Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Irak’taki İslamcılar, Baas Partisi’ni yeniden canlandırıyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bazı Iraklılar, aslında son derece acı verici bir nükteyi yıllardır tekrarlıyorlar. Şöyle ki bir televizyon kanalı, Iraklı yaşlı bir kadınla sokakta yaptığı bir röportajda yaşlı kadına “Sana göre (Siyasi İslam partilerinin yönettiği ve hâkim olduğu) şu anki rejimle önceki rejim(Saddam Hüseyin rejimi) arasında ne fark var?” şeklinde bir soru yöneltti. Yaşlı kadının cevabı ise “Allah, Saddam’ın yüzünü ak çıkartan şu anki rejimin yüzünü kara çıkartsın.” şeklindeydi.

Söz konusu nükte, 2003 yılından beri Irak’ta meydana gelen gelişmeler karşısında bocalamaya, hayal kırıklığına ve hatta ümitsizliğe dönüştü. Iraklılar, özellikle başında Saddam Hüseyin’in bulunduğu Baas Partisi’nin yönettiği önceki rejim döneminde yıllardır katlandıkları zorlukları ve maddi manevi kayıpları telafi edecek yeni bir yönetimle yeni bir dönemi şiddetli bir özlemle bekliyorlardı. Fakat meydana gelen gelişmeler, beklenti ve temennilere uygun değildi. Pek çok Iraklı, bir kâbustan kurtulup üzerlerine başka bir kâbusun çöktüğünü hissediyor. Yine çoğu, uzun süre ertelenmiş büyük emellerini gerçekleştireceklerini zannettikleri insanların kendilerine apaçık ihanette bulunduklarını düşünüyor.

Genellikle Iraklılar taksilerde, çarşılarda, kahvehanelerde ve diğer yerlerde şu anki durumla eski rejim dönemindeki durumun özellikle de güvenlik ve genel hizmetler açısından karşılaştırıldığını görüyorlar. Karşılaştırma, genelde önceki rejimin yararına oluyor. İşte acı verici olan da budur. Öyle ki söz konusu eski rejim hakkında en azından güvenliği ve genel hizmetleri sağladığı ve gıdayı temin ettiği söyleniyor.

Tabi bu, bütüncül bir bakış açısı değildir. Şu anki rejimin özgürlük ve yaşam seviyesi gibi önceki rejimle kıyaslanmayacak şekilde üstünlükleri var ki insanın gereksinimlerinin bir sınırı yoktur. Öyle ki makul düzeyde insanların gereksinimlerini karşılamayan bir rejim, yaşlı kadının nüktesine benzer bir şekilde hicvediliyor.

Bu tarz nükte ve karşılaştırmalar, Irak’ın her tarafında muhtelif platformlarda açık bir şeklide dile getiriliyor. Bu durum, yönetici sınıfının insanların talep ve şikâyetlerini araştırmaya, deneyimlerini gözden geçirmeye, yanlışlarını düzeltmeye ve çeşitli politik hatalarını telafi etmeye teşvik etmesi öngörülüyor. Fakat bunun aksine tamamen zıt yönde gelişmeler cereyan ediyor. Örneğin, yeni dönemdeki en yaygın olgulardan birisi de yolsuzlukla mücadele konusunda hala taahhütte bulunan şu anki dönemin liderlerinin itiraf ettiği idari ve mali yolsuzluktur. Ancak bu bağlamda ortaya çıkan gerçekler, iktidardaki partilerin genelde İslamcı, Şii ve Sünni olduğunu gün yüzüne çıkartıyor. Ki bu partiler, şu ana kadar 300 milyardan fazla doları heder ettiği değerlendirilen, en büyük yolsuzluk faaliyetlerine karışmış bulunuyorlar. Buradaki “heder etti” kelimesi, aslında yanıltıcıdır. Aksine iktidardaki partiler, yöneticiler ve bunların müteahhit ve simsar ortakları, yüz milyarlarca doları bin bir şekilde ele geçirdiler.

Yeni dönemle eski dönem arasındaki karşılaştırmalar devam ederken şu anki rejimdeki kutuplar, siyasi süreçte gerekli değişikliklerle yüzleşmek yerine öne doğru kaçmak ve gözdağı vermek için Baas Partisi’ni zaman zaman gün yüzüne çıkartmaya çalışıyorlar. Örneğin, elektrik, sağlık ve eğitim gibi genel hizmetlerin kötüleşmesinden ve yoksulluk, işsizlik, idari ve mali yolsuzluk seviyelerinin artmasından dolayı Tunus ve Mısır’daki Arap Baharı’na benzer 2011 yılının başlarında Irak’ın çeşitli şehirlerinde gösteriler çıktığı zaman dönemin başbakanı Nuri Maliki, resmi bir açıklama yaparak söz konusu gösterilerin arkasında Baas Partisi ve el-Kaide örgütünün yer aldığını iddia etti. Bunun üzerine olağanüstü duruma benzer bir karar alarak gösteri günlerinde Bağdat’ta sokağa çıkma yasağı ilan etti. O zamanlar göstericiler, suçlamalara ve uygulamalara meydan okudular. Gösterilerin devam ettiği haftalarda protestoların arkasında Baas ve el-Kaide’nin bir eli olduğu ortaya çıkmadı. Aksine hizmet sisteminin parçalanmasından, güvenliğin sağlanmamasından, yolsuzluk, işsizlik ve yoksulluğun yayılmasından yakınan normal insanların yanı sıra gösterideki aktivistlerin hepsi, yeni dönemin özellikle de komünist ve diğer sol güçlerin taraftarlarındandı.

Bu günlerde Baas Partisi, önümüzdeki mayıs ayında yapılacak parlamento seçimleri öncesinde yeniden ortaya çıkartılıyor. Bu meselenin yeniden açılmasının sebebini ve anlamını idrak etmek için aktif (İslami) partilerin bu defa önceki sorunlardan daha büyük bir sorunla yüzleştiğine dikkat etmek gerekiyor. Neredeyse süresi dolmak üzere olan bir hükümet, yolsuzlukla mücadele, reform ve değişim taahhütlerinde bulunuyor. Hükümet, bu taahhütlerini yerine getirmede başarılı olamadı. 2,5 yıl boyunca çeşitli şehirlerde devam eden halk hareketi vardı. Bu hareket, siyasi İslam partilerinin tutunmaya özen gösterdikleri kutsallık çemberini yıktı. Bu da birtakım İslami partileri; ulusal, sivil ve demokrasi sıfatlarıyla ve “İslami” sıfatından soyutlanmış isimlerle önümüzdeki seçimlere katılmaya sevk etti.

İki hafta önce şu anki rejimde aktif olan ve Haşdi Şabi Kurulunun Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis, Baas Partisi’nin siyasi hayata dönüşüyle ilgili açıklama yaparak şu uyarıda bulundu; “Şu an Baas Partisi, kendisini organize ederek devlet dairelerine giriyor ve farklı listelere dağıtılmış şahsiyetler aracılığıyla seçimlere girmeye çalışıyor.”

Baas Partisi, normal Iraklı vatandaşlar için dikkat çekici bir mesele değildir. Zulüm, baskı ve savaşların etkileri hala göz önüne gelirken ve partiler hatalarından dolayı özür dilemekten ve kendi tecrübelerini eleştirmekten çekinirken Iraklıların Baas Partisi’nin dönüşünü kabul etmelerini tasavvur etmek zordur. Ancak Irak’taki tıkanmışlık durumu, Saddam dönemiyle şu anki dönem arasında bazı yönlerden karşılaştırmalar yapmaya ve nükteler söylemeye yol açıyor. Öyle ki şu anki rejim, Baas rejiminin yüzünü ak çıkartmaktan ve birçok hatalar yaparak zihinlerde canlı kalmasını sağlamaktan geri kalmıyor.