İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 27 Mart’ta Meclis Başkanı Ali Laricani ve Yargı Erki Başkanı Sadık Laricani ile “birlik ve iç uyumu sürdürme” konusunda anlaşmaya vardı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi de nükleer anlaşmadaki “olası boşluklar” konusunda uyarıda bulundu.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi dün yaptığı açıklamada “Nükleer anlaşmadaki herhangi bir boşluk, uluslararası topluma bedel ödetecektir” diyerek ABD ve müttefiklerinin İran’ın bölgesel rolünü kontrol altına alma çabalarının “umutsuz” olduğunu vurguladı.
Arakçi, 2015’in temmuz ayında İran ve 5+1 ülkeleri arasında nükleer programa dair varılan anlaşmanın “güvenlik” için imzalandığını belirtirek sözleşmenin “bölge ve dünyanın güvenliğiyle doğrudan bağlantılı” olduğunu vurguladı. Bakan Yardımcısı, “Nükleer anlaşmadaki herhangi bir boşluk, tüm uluslararası toplum için ciddi sonuçlar doğuracaktır” ifadelerini kullandı.
Açıklama, İran ve 5+1 ülkelerinin nükleer anlaşmaya füze programı ve İran’ın bölgesel rolüyle ilişkili bazı maddeler ekleme ısrarının ardından yapıldı.
İran Öğrenci Haber Ajansı ISNA, Hasan Ruhani’nin İran içinde nükleer anlaşmayı eleştirenlere karşı pozisyonunu güçlendirdiğini duyurdu. İran’ın “yabancı müdahalelerle, terörizmle ve radikalizmle mücadele bölgesel barış ve istikrarı destekleme” de dahil çeşitli alanlarda etkili olduğu belirtildi.
Arakçi ise ABD yönetiminin, “yaptırımları artırmak, petrol, deniz taşımacılığı yaptırımlarını ve önceki tüm yaptırımları tekrar aktifleştirmek” yoluyla İran’ın bölgesel rolüne karşı tavır aldığını vurguladı. Abbas Arakçi, nükleer anlaşmanın ise bu gibi durumları önlediğinin altını çizdi.
ABD Başkanı Donald Trump geçen ocak ayında nükleer anlaşmayı “son bir kez daha” uzatmaya karar verdi. Trump, ekim ayında ise ilk kez nükleer anlaşmayı reddedetti ve anlaşmadaki boşlukların doldurulmasını talep etti. Daha sonra ise ABD Hazinesi, balistik füze programını geliştirmekle sorumlu tuttuğu Devrim Muhafızları hakkındaki yaptırımlarını sıkılaştırdı.
İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı Abbas Arakçi, ABD’nin İran’ın bölgesel rolünü kontrol altına alma planlarının “başarısız” olduğunu söyledi. Arakçi, “Trump yönetimi, bir yıl boyunca nükleer anlaşmayı sona erdirmek ve anlaşmada bazı düzeltmeler yapmak için uğraştı ancak bunu başaramadı” ifadesini kullandı.
Söz konusu ifadeler, İran İslami Şura Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü Seyyid Hüseyin Nakavi Hüseyni’nin Dışişleri Bakanlığı’na “daha devrimci ve etkili” bir tutum takınma yönündeki çağrısının ardından geldi. Hüseyni, ABD ve Avrupa’nın nükleer anlaşmaya dair görüşmelerine dikkat çekerek yöneticilerden ABD’ye taviz vermemelerini istedi.
İran Devrim Rehberi Ali Hamaney’in geçen çarşamba günü “devrim politikasını” aktifleştirme ve yerli ürünleri destekleme konusundaki konuşması, özellikle Rex Tillerson’ın Dışişleri Bakanlığı koltuğundan alınarak yerine John Bolton ve Ulusal Güvenlik Danışmanı koltuğuna da Mike Pompeo’nun atanmasıyla nükleer anlaşmanın sonlanmasına yakın bir dönemde iç uyulamalara olan bağlılığı güçlendirdi.
Her ne kadar İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi aracılığıyla Trump idaresinin nükleer anlaşmadaki değişikliğine dair tutumunu hafifletilmiş olsa da Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi ve parlamentodaki İranlı vekiller ile bazı hükümet yetkilileri bu tutumun tersini takındı. Nitekim son günlerde İran, Beyaz Saray’daki değişikliklere dair bölünme yaşıyor. Ülkedeki bir kesim bu durumun ABD idaresinin anlaşmadan geri çekilmesinin güçlü bir göstergesi olduğunu savunuyor. Diğer bir kesim ise yaşananların İran tesislerine yönelik askeri uygulamalara yönelik olduğunu belirtiyor.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in temsil ettiği hükümet kesimi, Trump tehditlerine karşı Avrupa Birliği (AB) Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin konumuna kilitlenmiş durumda. Zira üç Avrupa ülkesi (Fransa, Almanya, İngiltere) İran’a karşı “Tahran’ın bölgesel istikrarı bozmadaki rolü, balistik füze programları ve insan haklarını ihlali” durumlarını kapsayan 3 yaptırım uygulama kararı aldı.
İran meselesi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ve Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas arasındaki görüşmede de gündeme geldi.
Netanyahu, Avrupalı yetkililere Trump’ın 12 Mayıs’ta “değişiklik olmaması halinde” nükleer anlaşmadan geri çekileceği bilgisi verdi. Bu bağlamda Le Drian toplantıda, dünyadaki terörün “ana sponsoru” olarak nitelendirdiği İran’a karşı birleşik bir cephe oluşturma çağrısı yaptı. İran’ın yayılımcı rolünün durdurulmak zorunda olduğunu söyleyen Fransız Bakan, “İran’ın nükleer silah elde edemeyeceğinden emin olmalıyız” dedi.
AFP’nin aktardığına göre Le Drian, İran “hegemonyasına” ve balistik füze programlarının olası risklerine ilişkin de uyardı.
Ruhani dün, Nevruz tatilinin sona ermesinden önce İran halkına bir mesaj gönderdi. Hasan Ruhani, yargı ve yasama organlarının başkanlarıyla gerçekleştirdiği görüşme sonrasında, “Şüphesiz dünyadaki değişim ülkenin istikrar, güvenlik ve birlik yolunu olumsuz etkileyemez” dedi.
Aynı şekilde John Bolton da dün “New York M 970” radyosuna verdiği röportajda, “Trump’ın nükleer anlaşmaya ilişkin değerlendirmesine katıldığını” söyledi. “Anlaşmanın Avrupalılarla yaptığımız görüşmeler yoluyla değiştirilebileceğini düşünmüyorum” ifadesini kullanan Bolton şunları söyledi:
“Başkan’ın da söylediği gibi, bu anlaşma başından beri kötüydü. İyiye gitmeyeceğini de kabul etmeliyiz. Başkan’ın mayıs ayı ortasında nihai kararını bu yönde açıklayacak olması muhtemel. Beyaz Saray’a girdiğinde üzerinde çalıştığı ciddi konulardan biri de buydu.”
İran Devrim Rehberi Ali Hamaney’in nevruz konuşmasındaki “yerel ürünleri destekleme” çağrısından kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Ruhani, Meclis Başkanı Ali Laricani ve Yargı Erki Başkanı Sadık Laricani ile koordinasyon toplantısı düzenledi.
Ruhani, İran para birimi, yaşam koşullarının zorlaşması, İran Merkez Bankası’nın mali kurumlarının ve politikalarının iflası nedeniyle yetkililerle istişareler yaptı.
İran haber ajansları toplantıya bağlı olarak doların İran mali piyasasında rekor kırmaya devam ettiğini duyurdu.
İran üzerindeki ABD baskısının sonuçlarına yönelik senaryolar arasında nükleer anlaşmanın devam etmesi halinde küresel piyasalarda daha fazla kısıtlamanın görüleceği belirtildi.