Londra: Şarku’l Avsat
ABD’nin, İran petrol ihracatını sıfıra indirmeyi amaçlayan aşamalı planını uygulamada başarılı olması halinde Tahran kendisini büyük bir çıkmazın karşısında bulacak.
Uluslararası petrol nakliyatını gözlemleyen bir grup araştırmacıya göre, petrol ve finans sektörlerini hedef alan yeni yaptırım paketi için belirlenen tarihin gelmesi ile İran petrol tankerleri gözlerden uzak petrolünü satmayı sürdürmeye çalışıyor.
Hasan Ruhani hükümeti, eski cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın kullanmış olduğu metotların yanında bulacağı yeni metodlar ile ekonominin can damarı olan petrol satışlarından elde ettiği gelirleri koruyabileceğine inanıyor.
Ekim ayının sonunda tüm İranlı gemiler, uluslararası gözlem sistemlerine yakalanmamak için vericilerini kapattı. Tanker Tracker.com (ya da Tanker Takip) hizmeti, 2016 yılında yürürlüğe girmesinden bu yana ilk defa böyle bir şey ile karşı karşıya kaldığını belirtiyor.
Swedish Grup’un kurucularından biri olan Samir Madani, Fransız haber ajansına:”İlk defa u şekilde bir karartma hareketine şahit oluyorum. Gerçekten de eşi benzeri görülmemiş bir durum” dedi.
Bu adım; İran ve müşterilerinin Pazartesi günü yeniden yürürlüğe girecek olan ABD yaptırımlarından önce petrol akışını koruma çabaları çerçevesinde yer alıyor.
Tanker Takip hizmetinin kuruluşunda görev alan uzmanlardan biri olan Lisa Ward:”İran’ın Körfez bölgesinde 30 tane tankeri bulunuyor. Bu nedenle son 10 gün gerçekten de çok zordu. Ama yine de bu bizim çalışmalarımızı aksatmadı çünkü görsel olarak izlemeyi sürdürüyoruz” dedi.
Son yıllarda ticari olarak da sağlanmaya başlanan uydu görüntülerindeki kapsamlı gelişmeler, Tanker Tracker gibi şirketlerin, gemilerin seyrini günlük olarak takip etmelerine yardımcı oluyor. Oysa geçmişte bu görüntüler; sadece haftada bir ya da daha fazla sürelerde alınabiliyordu.
Diğer yandan, Natixis şirketinde uzman olarak çalışan Joel Hancock, İran’ın bu adımının mutlaka yüksek petrol satışlarını korumak için atılmış bir adım olduğu anlamına gelmeyeceğini söyledi. Hanckok:”Tanker Takip hizmetlerinin temel sorunu; satış trafiği yerine sadece ihracatı takip edebiliyor olmalarıdır” dedi. Gemilerin belki de Çin’de ya da başka bir ülkede bulunan depolara petrol taşyor olabileceğini de ekledi. Bu yönteme ek olarak İran; 2010-2015 yılları arasında karşı karşıya kaldığı son yaptırımlar döneminde, petrolü Körfez sahillerinin karşısında demirlemiş dev tankerlerde depolama gibi bir yöntemde kullanmıştı.
Tanker Tracker; halihazırda toplamda 11 milyon varil petrolü depolayabilecek altı geminin bulunduğunu ve bu gemilerin yüzen depolar gibi denizde demirlemiş olduklarına işaret etti. Bu da limanlardaki baskıyı azaltıyor ve tankerlere hızlı teslimat imkanı veriyor.
Çok da şeffaf olmaması ile bilinen petrol pazarında, dakik ihracat ve ithalat rakamlarına ulaşmak zor olsa da çoğu analist, nisan ayında günlük 2.5 milyon varil olan İran’ın petrol ihracatının ekim ayında 1.6 milyon varile gerilediğine işaret ediyor. ABD ile güvenlik ve ticaret alanında derin ilişkilere sahip ülkeler yaptırımlar yürürlüğe girer girmez İran’dan petrol alımlarını düşürme yoluna gitti. Güney Kore, İran’dan petrol alımını hemen sıfıra indirdi. Aynı şekilde Japonya ve birçok Avrupa ülkesinde de bu düzeye yakın rakamlar kaydedildi.
AB’nin, petrol satın alan şirketleri korumak için “Özel Amaçlı Şirket” adında bir kuruluş kurma vaadine rağmen analistler, bu mekanizmanın kendilerine sunacağı teminatlara güvenerek hiçbir şirketin ABD yaptırımları ile karşı karşıya kalma riskini almak istemeyeciğini söylüyorlar.
“Euro Asia” Danışma Grubu’nda İran yaptırımları konusunda uzman olarak görev yapan Henri Rom:”Özel Amaçlı Şirketler kurumu çok da etkin değil. Çünkü büyük miktarlarda petrol alımları ile başa çıkması mümkün görünmüyor”dedi. Yine de ABD, satış oranlarını büyük ölçüde düşürmeleri karşılığında sekiz ülkeye muafiyet getirdi.
Ama İran’a “en sert düzeyde baskı” uygulama kampanyasında ABD açısından en çok dikkat edilmesi gereken en büyük iki alıcı: Çin ve Hindistan.
Çin, İran petrolünün en büyük müşterisi sayılıyor. Ama şimdye kadar ilginç bir şekilde, ABD yaptırımlarına uymaya hazır görünüyor. Bunun nedeni; odaklanması gereken çok daha önemli bir sorun ile karşı karşıya olması yani Washington’a karşı sürdürdüğü ticaret savaşıdır.
Son yaptırımlar döneminde Çin, İran ile tüm finansal işlemlerini devlet enerji şirketi “CNBC” Grubu’nun kontrol ettiği Conlon Bankası aracılığıyla gerçekleştirmişti. Bu banka 2012 yılında ABD yaptırımlarına maruz kalsa da bankacılık sektöründeki diğer bankaları yaptırımlardan korumuştu.
Henri Rom, “Conlon, geçmişte Çin tarafından günah keçisi olarak kullanıldı. Ama görünen o ki Çinli bankalar tehlikenin boyutunu anladılar ve artık çok daha dikkatliler” dedi.
Bu ayın onaylanmamış raporları, Conlon Bankası’nın sessizce İran ile mali işlemlerini durduğuna işaret etti. Ama Çin’in petrol akışını korumak için yeni arayışlar içerisinde olduğu da belirtiliyor.
Henri Rom: “Görünüşe bakılırsa Çin yeni bir finansal kanal arayışında, hatta bunun için yeni bir banka bile kurabilir. Çin, İran’dan büyük miktarlarda petrol alımını sürdürecek ama bunun için atması gereken çok adım var” diye konuştu.
Diğer başlıca alıcılardan olan Hindistan’ın da, son yaptırımlar döneminde olduğu gibi petrol alımını sürdürmek için farklı yöntemler arayışında olacağı tahmin ediliyor.
Henri Rom: “Son yaptırımlar; aşamalı olarak hayata geçirilmiş ve uzun bir süre boyunca kademeli olarak uygulanmıştı. Oysa şimdi ülkeler, kendilerinden satın alımlarını hemen azaltmaları talebinde bulunulmasından korkuyorlar. Bankacılık ağları da geçmişte olduğundan çok daha karmaşık bir hale geldi” diye ekledi. Dolayısıyla İran’ın kendi limanlarından petrol kaçırmayı başarabilse bile petrol satışından elde ettiği gelirleri banka hesaplarına yatırabilmesi çok zor görünüyor. Bu bağlamda, Rom şuna dikkat çekiyor: “İran zor bir düşman ve petrol satışını sürdürmek , yanlış veriler sunmak için farklı yöntemler kullanmakta deneyim sahibidir. Ama yine de bu gibi yöntemler, her şeyi çözebilecek sihirli çözümler de değildir”.