Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran ambargosuna karşı nasıl bir tutum sergilemeliyiz? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Önümüzdeki Kasım ayının başlarında İran’a yönelik petrol ambargosunun devreye girecek olmasından dolayı bu ambargonun sonuçları hakkında akademi ve basın çevrelerinde çeşitli tahmin ve analizler yapıldı. Uluslararası gazeteler, Başkan Donald Tump döneminde İran’a yönelik ABD politikasını 3 ana noktada ele aldı: İran’ın petrol ihracatını sıfırlamak, Tahran ve dünya çevresindeki kollarına yaptırım uygulamak ve İran’ın nüfuz kazanabileceği çatışmaları bitirmek.

ABD neden, Trump yönetiminin başa gelmesiyle birlikte harekete geçti?

Açıkçası ABD, İran nüfuzunun kendi çıkarları için tehlikeli olduğunu ve başta İsrail ve Arap körfez ülkeleri olmak üzere müttefiklerinin güvenliğini tehdit ettiğini düşünüyor.

Trump’ın planı, ekonomik yaptırımlara öncelik veriyor. Ekonomik yaptırım, ABD’nin dayatma araçlarından birisidir. Trump, ABD’nin çıkarlarına ve güvenliğine karşı tutumlarını değiştirmeleri noktasında düşmanlarına baskı yapıyor. Washington, Tahran’dan yeni tavizler vermesi için Avrupalı ve Asyalı müttefiklerine baskı uyguluyor.

Washington, hedeflerini gerçekleştirebilir mi? ABD’nin ekonomik ambargo politikası başarılı olmazsa, ABD ve İran arasındaki anlaşmazlığın Araplar üzerindeki etkisi ne olur?

Özellikle İran, önümüzdeki ay yapılacak seçimlerin ardından ABD yönetiminin tutumunu değiştirmek için Washington’la uzun müzakereler gerçekleştirmeye hazırlanıyor. ABD ise halk protestolarının artmasının ardından İran’da iç değişikliklerin meydana gelmesini umuyor. İran’a karşı ekonomik ve petrol ambargosunun başarılı olması için ABD’nin Batılı müttefikleriyle işbirliği yapması ve Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi büyük devletlerin onayını alması gerekiyor. Ki bu ülkeler, şu ana kadar kendi kararlarına bağlı kalacaklarını duyurdu. Avrupalı devletler, böyle bir politika izledi. Çünkü onlar, İran’a karşı yaptırımların uygulanması halinde şirketlerinin buradan çekilmesini istemiyor. Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği’nin Dış Ticaret Direktörü Volker Treier, Almanya’nın İran’a yaptığı ihracat hacminin 5 milyar euro seviyesine çıkabileceğini ifade etti. Treier, Almanya’nın İran’a yaptığı ihracatın kısa vadede 2,4 milyar dolardan 11 milyar dolara çıkacağını ve otomobil, kimya, ilaç ve yenilenebilir enerji endüstrisinin bu durumdan yararlanabileceğini öngörüyor.

Rusya ise, Trump’ın İran yönelik stratejisini eleştirdi. Çin Devlet Başkanı da ABD politikasının egoist ve dar görüşlü olduğunu belirtti. Ayrıca Çin’in son yıllarda İran’ın esas ticari ortağı olduğunu da unutmayalım.

İran’a karşı petrol ambargosu başarılı olacak mı?

Başta Çin olmak üzere Asyalı ülkeler, petrol şirketlerine sahip konumdalar. Tek başına Çin, İran petrol ihracatının yarısını tekelinde tutmaktadır.

Ekonomik ambargonun artırılması halinde İran, bölgesel rolünden geri adım atmayacak gibi görünüyor. İran; Irak ve Suriye’deki nüfuzundan, Lübnan Hizbullah’ından ve Yemen’deki Husilerden vazgeçmeyecek. Beşeri ve finansal maliyete rağmen İran’ın oynadığı bu rol, kendisine bölgesel bir güç ve nüfuz kazandırdı.

Savaş çıkma olasılığı bulunuyor mu?

ABD ve İran arasındaki sözlü tartışmalara rağmen tarafların savaşın çıkmamasına dikkat ettikleri görülüyor. Hiç kimse, askeri bir çatışmanın meydana gelmesini beklemiyor. Çünkü ABD’nin hedefi net değil.

Amaç, İsrail’in istediği gibi İran’ın nükleer mevzilerini mi vurmak yoksa mevcut rejimi mi devirmek? Ki ikinci seçenek konusunda radikal dini rejimin yerine alternatiflerin bulunması gerekiyor.

Savaşın çıkmayacağına dair birçok etken var. En önemli etken de bölgenin gergin ve istikrarsız olduğu bir dönemde askeri operasyonun yapılmasının zorluğudur. Uluslararası toplum, bölgede herhangi bir savaşın çıkacağını kabul etmiyor. Çünkü herhangi bir askeri operasyonun ardından bölgenin akıbetinin ne olacağı bilinmiyor.

Son tahlilde Körfez ülkeleri olarak biz, İran sorununa karşı nasıl hareket etmeliyiz? İran’daki karışık duruma yönelik bir tutum sergilemek için Tahran’a bölge ülkelerinin içişlerine müdahale etmesine izin veren Arap politikalarındaki boşlukların kapatılması, dezavantajların giderilmesi ve Arap politikalarının birleştirilmesi gerekiyor. Vatanseverlik kavramı altında birleşmek, ülkelerimizdeki güvenlik duvarını delmek isteyenlere karşı bizim en önemli silahımızdır.