Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Irak’taki etkin sınıf, mesajları okumuyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Irak seçimleri sonrası seçmenin verdiği mesaj amacına ulaşmadı, muhataplarınca yok gibi algılandı. Muhatap ise parlamento seçimlerinin üzerinden yaklaşık 5 ay geçmesine rağmen hala yeni bir hükümet kurmak için mükerrer girişimlerle uğraşan Irak’taki nüfuz sahibi siyasi sınıftır. Zira parlamento seçimlerinin ardından bir ay içerisinde hatta bir aydan daha kısa bir sürede hükümet kurulabilirdi. Belki de şu an, her 4 yılda bir tekrar eden bu mükerrer görevi gerçekleştirmek için fazladan birkaç aya daha ihtiyaç var.

Parlamento seçimlerinden yaklaşık iki ay sonra Irak tarihinde en güçlü protesto hareketi meydana geldi. Bu protestolar sonucunda şu ana kadar 20’den fazla insan hayatını kaybetti ve yüzlercesi de yaralandı. Ayrıca son haftalarda özellikle protesto hareketinin başlangıç noktası ve merkezi olan Basra şehrinde aralarında kadınların da olduğu aktivistler kaçırılarak öldürüldü. Protesto hareketinin, göstericilerin taleplerini karşılamak üzere hükümet kurma işlemini hızlandırma noktasında etkin siyasi sınıf için yeterli olacağı varsayılıyordu. Bu taleplerin başında ise yeni hükümetin oluşturulması için süre belirleyen anayasal çalışmalar hariç elektrik, içme suyu, tarım ve sağlık hizmetleri gibi ihtiyaçlar geliyor. Ancak etkin siyasi sınıf, bu duruma karşı gerekli ilgi ve alakayı göstermedi.

Seçim sonuçları açıklandığından bu yana etkin güçler arasındaki sürtüşme, çekişme ve rekabet kapsamında itirazlar yapılıp iftiralar atıldı. İtirazları ve iftiraları kontrol altına almak için eski parlamento, seçim komiserliğinin çalışmasını takdir ederek birçok şehirde ve seçim merkezinde elle sayma işleminin yeniden yapılması için geçici yeni bir seçim komiserliğinin kurulmasına karar verildi. Bu da kesin sonuçların açıklanmasını 3 ay geciktirdi. Bundan dolayı baştan beri ihlallere maruz kalan anayasal çalışmaların tarihleri de ertelendi. Yeni parlamentoda ilk oturumun yapıldığı gün bu oturum, Temsilciler Meclisi Başkanlığı’na seçilecek kişiler(Başkan ve iki yardımcı) üzerinde anlaşma sağlanamadığından dolayı açık bir oturum olarak addedildi. Bu, apaçık bir anayasa ihlali olup federal mahkemenin eski kararına karşı çıkmak demekti. Zira federal mahkeme, 4 yıl önce Temsilciler Meclisi’nin ilk oturumunun açık yapılmamasına hükmetmişti. Çünkü bu durum, anayasanın hükümleriyle çelişmektedir. Ancak etkin siyasi sınıf, adet olduğu üzere anayasayı ve kanunları küçümser bir şekilde hareket etti. Etkin siyasi sınıf için önemli olan şey, kota sistemine göre kazanç vadeden görevleri paylaşma konusunda kendi aralarında anlaşmaya varmaktır. Nitekim 2010 yılından bu yana meydana gelen benzer protesto hareketlerinin başlamasının nedenlerinden birisi de kota sistemiydi.

4 yıl önce Haydar İbadi hükümeti, benzer sıkıntılardan geçti. O dönemde hükümetin kurulması uzun sürdü. Hükümet oluşumu, İbadi ile koalisyon ve parti başkanı Nuri Maliki arasındaki çekişmenin arka planında Kanun Devleti Koalisyonu ile İslami Dava Partisi’ne bölünerek sonuçlandı. Nuri Maliki, 8 yıl devam eden iki dönemin ardından üçüncü kez yeniden seçilmek istedi. Zira 8 yıllık süre, Irak ve Iraklılar için büyük bir felaketle bitti. Çünkü DEAŞ terör örgütü, Irak’ın üçte birini işgal ederek burada kendi yapısını kurdu. Bu yapıyı yok etmek için yürütülen savaş üç yıl sürdü.(Bazı bölgelerde DEAŞ’ın kalıntıları hala aktif bir durumda.)

O zamandan bu yana Irak’ta siyasi bir örgütün lideri ya da başkanı kalmadı. Kendisine karşı çalışmayı vaat eden kota sistemi, o lideri dışladı. Fakat şu an yeni hükümeti kurma işlemi, o liderlerin dilindeki her şeyi çürüttü. Bu da hükümetin kurulmasını engelliyor. Herkes, kota sistemini korumaya ve bu sisteme göre bakanlıkları ve devletin yüksek kurumlarını paylaşmaya çalışıyor.

Bir şekilde kota sistemi, yeni hükümeti oluşturmada belirleyici bir faktör olacak. Meclis başkanlığına Sünni olmayan bir kişi gelmeyecek. İsmi önümüzdeki günlerde belirlenecek cumhurbaşkanlığı makamına Kürt bir şahsiyet dışında kimse geçmeyecek. Benzer şekilde başbakanlık görevini Sünni, Kürt, Türkmen, Hıristiyan ya da Sabi birisi devralmayacak. Aksine başbakanlık görevi bu defa da Şiilerin tekelinde olacak. Bu sistem, anayasaya uygun olmayıp eşitlik, adalet ve fırsat eşitliği ilkelerini benimseyen ve bunun garantisini devlete yükleyen anayasanın hükümlerine de aykırıdır.

Özet olarak 2003 yılından beri Irak’ta devam eden siyasi süreç, şu an aynı şeyi yeniden üretiyor. Bu süreçteki etkin güçler, kendilerini 12 yılda dördüncü kez geri dönüştürüyorlar. Doğal olarak etkin siyasi güçler, bu sonuca sevinecekler. Fakat şunu da anlamıyorlar. Bu durum, Irak toplumunun bu süreçten daha fazla nefret etmesine ve etkin siyasi güçlere karşı çıkmasına yol açacak.

Resmi olmayan açıklamalara göre seçmenlerin yaklaşık yüzde 60’ı, geçtiğimiz Mayıs ayısında yapılan seçimleri boykot etti. Bu oran, 2014 seçimlerine yönelik yapılan boykot oranından fazlaydı. Siyasi süreci ve bu sürecin kararlarını geri dönüştürmek, bu sürece ve hâkim güçlere yönelik nefreti artıracak demektir. Bunun örneği, Basra protestolarında sergilendi. Öyle ki göstericiler, son derece güçlü bir mesaj vererek ofislerin kapatılmasını ve il meclislerindeki temsilcilerinin kovulmasını talep ederek genellikle etkin İslami partilerin merkezlerine yöneldi. Bu güçler, mesajın içeriğini anlamamış ve mesajın anlamını kavramamış gibiler.