Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran krizinin arkasında Suriye’deki savaşın maliyeti var! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Son krizin ardından İran’ı tebrik edenlerin sayısı çoğaldı. Bazıları yüz yüze selam vermek için Tahran’a gitti. Ancak, basında çıkan haberlere göre, kümes hayvanları ve türevlerinin fiyatlarındaki yükselişin tetiklediği kriz bitmedi,son derece de karmaşık olmayı sürdürüyor…

İranlı yetkili makamlar, yumurta fiyatlarındaki yüzde 40’lık artışın kuş gribi salgınından kaynaklandığını iddia ettiler.
Kasım ayından bu yana yumurta fiyatı yüzde 30 artmış, karaborsada İran riyalinin fiyatı düşmüş ve genel enflasyon oranı şu anda yüzde 11 civarındadır.

Yumurta fiyatlarındaki artış can sıkıcı ama yüzbinlerce kişinin sokaklara çıkmasına neden olmaz.

Bu ayın ikinci haftasında yetkililer sosyal medyayı kapatmadan önce, Farda radyosunun yayınladığı habere göre göstericiler, İsfehan kentine 24 km. uzaklıkta bulunan Kahdarican şehrinde bir polis merkezini yaktı. Kahdarican küçük bir yerdir. Burada kimse böyle bir eylemi düşünmez, ancak köylüler kendilerine zulmedildiği duygusuna kapıldılar. Isfahan’dan doğan ve hayat kaynağı olan Zayende nehri, köylerine ulaşmadan önce kuruyor; bu köyler, İran’ın küçülen su kaynaklarının yanlış idare edilmesinin kurbanıdır. Kahdarican protestoları uzun zaman önce başladı. İran’ın Çevre Bakanlığı’nın danışmanlarından İsa Kalendari, iki yıl önce, 50 milyon İranlı’nın su kaynaklarının dışında kalacağı konusunda uyarıda bulundu. Çünkü, yer altı suyunun yüzde 70’i tükendi ve nehirler bunu telafi etmek için yön değiştirdi.

Ulaştığım kaynaklara göre, İran’daki tarım toplam suyun yüzde 92’lik bir kısmını tüketiyor. Su tasarrufu eksikliği çiftçileri genç işsizliğin yaklaşık yüzde 30’una sahip olan şehirlere göçe zorluyor. Eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, iklim değişikliğinin ve kötü su yönetiminin, aile çiftliklerini yok ettiğini fark etti ve çocuklarını beslemek için mücadele eden ailelere maddi imkânlar sağladı.

Mevcut Devlet Başkanı Hasan Ruhani, bu destekleri azaltacağını ima ettiğinde, protestolar patlak verdi. Son haftalarda yaşanan kaos yumurta fiyatlarındaki artış ve sübvansiyonlardaki kesintilerden kaynaklanıyordu. Ancak İran’ın en büyük ekonomik sıkıntılarından biri de 1990’lı yılların sonlarında başlayan şiddetli kuraklıktır. İran, iklim değişikliğine karşı çaresiz bir hale geldi. 2015 yılında yayınlanan bir “Massachusetts Teknoloji Enstitüsü” araştırmasına göre 2070 yılına kadar Körfez Bölgesi sıcak hava dalgalanmalarında bir artış görebilir. Geçtiğimiz yaz, İran’da dünya üzerindeki en yüksek sıcaklıklardan biri (53.72 derece) kaydedildi.

Son yıllarda, İran hükümeti iklim değişikliğinin ciddi bir tehdit oluşturduğunu kabul etti. Geçen yıl, bir takım gözlemciler, yaklaşmakta olan bir ekonomik kriz konusunda uyarıda bulunmuşlardır. Öte yandan, Suriye’deki İran askeri harcamalarının doğrudan maliyetlerinin 4 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor. Lübnan’daki Hizbullah’a ve İran’ın yarattığı ve kontrol ettiği diğer silahlı gruplara, 6 milyar dolardan 15 milyar dolara ya da 20 milyar dolara kadar değişen miktarlarda yardım edildiği biliniyor. “Düşük tahminlerin gerçeğe daha yakın olduğunu” farz etsek dahi Suriye’deki savaşın, İran rejimine maliyeti, ülkenin yıllık bütçe açığının toplam miktarı olan 9,3 milyar dolara neredeyse eşit olduğu söyleniyor. İran rejiminin, Suriye’deki hırsları yüzünden kendi iç ekonomisinin acil ihtiyaçlarını feda etmeye hazır olduğu anlaşılıyor. Merkez bankası verilerine göre İran, kalkınma harcamalarını üçte bir oranında azalttı. Devlet gelirleri geçen Aralık ayında sona eren üç çeyrek boyunca beklentilerin altında kaldı.

İran, birçok krizden ve sıkıntı duygularından muzdariptir. Su yönetimi, 1979 devriminden bu yana İran’da biriken birçok problemden sadece birisidir; emeklilik sisteminin büyük bir kısmı kısa vadeli iflasla karşı karşıyadır. Hükümet bütçesinin yetersiz olduğu sosyal güvenlik sisteminin yıllık borçları resmi bütçe açığının boyutunun birkaç katına ulaşmış durumda. İranlıların nüfus yapısı yaşlılık oranına ulaşmasıyla önümüzdeki birkaç yıl içinde, kritik sorunu daha da kötüleştirecek. İran, zenginleşmeden önce yaşlanan ilk ülkedir, bu da emeklilik maaşlarında krizine yol açmaktadır. Bu durum İran’a dünyadaki diğer krizlerden daha fazla acı vermektedir.

İran’ın işlevsiz bankacılık sistemine gelecek olursak; bu sorun kısmen ekonomik baskılardan ve kısmen de rejime bağlı emlak yatırımcılarına verilen devasa borçlardan kaynaklanmaktadır. Bir mali kurtarma planının maliyeti Gayri safi milli hâsılanın yüzde 50’sine ulaşabilir. “Ekonomi Dünyası” gazetesinin naklettiği resmi verilere göre, bankaların üretken olmayan varlıkları, ülkenin toplam bankacılık varlıklarının yüzde 40 ila 50’sini oluşturuyor. Bu varlıkların yaklaşık yüzde 15’i arazi ve binalar gibi taşınmaz mallardan oluşuyor. Geri kalan yüzde ise takipteki krediler ve devlet borcu….

Bankaların sabit varlıklarıyla ilgili resmi bir veri de yok. İstatistiklere göre, 31 banka ve finans kuruluşuna ait taşınmaz malların toplam değeri 13.8 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.

İran’da mevduata yüzde 30 kadar faiz getirisi veren birçok banka var. 2017 başında rejim % 15 faiz oranında karar kıldı. Ancak çok azı buna uydu. Hükümet ise buna özel kredi kuruluşlarının çökmesine izin vererek ve on milyonlarca küçük tasarruf kullanıcısının sistemden çıkmasını sağlayarak yanıt verdi. Ahmedinejad döneminde yaşanan inşaat patlaması sırasında, yetkisiz kredi veren kurumların bazıları tamamen çöktü.

Bir mali kaynak, İran’ın 700 milyar dolarlık bankacılık sektörünün yeniden yapılanmasının maliyetinin 180 milyar dolar ile 200 milyar dolar arasında olacağını söyledi. Bu rakam İran’ın gayri safi yurtiçi hâsılasının yüzde 50’sini oluşturuyor. İran’ın gayri safi yurtiçi hâsılası 428 milyar dolar olduğuna göre, İran’ın buna gücü yetmez.

İran’da istihdam edilemeyecek kadar yetenekli insan var. 4.7 milyon üniversite öğrencisi işsizliği hariç, gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 20’dir. İran’da birçok Yüksek Teknoloji Mühendisliği Okulu var, ancak mezunların büyük çoğunluğu göç etmek istiyor. Tahran Ticaret Odası’na göre 3,5 milyon İranlı ülkeyi terk etmeye hazırlanıyor.

Banka sermayesi iadesinin maliyetlerini, emeklilik fonlarının kurtarılmasını ve su sisteminin ıslahını birleştirirsek, Gayri safi milli hâsılayı oldukça aşıyor. Doğrudan devlet borcu az olmakla birlikte, İran rejimi finanse edilmemiş taahhütlerde boğuluyor.

Mevcut İran rejiminin ya da onun yerine gelecek herhangi bir rejimin bu karmaşık krizleri nasıl halledeceği net değil. İran’ın Çin Başbakanı Xi Jinping’in yaptığı gibi yolsuzlukla mücadele programına ihtiyacı var. Bundan sonra yabancı askeri maceralara devam edemez ve iddialı balistik füze programını sürdüremez. Mevcut rejimin bu karmaşık ve masraflı dönüşümü gerçekleştirmeye gücü yetmez. 39 yıldan beridir birikmiş sorunları kavramak için de net bir vizyonu yok. Sokaklardaki protestolar rejimin güvenilirliğini kaybettiğini doğruladı. Bu durum manevra ve kaçamak yapmasını zorlaştıracaktır.

Bu ölçekte yaşanan sorunlar karşısında, üçüncü dünya hükümetleri, genellikle kendi para birimini ve enflasyon yükümlülüklerini azaltmaktadır. Zira emekli aylıkları ve İran’ın yükümlülükleri halkın hakkıdır. Ancak hükümet sabit para priminden para kazanmakta. Devalüasyon ve enflasyon, zenginliğin halktan sisteme aktarılması anlamına gelmektedir. Beklenen sonuç ise: uzun süreli istikrarsızlık. Dağınık, ancak şiddetli sokak gösterilerinin devam etmesi ve bunlara ilave olarak ekonomik çöküntü!