Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Irak’taki Sunni el-Munira köyünün kurtuluş ve intikam hikayesi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Musul’un güneyindeki Hamam el-Alil bölgesinde yer alan el-Munira köyü, hükümet güçlerinin aşırılık yanlılarını sınır dışı ettikten sonra, bir Sünni Arap köyünün verdiği mücadeleye sahne oluyor.

DEAŞ’tan kurtuluş, Irak’taki bir Sünni Arap köyüne biraz rahatlama ve rahatlık getirdi. Ama kısa bir süre sonra, bunu yoksulluk, aşağılanma ve intikam izledi.

Askerler, bir grup köylüyü Irak’taki el-Munira köyünün yol kenarında bulunan bir kulübeye götürerek silah çekti. Küstah tavırlarla iki genci ailesinin önünde tokatlayarak, alıp götürdü.

Birkaç hafta önce gerçekleşen bu olaya şahit olan insani yardım görevlisi Halid Salih, “Bunlar merkezi hükümeti temsil ediyorlar. Ancak problem şu ki, onlar hepimizin terörist DEAŞ’ı desteklediğini düşünüyor” dedi.

Köy, ülkenin pek çok yerinde olduğu gibi, ölüm, yıkım ve kayıpların yaşandığı şiddetle çevrili durumda.

El-Munira köyünün kurtuluşundan bu yana 11 ay geçti. Ancak köy hala Iraklıların kucaklaşmasını bekliyor.

Bağımsız Araştırma Grubu tarafından nisan ayında yürütülen bir kamuoyu araştırması, Irak’taki Sünnilerin büyük çoğunluğunun, ülkenin savaş sonrasındaki yönetimi konusunda umutlarının güçlü olduğunu ortaya çıkardı. Sonuç, merkezi hükümetin kendilerini dışladığından dolayı şikayet ettiklerini göz önüne alırsak oldukça şaşırtıcıydı.

Ancak geçtiğimiz yıl 440 Sünni ailenin yaşadığı el-Munira köyüne defalarca tekrarlanan ziyaretlerde ifade edilen iyimser cümleler, etkisini kaybetmiş ve umutlar buharlaşmış gibi görünüyor.

Bu küçük köydeki evler, DEAŞ güçlerinin veya onlara karşı savaşan hükümet güçlerinin eliyle yıkıldı.

Geri kalanları ise, intikam duygularıyla hareket eden, çeteler ve dolandırıcılar tarafından yağmalanıp, yakılmaya mahkum edildi.

Musul’un çevresindeki mahallelerde hükümet güçleri ve DEAŞ arasındaki vur-kaç savaşının izleri devam ediyor. Cesetler hala nehir kıyılarında yüzüyor. Çobanların tarla ve çayırlarda cesetlere rastlamadığı gün olmuyor.

Savaş köyde sona erdikten sonra, askerlerin 21 yaşındaki oğlu Namir’i alıp götürmesine şahit olan Sadi Halife, DEAŞ’ın köyüne girmeden önceki umut dolu günlerini hatırlıyor. Halife, “Erkekler polis memuru, asker veya diğer hükümet görevlerinde iş bulduklarında, evlenip, araba satın alabiliyor ve ev inşa edebiliyordu” diyerek içinde bulundukları durumdan dolayı umutlarının kaybolduğunu ifade etti.

Birkaç saatlik gözaltı sonrasında oğlu serbest bırakılan Sadi Halife, “Irak’ta parlak bir gelecek görmüyoruz” dedi.

Irak hükümet güçleri, ülkenin ikinci en büyük şehri olan Musul’un denetimini tekrar kazanmak için yoğun mücadele verdi. Şimdi, bu küçük Sünni köyünde, bölgeyi korumak ve denetlemek için görev alan bazı subay ve askerler dışında hükümetin varlığı tamamen yok oldu.

İşsiz erkekler sigara kaçakçılığı yapıyor veya çocuklarını, soğuk su şişeleri satmak için köyün yakınında bulunan kamyoncuların geçtiği otoyola gönderiyor.

Onların suçu, üç yıl önce Irak genelinde, fakat ağırlıklı olarak Sünni bölgelerde merkezi hükümetin suistimallerine karşı yapılan protesto gösterilerine katılmaktı. Terörist unsurlar gösterilere sızarak, hoşnutsuzluk ve öfke duygularını istismar etti. Böylece kanlı yürüyüşlerini ülke çapında başlattılar. el-Munira köyünün bir çok sakini protesto çağrısına kendileri katılmasalar dahi, sempatileri arttı.

Geçtiğimiz yılın sonbaharında, silahlı aşırılıkçı militanlar, küçük el-Munira köyünü terk ettikten hemen sonra, havaya intikam ve misilleme kokusu hakim oldu. Terör örgütüne destek vermekle suçlanan ailelere ait evler yakıldı ve yağmalandı. Kasım ayında evlerine dönen bu ailelerden bazıları, küçük bebek bisikleti, çamaşır makinesi ve yanmış giysiler hariç tüm eşyaların yağmalandığını gördü.

Ev sahipleri, suçlamaların yanlış ve asılsız olduğunu, köyün güvenliğini sağlamakla yükümlü olan Sünni bir kabilenin evlerin yakılmasından sorumlu olduğunu belirttiler.

Köylüler bunları söylerken, milisler yangının sorumluluğunu inkar etmek yerine, evlerin yakılmasının onlar için yeterli bir ceza olmadığını ısrarla vurguladılar.

DEAŞ unsurlarının elinde ölen subay, asker, polis ve diğer güvenlik personelinin toplu mezarları Irak kırsalına dağılmış durumda.

Bu mezarlar, göğüslerdeki ateşin ve intikam duygusunun sönmediği sefalet bölgelerinde bulunuyor.

Bugünlerde, Sunni Arap nüfusun yaşadıkları hayal kırıklığı sebebiyle, eleştirileri arttı. Bununla birlikte, bu korkular el-Munira köyünde bir tehlike teşkil etmiyor. Çünkü köy sakinleri korku ve pişmanlığın daha da arttığı DEAŞ döneminden bahsediyor.

DEAŞ’ın işgalinden önce köy sakinlerinden bazıları Musul kentinde polis memuruydu. Bölgeyi savunmakla görevli olanlar, bireysel ve toplu olarak kaçtıktan sonra, DEAŞ şehri kolayca ele geçirmişti.

Eski bir polis memuru olan İbrahim Casim Muhammed, “Ben nehri yüzerek kaçmak zorunda kaldım. Bu, hayatımızın en karanlık günüydü” dedi.

Silahlı militanlar, el-Munira köyünden İbrahim’in babası da dahil en az 24 kişiyi kaçırdı. DEAŞ militanları, orada sürekli olarak varlığını muhafaza etmek yerine, haftada birkaç kez el-Munira köyüne gidiyordu.

Köyün, her gün sadece birkaç saat boyunca elektrik kullanma şansı var. Yetkililer köylüler için yiyecek kuponları dağıtmıyor ve su temini de çok az.

Eski bir asker olan ve şu anda sigara kaçakçılığı yapan Ammar Muhammed, “Hükümetten bize yardım etmesini umuyoruz. Sadece sabrımız var ve bekliyoruz” dedi.

Bölgede kalıp, çalışmaya devam eden köyün ustası Hazem Halil’in kardeşi terör örgütünün üst düzey lideriydi. Uzun zamandır kayıp olan kardeşinin öldüğüne inanan Halil’in diğer iki kardeşi de örgüte katılma suçuyla hapse atıldı. Hazim’in yaşlı ebeveynleri evlerinin yakılmasından sonra, üç oğullarının günahlarından ötürü tevbe ederek köyden kaçtı.

Çocuklarıyla birlikte kalan Halil, “Allah’ın üzerine yemin ederim ki, burada kimse kalmadı” diyerek, ailesini etkileyen felaketin büyüklüğünü dile getirdi. Komşuları kardeşinin günahlarından dolayı Hazem Halil’i suçlamadı.

Aslında, Halil, kardeşi hakkında tehdit mektubu almıştı, ancak el-Munira köyünde kalmaya kararlıydı. Halil, “Kimse bana bir şey hakkında soru sormadı, evim de yakılmadı” dedi.

Aşırılık yanlılarının yenilgisi, bugün bölünmüş bir Irak’ın birleşmesi için umutların daha da artmasına neden oldu.