Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran, Lübnan’ı savaşa sürüklüyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Iraklı Şii mezhepçisi Haşdi Şabi’nin Komutanlarından Kays el-Hazali’nin Lübnan-İsrail sınırını ziyaret etmesi bölgesel çatışmada tehlikeli bir gelişmedir. Zira bu olay, Iraklı bir milis komutanının Lübnan ve İsrail arasında savaş çıkarması için İran tarafından gönderilmesinden başka bir şey değildir!

Hem Lübnanlı ‘Hizbullah’ hem Iraklı ‘Haşdi Şabi’ İran Devrim Muhafızlarına bağlı milislerdir ve General Kasım Süleymani tarafından yönetilmektedir.

Televizyonlardaki tumturaklı nutuklara rağmen ne Hasan Nasrullah’ın ne de Kays el-Hazali’nin milisler üzerinde etkisinin olmadığı, bu milislerin ne Lübnanlı ne de Iraklı olmadığı bilinmektedir.

Hatta ve hatta bu milislerin Suriye’de üç yıldır İran güçleri arasında savaştığını da herkes bilmektedir.

Iraklı milis komutanı Hazali, askeri üniformasını giyerek, Lübnan’ın İsrail sınırındaki Keferkella köyünü neden ziyaret etti?

Haşdi Şabi milisleri, İranlı diğer milislerle birlikte Suriye’de bulunuyorken ve Suriye-İsrail sınırı milislerine daha yakınken, Hazali, Lübnan-İsrail sınırına neden gitti?

Bu sadece bir tehdit mesajı değil, aynı zamanda, savaşın alanını genişleterek Lübnan’ı da içine alan kışkırtma eylemidir.

Hazali, Suriye’nin işgal altındaki Golan tepelerinde ortaya çıkıp İsrail’e tehditlerini savursaydı, Suriye’nin tüm güçlere açık bir savaş sahası olması sebebiyle, büyük ihtimalle İsrail güçlerinin hedefi olacağını çok iyi biliyor.

İran, Hazali’yi Lübnan’a göndererek, bu ülkeyi, 2006 yılı savaşı benzeri bir savaş açmakla tehdit eden İsrail’e karşı yeni bir savaşa bulaştırmak istediği anlaşılıyor.

Şurası bir gerçek ki, 2006 yılı savaşı da İran’ın planlı operasyonuydu; İsrail’le gerilimli olunduğu dönemde, İsrailli bir askeri rehin alarak salıverilmesini reddetmiş ve savaşa neden olmuştu.

‘Hamas’ ta ‘Hizbullah’ gibi İran’ın yönettiği bir örgütten başka bir şey değil.

Eski Mısır Başkanı Hüsnü Mübarek, esir İsrailli asker Şalit’i bırakmak için bin Filistinli mahpusun salıverilmesi karşılığında bir anlaşmaya varmayı başardığında, İran’ı temsil eden Suriyeliler anlaşmanın bozulmasına neden olmuştu. Ardından ‘Hizbullah’a bağlı milisler İsrail sınırında İsraillileri rehin almaya çalışırken öldürüldü. İşte bu anda İsrail, İran’ın arzuladığı savaşı ilan etti ve Lübnan’ın altyapısını yerle bir ederek, Lübnanlıların bir önceki savaşın etkilerinden kurtulma ümitlerini söndürdü. Bu savaş esnasında Hizbullah kuvvetleri ise yeraltında saklanmakla meşguldü.

İran, kendisine bağlı milislerin Suriye’de birkaç kez bombalandıktan sonra, Suriye üzerinden İsraillilerle karşılaşmaktan kaçınarak, Lübnan üzerinden bir savaş cephesi açmaya çalışıyor. İran Lübnan’ı yumuşak bir ülke, gerçek bir merkezi hükümetin olmadığı bir devlet olarak görüyor. İsrail ve ABD’yi tehdit eden! ve İran söyleminin tekrarından ibaret Lübnan Dışişleri Bakanı’nın son konuşması da, Lübnanlıların çoğunluğunun razı olması mümkün olmayan bir konuşmaydı ve dünyada alay konusu oldu. “Biz Lübnan’da şehit olana kadar çatışmadan ve kaderimiz olan direnişten kaçmayız. Biz Kudüs’ün kimliğiyiz, yalnızca özgür yaşarız ve her işgalciye ve zorbaya karşı ayağa kalkarız”. Bu konuşma dilinin ve mürekkebinin Hristiyan bakandan çıkmadığı ve Hasan Nasrullah’ın ofisinde yazıldığı kesin. Günümüz Lübnan Hükümeti’nin içine düştüğü teslimiyet ve bozulma derecesine bakar mısınız! Başkalarının empoze ettiği ajandayı gerçekleştirmek için kendi vatandaşlarını feda etmeye razı olacak kadar hakimiyetinden feragat eden bir hükümet!

Gerçek durumunu itiraf etmeye gücü yetmeyen rehin alınmış bir devletten bahsediyoruz, yani, İran’ın Suriye’yi ele geçirdikten sonra Lübnan da, savaşın sonuçları ve anlaşmalarıyla birlikte, Suriye’ye iliştirilmiş bir devletten ibaret oldu. İran, ülkeyi yeni savaşa sokmak için milislerini ve milis komutanlarını İsrail’le temas hattına göndermeye cesaret edecek kadar Lübnan’da kontrolleri eline aldı.

Lübnan’ın siyasi hayatının yeni bir aşamasına girdik, hükümet ve parti liderlerinin Hizbullah’ın yaptıklarına söz edemediği bir aşamaya. İran İslami Cumhuriyeti’nin Lübnan Cumhuriyeti’nin, Güney sınırından Dışişleri Bakanı’nın konuşmasına kadar, tüm işlerini idare ettiği bir aşamadan bahsediyoruz. Lübnan’ı bölgesel çatışmalarda feda edilmekle bitecek bir aşama.