Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Irak’ta yolsuzlukla mücadele etmek DEAŞ’la savaşmaktan daha zor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Irak’ta yolsuzlukla mücadeleye ilişkin yapılan yorumlar yolsuzluğa karışanların para dolu cepleriyle ülke dışına kaçmasıyla biteceği yönünde.

Zira ülke, yolsuzluğun en fazla olduğu ülkeler listesinde 10. sırada yer alıyor. Irak’taki yasama, yargı ve yürütme kurumlarındın hepsi konuyla ilgili yaşanan sorunlarda topu birbirine atıyor.

Aralık ayının başında Irak’ta DEAŞ’a karşı zafer ilan edilmeden önce, Irak Cumhurbaşkanı Haydar İbadi, bundan sonraki savaşın yolsuzlukla olacağını duyurmuştu. Yolsuzluk yapanlara yönelik kapsamlı dosyalar hazırlandığını belirtmişti.

Ancak siyasi yorumcu Haşim Haşimi, yolsuzluğun Irak güvenlik güçlerine ve ekonomiye de hâkim olduğu ve koruma kalkanı kalkmadığı sürece ülkede hiçbir şeyin değişmeyeceği görüşünde.

Irak milletvekillerinden Macide Temimi, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“2003 yılında ABD öncülüğünde Saddam Hüseyin’in devrilmesinden önce yolsuzluk karınca gibiydi. Artık dinozor boyutlarına ulaştı. Yolsuzlukla mücadelenin DEAŞ’la mücadeleden daha zor olduğu kesin. Zira her partide yolsuzluk var. Yolsuzluğa buluşmamış parti olduğunu düşünmüyorum. Sadece iktidarın el değiştirmesiyle birlikte oranlarda farklılık oldu. Eğer yolsuzluk senin partindeyse o zaman diğer partilerden ve uluslararası kurumlardan desteğe ihtiyaç duyacağın daha kapsamlı bir savaşa girmen gerek.”

Irak kamuoyunda da yolsuzlukla mücadelede etkili adımlar atılacağına dair şüphe hâkim. Zira Iraklı bir siyasetçi, gazetecilere verdiği demeçte alaycı bir şekilde şu ifadeleri kullandı: “Bir yetkili 60 milyon dolardan daha az çalıyorsa kendini temiz görüyor. Yolsuzluk ancak bu tutarın üzerinde olursa söz konusu olmaya başlıyor.”

Yine bir diğer milletvekili, Irak Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu üyesi olan Rahim El Deraci konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

“Ülkede 5 binden fazla hayali sözleşme var. Sahte şirketler bu sözleşmelere dayanan fonların yüzde 30 ila 60’ını aldı. İnşaat projelerinde ve altyapıda boşa harcanan paranın miktarı sadece kâğıt üzerinde 228 milyar doları buluyor.”

Söz konusu paranın duman gibi uçtuğuna dikkat çeken Deraci açıklamasında “Bu meblağ ülke bütçesini ve gayri safi milli hâsılasının üç katından fazla” ifadesini kullandı.

Uzmanlar büyük çaplardaki bu yolsuzluğun, ülkedeki zirai ve endüstri alanlarında yaşanan derin krizi anlamaya yardımcı olduğunu söylüyorlar.

Petrol gelirlerindeki artışa rağmen OPEC’in en büyük ikinci petrol üreticisi olan Irak, petrol ürünleri ve elektrik ithal etmeye devam ediyor. Ülke tarım ve sanayi projelerinden neredeyse tamamen yoksun. Ülke ekonomisi ithalata dayanıyor. Siyasi gözlemciler bu durumu yaygın yolsuzluğun kaçınılmaz sonucu olarak görüyor. Zira devlet hazinesinden gerçekleştirilen büyük projeler, yüklü miktarda rüşvetle yapılıyor.

Irak hükümet kaynaklarından alınan bilgi, ülkedeki kaçakçılık ve para aklama suçlarını takip edebilmek için BM heyetinden ve Batılı kurumlardan yardım talep edildiği yönünde.

Irak Yüksek Yargı Meclis Sözcüsü Hakim Abdul Settar, yolsuzluk nedeniyle yargı kararlarıyla hüküm giymiş kişilerin meclis tarafından çıkarılan genel af yasası kapsamına girdiğini söyledi. Settar, bu isimler arasında ülkenin en ünlü müttehitlerinden biri olan Abdullah Aviz’in suçladığı Basra Valisi Macid Nasravi’nin ülke dışına kaçtığını aktardı. Aviz, Vali’nin her projenin ederinin yüzde 15’ini istediğini ve yüzde 5’ini partisine yüzde 10’unu da kendine ayırdığını aktardı.

Settar, yolsuzlukla mücadeledeki başarısızlığın nedenlerinden birinin yargı tarafından ceza verilen söz konusu şahıslara af çıkarılmasından kaynaklandığını kaydetti. Geçen yıl çıkarılan af kanunun aslında sadece çaldığı parayı geri verenleri kapsadığına dikkat çekti.

Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu, suçlananlar için daha sert cezalar talep etti, affın herkesi kapsaması kararının durdurulması çağrısında bulundu.

Konunun uzmanı olan Iraklı kaynaklar ise yargılamaların da adalete uygun olmadığı görüşünde. Zira 10 yıl önce 2 milyon dolar çalan birinin şu an 20 milyon doları olduğuna dikkat çekiyorlar. İki milyon doları ödeyerek hapisten çıkmalarına göz yumularak suçlulara kredi çekmiş muamelesi yapıldığını kaydediyorlar.