’ etmesi sebebiyle mecliste sandalye kazanmasının engellendiğinden bahsediyor.
Buna karşılık Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu dün yaptığı açıklamada, eski milletvekili Şeza el-Abusi ve 2018 seçimlerinde aday olan Vaddah es-Sadid’e ‘oy satın alma’ suçlamasıyla dava açıldığını duyurdu. Açıklamada, yargıya, tüm yasal işlemlerin hızlıca yapılması ve parlamentoya zarar vermek isteyen her kim olursa yasal sürecin derhal başlatılması çağrısında bulunuldu.
Tüm bunların akabinde ses kaydının basına ve sosyal medyaya kim veya kimler tarafından sızdırıldığı henüz bilinmiyor.
Vaddah es-Sadid ise, önceki gün yaptığı basın açıklamasında, sızdırılan ses kaydının montaj olduğunu söyledi.
Eski milletvekili Şeza el-Abusi’nin Irak İslam Partisi’ne üye olduğuna dair söylentilere cevap veren Sadid, böyle bir bağın veya örgütsel bir ilişkinin varlığını reddederek, “Parti, Sayın el-Abusi’nin üyeleri olmadığını, açıklamalarının geçerliliğine bakılmaksızın onunla hiçbir örgütsel ilişkileri bulunmadığını belirttiler” ifadelerini kullandı.
Hukuk uzmanı Cemal Esedi Şarku’l Avsat’a konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, ortaya çıkan ses kaydı sebebiyle Sadid ve Abusi’nin yargılanması gerektiğini ifade etti. Irak kanunlarının ses kayıtları veya videolara dayanmadığını ancak diğer delillerin zayıf olması halinde adli kanıt olarak kabul edildiğini belirten Esedi, “Evet, ses kaydı bir yargı makamının gözetimi altındaysa bir delil olarak kullanılabilir. Bununla birlikte, telefon görüşmesinin yapıldığı tarihe ve telefon numaralarının bu kişilere ait olduğuna ilişkin emniyet yetkililerinden alınan bilgiler örtüşüyorsa bu da kanıt olabilir” dedi.
Ses kaydının Abusi ve Sadid’e ait olduğunun kanıtlanması halinde haklarında güçlü bir kanıt olacağının altını çizen hukuk uzmanı Esedi, eğer suçlu bulunurlarsa 15 yıla kadar hapisle karşı karşıya kalacaklarına vurgu yaptı.