Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran nükleer anlaşması hakkında bilmeniz gereken 12 şaşırtıcı gerçek | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Her ne kadar manşetlerde yer alsa da “İran nükleer anlaşması” hakkında yaklaşık üç yıldır kamuoyunda pek çok eksik ve yanıltıcı bilgi yer alıyor. Buna konuyu daha iyi bilmesi gereken çoğu uzman da dahil.

“Anlaşma”ya ilişkin kısa bir hatırlatmayla bazı bilgilerin verilmesi, tarafsız bilgi sahibi olmak isteyen kişileri yakından ilgilendirebilir ve faydalı olabilir:

1 – “Anlaşma”, Kapsamlı Müşterek Eylem Planı (CJPOA) olarak biliniyor. İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ile Almanya’nın (P5+1), İran’ın nükleer programının yasadışı, şüpheli yönlerine ilişkin harekete geçmeyi ve bunun sonucunda İran’a yaptırım uygulanmasını içeren istek listesini kapsıyor.

2- CJPOA aslında bir “Antlaşma” değil, bu nedenle resmi olarak “uluslararası bir antlaşma” olarak kabul edilemez. Esasen, hiçbir zaman anlaşmaya taraf olan ülkelerin herhangi birisinin parlamentosuna sunularak mevzuat sürecinden geçmediğinden yasal bir dayanağı da yok. Söz konusu anlaşma uzlaşı olarak tanımlanabilir.

3- Anlaşmanın mimarı, CJPOA’nın bir antlaşma olarak görülmemesi konusunda ısrar eden eski ABD Başkanı Barack Obama’ydı. Bu ısrarın nedeni Obama’nın, muhalif Cumhuriyetçi Parti’nin onayından geçememesi durumunda Kongre’nin incelemesinden geçirmekle yükümlü olmayacak olmasıydı.

4- İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Bakanlar Kurulu, hiçbir zaman resmi olarak anlaşmayı onaylama konusunu tartışmadı. İstek listesi, İslami Danışma Meclisi’ne (İran parlamentosu), iki farklı versiyonda sunuldu. İngilizce olan metinde 72 farklılık vardı. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından geri çekildi. Parlamento, anlaşmaya göndermede bulunarak, hızlıca onaylamadan yasa tasarısını geçirmek için 15 dakika harcadı. Bu yasa tasarısının ilk maddesi, İsrail’in nükleer cephaneliğini imha etme çağrısında bulunuyor.

5- Kimse bu anlaşmayı imzalamadı. Eski ABD Başkanı Jimmy Carter ve eski Avrupa Birliği Dış Politika Sözcüsü Javier Solana gibi kişiler tarafından imzalandığı söylemleri, tamamen yanlış anlaşılmadan ibaret. Bir kişi imzalamak istese bile, CJPOA’nın evrensel olarak tanınan bir metni yok.

6- Teorik olarak anlaşma, P5+1 ülkeleri tarafından müzakere edildi. Herhangi bir yasal statüye, misyon beyanına ve otoriteye karşı hesap verme durumu yok. Bu grup, Obama tarafından, paralel bir Güvenlik Konseyi olarak oluşturuldu.

7 – Nükleer anlaşma, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nın (NPT) çerçevesi dışında müzakere edildi ve BM Güvenlik Konseyi’nin yedi kararını es geçti. Bu durum, nükleer anlaşmanın dönemin ABD Başkanı Obama’ya göre yaratıldığını ve uluslararası hukuka darbesi olarak değerlendirilmesine neden olabilir.

8- Anlaşma, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (IAEA) NPT’yi imzalayan devletlerin şartlarını ihlal ettiği davalarla ilgili olarak belirlediği kurallara uymuyor. IAEA, İran’ın nükleer faaliyetlerini denetlemekle görevlendirildi ancak bunun, önceden belirlenen ve yıllardır uygulanan usullere göre değil, Tahran’la imzalanan ayrı ve bağımsız anlaşmalar yoluyla yapılacağı belirtildi. Bu nedenle nükleer anlaşma, yöntemi itibarıyla NPT’ yi imzalayan herhangi bir devleti değil yalnızca İran’ı bağlıyor.

9- Nükleer anlaşma uyarınca IAEA, İran’ın belirlenen maddelere uyup uymadığını düzenli olarak raporlamakla görevli. Ancak P5+1 ülkelerinin de bunu yapmasına ilişkin bir mekanizma bulunmuyor. Dolayısıyla İran’ın diğer taraf ülkelerin anlaşmaya tam olarak uymadığını iddia etmesi gerçeği yansıtmıyor. İran’ın dondurulmuş varlıklarının yalnızca üçte biri serbest bırakıldı, bunun yarısı ABD bankaları ve anlaşmaya taraf olmayan Japonya ve Güney Kore tarafından yapıldı. Avrupa bankaları halen İran’ın hesap açmasına veya bankalarının bu ülkelerde şube açmasına izin vermiyor. Çin, hala İran’ın 20 milyar dolarlık dondurulmuş varlığını elinde tutarken Rusya, İran’a nükleer anlaşma karşılığında sözü verilen 5 milyar dolarlık kredi limitini askıya aldı.

10- İran, anlaşmaya uygun olmayan maddeleri terminoloji ile kamufle ediyor. Buna bir örnek olarak İran’ın “zenginleştirilmiş uranyumunun yalnızca yarısını dışarıya göndermesi” gibi kullandığı muğlak ifade. Bu durum IAEA tarafından anlaşma ihlali olarak rapor edilmedi çünkü İran, geri kalanı için sevkiyat hazırlığında olduğunu söyledi. İran ayrıca makine sayısını azaltır gibi görünse de bunların yarısını daha yüksek kapasiteye sahip yeni makinelerle değiştirerek santrifüjler konusunda da IAEA’nın denetiminden kaçıyor.

11- Trump’ın anlaşmadan geri çekilmesini eleştirenler bunun “yanlış ve tehlikeli” olduğunu çünkü başka bir alternatifi olmadığını söylüyor. Bu söylem samimi değil. Zira alternatif var, bu da İran’ın reddettiği yedi BM Güvenlik Konseyi kararına dayanan yeni bir müzakere turu. Belli ve evrensel bir metne sahip olmayan, muğlak ve kafa karıştırıcı nükleer anlaşmanın aksine, uluslararası kabul görmüş uygulama yöntemleriyle BM Güvenlik Konseyi kararları kesin ve açık.

12- Trump’ı eleştirenler tek yolun ya İran’a teslim olmak ya da ona karşı açık bir savaşa girmek olduğunu iddia ediyor. Bu saçma bir iddia, çünkü bu ikisi haricinde çok sayıda seçenek var. Yalnızca birisinin bunları düşünecek cesarete sahip olması gerekiyor. Buna en güzel örnek ise Kuzey Kore. Ülke ne kaprislere boyun eğdi, ne de topraklarının işgaline izin verdi.