Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Irak’taki Kürdistan referandumu, etnik savaşın davullarını çalıyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İran, Türkiye ve Irak gelecek pazartesi günü Irak Kürdistanı’nda yapılması planlanan referandumunu reddediyor. Benzeri görülmemiş bir gerilim yaşanmakta. Referandumda, yüz yıldır istedikleri, kendilerine ait bir devlet kurma fırsatı bulacak olan Kürtlere karşı yeniden birleşilmiş durumda. Bölgesel bir çatışma ihtimalleri gizlenmemekte. 1992’de tam özerklik için ilk adım atıldı. 2005’te resmen ‘federal’ yönetim ilan ettiler. Üç yıl önce, ‘Kürdistan’ı Kerkük’teki tartışmalı bölgelere doğru genişletme ve 2014’ten bugüne dek Batı desteğini de alarak, DEAŞ ile mücadelelerinde güçlerini ispatlamalarıyla bu hayallerine yaklaştılar.

Kuzey Irakta yapılacak olan referandumun, İran ve Türkiye’deki Kürtleri harekete geçirmesinden endişe ediliyor. Ankara ve Tahran’ın diplomasi ile kuşatmaya çalışmalarının sebebi bu. Öte yandan Bağdat’taki Irak hükümeti, askeri çözüm sinyalleri veriyor. Bu durum ise, Irak’ta DEAŞ’ı ortadan kaldırdıktan sonra etnik bir savaş yaşanmasına karşı bir uyarı niteliği taşıyor. Böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi ülkenin etnik kökenli yeni ve kanlı bir iç savaşa doğru ilerlediği anlamına geliyor.

IKBY, Uluslararası baskılar ve Irak’ın 25 Eylül’de yapılması planlanan Irak Kürdistan bölgesindeki bağımsızlık referandumunu erteleme yönündeki taleplerine rağmen tutumunda kararlı davranmakta.

Yönetim, dünyaya, yapılan baskılara rağmen şartlar ne olursa olsun bağımsızlığı kazanacakları mesajı veriyor. Özellikle de Kürt halkını memnun edecek referandumdan daha iyi bir alternatif olmadığını söyleyerek, uluslararası bir güvence altında referandum gerçekleştirilmesini istiyor.

Mesud Barzani başkanlığında 7 Haziran’da, 25 Eylül’de referandum yapılması ve bağımsızlık ilanı için yapılan toplantıya Kürt partilerinden Goran (Değişim) Hareketi ve Komele İslami Hareketi haricinde hepsi katılarak oy kullandı.

Öncesinde Bağdat’la iki taraf arasında sınır, petrol, su anlaşması, iyi komşuluk temelinde iki ülke arasındaki yeni ilişkilerin kurulması ve sorunları çözmek için görüşmeler yapılmıştı. Fakat Bağdat hükümeti, ilk andan referandumu reddetti. İran, Erbil’den referandumu iptal etmesini, talep eden ilk ülke oldu. Daha sonra aralarında ABD’nin de bulunduğu başka ülkeler onu takip etti. Kürt liderlerin ve ABD’li yetkililerin ifadelerine göre, ABD, ‘referanduma karşı durmuyor, ancak bölgedeki DEAŞ’a karşı yürütülen mücadeleyi etkilememek bahanesiyle zamanlamayı uygun görmemekte. Bu tutumu sadece Washington sergilemiyordu. Rusya, Fransa ve İngiltere de Erbil’e referandumun ertelenmesi ve Irak hükümeti ile birleşmiş bir Irak çerçevesinde sorunlarını çözmek için görüşmelere oturmaları için baskı yapıyor.

Kürtlerin Bağdat hükümetine karşı suçlamaları

Kürt Yönetimi, bağımsızlık referandumunun, uluslararası toplumun Irak birliğinin garantörü olarak gördüğü Irak anayasasının kendisine tanıdığı bir hak olduğuna inanıyor.

Ancak yönetim, Bağdat hükümetini suçlayarak 2005’ten bu yana; Anayasa’daki Kürt haklarıyla ilgili 55 maddenin ihlal edildiğini iddia ediyor. Kürtlerle ortaklık yapmayı reddettiler. Devlet kademlerinde Kürtleri arka plana attılar. Bölge, Kürt partileri arasındaki sorunları nedeniyle yaklaşık iki yıl süren bir kesintiden sonra geçtiğimiz 15 Eylül’de “Kürdistan Parlamentosu” nun etkinleştirilmesi ve oturumlarının yeniden başlamasına tanık oldu.

İlk oturumda, Kürdistan Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonunun görev süresi ve bağımsızlık referandumuyla ilgili ilerleme kaydetti. Böylece referandum kararı, yürütme organı tarafından yayınlandıktan sonra parlamento tarafından çıkarılan bir yasal çerçeve oturdu. Bu, süreci daha da güçlendirerek ertelenmesini imkansız hale getirdi. Kürt siyasi liderliği, son zamanlarda Erbil’e ziyaretleri yoğunlaştırarak süreci ertelemeye çağıran uluslararası heyetlerle yaptığı görüşmelerde Kürtleri bu yolu seçmeye itenin Bağdat hükümeti olduğunu söylüyor.

Kürdistan Sosyalist Partisi Sekreteri Muhammed Hacı Mahmud, Şarku’l- Avsat ile yaptığı telefon görüşmesinde; ABD, İngiltere, Fransa ve Birleşmiş Milletler misyonunun bağımsızlık referandumunun iki yıl ertelemesine karşılık olarak, Bölge’nin durumunu tartışmayı Kürt Liderliğe teklif ettiklerini bildirdi. Bu teklifi ABD Başkanı Trump’ın DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu Özel Temsilcisi Brett H. McGurk, ABD, İngiltere, Fransa Büyükelçileri ve Irak’taki Birleşmiş Milletler Misyonunun başkanı perşembe günü Barzani’ye sunarak reddettiği takdirde, sonuçlarına katlanması gerektiğini vurguladılar.

Ancak IKBY Başkanı, uluslararası koalisyonun önerisini reddederek, referandum sonrası aşamada bağımsızlık için Bağdat ve uluslararası toplumla diyalog ve müzakerelerin kapısını kapatmayacaklarını söyledi.

Öte yandan, Irak Kürdistan Bölgesi Parlamentosu’ndaki Kürdistan Demokrat Partisi milletvekili Ferhan Cevher, Şarku’l- Avsat’a yaptığı açıklamada, “Referandum düşüncesi, Irak Hükümeti’nin Kürdistan halkının haklarını ihlal ettiği ilk anda doğdu. Daha sonraki süreçte bölgedeki bütçe ve personel maaşlarının kesildi. Anayasaya uyulmadı. Dolayısıyla referandumdan başka çözümümüz kalmadı” şeklinde konuştu. Cevher, Kürt siyasi partilerin referandum hareketini destekleyip desteklemediği hakkındaki düşüncelerini “Tüm Kürdistan’daki halk ve partileri bu süreci destekliyor. Sadece Goran Hareketi ve Komele İslam Partisi ertelenmesini talep etmekte. Ancak ısrar edildiği takdirde onlar da destek verecektir” şeklinde ifade etti.

Referandum Yüksek Konseyi, geçtiğimiz perşembe akşamı referandumun onaylanması için düzenlediği toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, “Referandumdan daha güçlü bir alternatif sunulmadığı ve referanduma kısa bir süre kaldığından dolayı, Kürdistan’ın bağımsızlığına yönelik tam bir garanti sunulmaması halinde referandum zamanında yapılacaktır” ifadeleri yer aldı. Ayrıca, toplantıda Kürdistan Bölgesi’nden bir müzakere heyetinin cumartesi günü Bağdat’a giderek son durum hakkında bilgi edinmesine karar verildi.

Cevher, “Bağdat hükümeti Referandum sonrasında Kürdistan’ı boykot edip müzakerelerde bulunmazsa, Kürdistan devletini derhal ilan edecek, ancak Bağdat’ın ya da komşu ülkelerin Kürdistan’a karşı böyle bir adım atması pek olası değil” diye konuştu.

Tartışmalı bölgeler

Belirtmek gerekir ki, bağımsızlık referandumu Kürdistan bölgesinin sadece özerk olan illerini kapsamayacak. Irak Anayasası’nın 140. maddesi kapsamındaki Bölge ve Irak hükümeti arasındaki Kerkük, Musul, Diyala ve Selahaddin gibi birçok tartışmalı alanları da kapsayacak. Söz konusu bölgelerde; Arap, Türkmen ve Hıristiyanlar bulunmakta. bu alanlar 2003 yılından beri Peşmerge güçlerinin kontrolü altında. Erbil, peşmergelerin, ‘söz konusu bölgeleri DEAŞ’ın eline düşmekten koruduğunu’ ve ‘geçtiğimiz üç yıl içinde örgütün eline geçen alanları da kurtardığını’ belirtiyor. Ayrıca yönetim, bu bölgelerin sakinlerine ve Kürdistan’ı oluşturan kişilerin uyruklarına bakıldığında bir sonraki devletin bir ulus devlet olmayıp, sadece vatandaşlığa dayalı olacağına dair güvence verdiğinin de altını çiziyor.

Öte yandan Bölge Kürtleri ve tartışmalı alanlar hakkında korkulu senaryolar da bulunmakta. Özellikle Irak hükümeti ve Şii milislerden gelen tehditlerin ardından tartışmalı bölgelerde şiddet olaylarının patlak vermesinden korkulmakta. Bununun yanısıra Tahran ve Ankara’nın Irak’taki Kürdistan’la olan sınırlarını kapatarak bölgeye ekonomik bir abluka uygulaması da korkulan senaryolar arasında. Ayrıca Irak hükümetinin havaalanlarını kapatması ve bölgeye karşı güç kullanmakla tehdit etmesinden de endişe edilmekte.

Bununla birlikte Kürdistan Parlamentosu’ndaki İslam Birliği’nden milletvekili Hacı Kervan, Şarku’l- Avsat’a yaptığı açıklamada Şii milislerin tehditlerine karşılık: “Her şeyi hesapladık. Resmi olmayan kaynaklardan birtakım tehditlere maruz kalıyoruz. Biz Irak hükümeti ile muhatap oluyoruz, illegal olarak nitelediğimiz Şii milislerle ilgili değiliz. Sınırlarımız Peşmerge güçleri tarafından korunmakta. Ne Şii ne de Sünni kesimden hiç kimse sınırımızı aşamayacak” ifadelerini kullandı.

Bağdat, Tahran ve Ankara

Bölgesel hareketler, Irak, İran ve Türkiye’nin aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakarak Kürt referandumuna karşı bir araya geldiğini gösterdi. Üç ülkenin BM Genel Kurulunun oturum aralarında yaptıkları toplantı sonrasında yapılan ortak bildiri, muhtemel mücadele hakkında herhangi bir karışıklık barındırmamakta. Bildiri, üç ülkenin, bağımsızlık referandumunun yapılması halinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) karşı yaptırımlar uygulamasını kapsamakta idi. Üç ülke, referandumun bölgede yeni çatışmalar patlak vermesine ve DEAŞ tehlikesinin yeniden ortaya çıkmasına dair endişelerini dile getirerek “Bölgede kontrol altına alınması zor çatışmalara sahne olacak” açıklamasını yaptılar.

Referandumu bölgede destekleyen tek ülke: İsrail

Beyrut’ta, Meşrik Stratejik İşler Enstitüsü Müdürü Dr. Sami Nadir, üç ülkenin ortak bildirisini, ‘Ortadoğu’da bir Soğuk Savaş’ın bildirgesi olarak’ niteleyerek tarafların, İran, Türkiye, Irak, Suriye Rusya, ve ABD, İsrail ve Kürtler, ayrıca Türklerin ve İran’ın genişlemesini istemeyen Arap ülkeleri olduğuna işarette bulundu. Kürdistan devletinin kurulması İran’ın genişlediği yönle paralel olacak. Nadir, Şarku’l- Avsat’a yaptığı açıklamada bu çatışmanın, yavaş kazanımlar yakalamayı amaçladığını söyleyerek, “Daha önce gördüğümüz versiyonda bir soğuk savaş yerine, çatışmanın her iki tarafı için de stratejik denge ve güç dengesi kurmayı amaçlayan yeni bir tarzla karşılaşacağız” diye belirtti.

İran ve Türkiye, topraklarındaki Kürt azınlıkların özerklik talebinde bulunmasından korkuyor. Öte yandan Rusya tedbirli davranarak, Suudi Arabistan’ı Irak Kürdistanı yönetimini referandumdan vazgeçirmeye teşvik etti. Sonuçları hakkında uyarıda bulundu. Referanduma verdiği desteği ilan eden tek bölgesel taraf İsrail’dir. Kürtlerin İran’a karşı Arap olmayan bir tampon bölge olarak, tutkularını sürekli olarak destekledi.

Tallal Atraysi: Referandum gerçekleşemeyebilir

İran ve bölgesel konularda uzman Lübnanlı araştırmacı Tallal Atraysi, Şarku’l- Avsat’a verdiği röportajda doğrudan askeri bir müdahale ihtimalinin düşük olduğunu söyleyerek referandumun “gerçekleşmeyebileceğini” belirtti. Atraysi, “Karmaşık yaptırımlara ihtiyaç duyması doğrudan bağımsızlık elde edeceği anlamına gelmez. Silahlı çatışmaları ihtimal dahilinde görmüyorum. Ancak siyasi ve ekonomik baskılar tercih edilmekte ve bilfiil başladı. İran’ın, Kürdistan ile imzalanan anlaşmaları askıya alacağı yönündeki ipuçları bulunmakta. Öte yandan, PKK ile çatışması ve topraklarındaki Kürtlerin de bağımsızlık talep etmesinden korkması göz önüne alındığında, askeri harekete en çok ilgi gösteren taraf Türkiye’dir.

Çıkarların ortak bir noktada buluşması

Irak Kürtlerinin tam bağımsızlığı, Türkiye’nin 80 milyon nüfusunun dörtte birini temsil eden Kürt azınlığının isteklerini artıracaktır. Öte yandan, Kürtler, kendilerini Birinci Dünya Savaşı ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra İran, Irak, Türkiye ve Suriye arasında bölüştürüldükten sonra dünyanın devletsiz kalan en büyük ulusu olarak görüyorlar. Kürtlerin büyük çoğunluğu Türkiye’de bulunmakta ve bölücü örgüt PKK (Kürdistan İşçi Partisi) 1984’ten beri Türkiye’de bir Kürt devleti kurmaya çalışmakta. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda Salı günü yaptığı bir konuşmada, “Türkiye’nin bu konudaki çok açık ve kararlı tavrını görmezden gelmek, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ni elindeki imkanlardan da edecek bir sürecin önünü açabilir” İfadelerini kullandı. Bir Kürt devleti kurulmasına şiddetle karşı çıkan Türkiye’nin, Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığına dair referandum düzenlenmesini reddetme konusunda yalnız değil. Fakat tehlikeye somut bir şekilde cevap vermeye hazır olup olmadıkları belli değil. Ankara, Pazartesi günü yapılması planlanan referandumun reddedilmesi konusunda yalnızca Bağdat hükümeti ile değil, aynı zamanda sert komşusu İran’la da hemfikir. Kürdistan Özgürlük Partisi gibi dağınık gruplar tarafından isyanlara maruz kalan İran’da milyonlarca Kürt yaşamakta. Tahran ve Ankara, Kürt milliyetçiliğinin yeniden uyanmasını bastırmak için uzun süre işbirliği yaptı.

Türkiye uzun yıllar IKBY ile ekonomik ilişkiler kurduktan sonra şimdi ‘bedel’ ödeyecekleri konusunda uyardı. Bağlayıcı olmayan referandumdan sonra olası yaptırımlardan söz ederken, bunun ne anlama geldiğini söylemedi. Atraysi, Türkiye ile olan çatışmanın, Türkiye’nin şu an Irak Kürdistanı’nı çevreleyen ülkelerdeki en önemli müttefiki olduğunu dikkate alarak “ekonomik boyutta olacağına” işarette bulundu. Lübnanlı araştırmacı Tallal Atraysi, “Bölge petrolünü ihraç etmek için kendi topraklarından geçiş fırsatı sundu. Ayrıca PKK’ya düşmanlık besledi. Buna ek olarak, Irak Kürtleri ile kurulan ittifak ve sağlam ilişkiler Türkiye’ye Irak’taki askeri varlığını genişleterek Kuzey Irak’ta Başika askeri üssü kurma imkanı tanıdı.” şeklinde konuştu.

Atraysi: Kürtlerin bağımsızlıklarını ilan ederse,Türkiye ile ilişkileri tamamen değişecektir.

Atraysi, “Bence, şu an Ankara’nın Suriye ve Irak’ın birliği konusundaki desteğini yinelediği göz önüne alındığında Kürtlerin bağımsızlıklarını ilan etmeleri halinde Türkiye ile ilişkileri tamamen değişecektir. Türkiye’nin tüm arzusu, Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmasını engellemek. Bağımsız bir Kürdistan devleti ilan edildiğinde Türkiye, Kürdistan ile olan ekonomik ilişkilerini geri çekecek” şeklinde değerlendirmelerde bulundu. Türkiye, Kuzey Irak’taki PKK üsleri bulunmasından dolayı öfkesine rağmen, Irak Kürdistanı’nı tüketim mallarından mobilyalara kadar Türk mallarının ihraç edildiği en büyük pazarlardan biri haline gelinceye kadar Erbil’i sağlam bir konuma getirdi. Türkiye şu anda Irak Kürdistanı’ndan Ceyhan limanına giden petrol boru hattı için tek ihracat limanı konumundadır.

ABD Missouri Üniversitesi’nde Ortadoğu Siyaseti Profesörü David Romano, “Türkiye, isterse Iraklı Kürtlere zarar verebilir. Fakat onlarla ekonomik bağları kesme; ağırlıklı olarak Kürt vilayetlerinin bulunduğu Güneydoğu Anadolu’daki ticaret gelirleri, petrol ve gaz ithalatı ve trafik ücretleri vb. gibi yıllık 10 milyar dolarlık bir risk anlamına gelecektir. Türkiye referandumu kınayarak çok fazla gürültüye neden oluyor. Bunun arkasındaki ana hedef, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ndeki tehlikeli ulusal akımın sakinleştirilmesidir” dedi.

Atraysi: Batı Kürdistan’dan vazgeçmedi,şartlar uygun değil

Öte yandan, İsrail tek başına Kürt referandumunu memnuniyetle karşılıyor ve destekliyor olsa da İran ve bölgesel konularda uzman Lübnanlı araştırmacı Tallal Atraysi’ye göre, uluslararası aktörlerden hiçbirinin referandum konusunda istekli görünmüyor. Avrupa, referandumun ertelemesini istiyor ve Kürt devleti ilan edilirse tanınmayacağını açıklamakta. Batı’nın şu anda Kürdistan’dan vazgeçtiğine dair tahminlere yanıt olarak Atraysi, “Batı bölgeden vazgeçmedi, fakat terörle mücadele dosyası ve Suriye’nin geleceği konusundaki endişeleri ışığında, ek bir sorun için uygun zaman olmadığını düşünüyor. Şu an Avrupa dış politikası ‘Ortadoğu’da ek bir sorun için hazır değil ve sorunları çözemez.’ Avrupalıların “bir Kürdistan devleti kurulması konusunda hevesli olmadığına inanıyorum. Kurulmasını öncelik olarak görmüyorlar.” diye konuştu.

ABD’nin tavrı ikircikli

Benzer değerlendirmelerde bulunarak Batı’nın Kürdistan’ı terk etmediğini fakat destek vermediğini vurgulayan Dr. Sami Nadir, ancak meselenin İran ve Türkiye’nin konumu ile bağlantılı olması nedeniyle ABD’liler ve Avrupalılar için risk seviyesinin yüksek olduğunu belirtti. Dr. Nadir, “Batı nükleer anlaşmanın imzalanmasından bu yana İran’ı öfkelendirmekten korkuyor. Ekonomik seviyede onlarla olan ilişkilerini normalleştirmeye başladı… Açıkça büyük çıkarlar var. ABD’nin resmi pozisyonuna gelince, Kürtlere destek konusunda ABD’nin tavrı çelişkili, Türk ortağı göz önünde bulundurmakta. Suriye ve Irak’taki Kürtlere doğrudan ve yarı-özel askeri destekle devam ederken, Suriye’de 8 askeri üs kurarak Suriye Kürtleri ile stratejik ilişkiler kurmaya devam ettiği halde Türkiye’yi destekleyici pozisyonlar alıyor. Kürdistan’ın bağımsız bir ülke olduğu ve ABD ile ortaklık yaptığı bir dönemde herhangi bir ek adım Türklerle ortaklığı tehdit etmekte.
Kürdistan ayrıca, bölgenin haritasını radikal bir şekilde değiştirerek kitlesel İsrail desteğini de alıyor.” şeklinde konuştu.