Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran, Suudi Arabistan Büyükelçiliği’ne yapılan saldırı soruşturmasını neden engelliyor? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İran’ın Uluslararası yasalar ve normları, diplomatik kuralları ve devletler arası sözleşmeleri ihlalleri devam ediyor. Tahran, 2015 yılında Suudi Arabistan’ın Tahran’daki konsolosluğunun ele geçirilme olayının soruşturma işlemlerinin tamamlanmasına engel oldu. İran hükümetinin suç ortaklığı ile 1979 yılında İran’daki ABD Büyükelçilik binası basılmış ve 444 gün boyunca elliden fazla diplomat esir alınmıştı.

İran’ın Suudi Arabistan’ın soruşturmaya katılımını reddetmesi, bu suça karıştığını ve gizlemeye çalıştığını gösterir. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, bir buçuk yıl geçmesine rağmen, İranlı yetkililerin Suudi Büyükelçiliği baskını hakkında soruşturma prosedürlerini tamamlamayıp, ertelemeye devam ettiğini açıkladı.

Kaynak, İranlı yetkililerin, Tahran’daki Büyükelçilik olayının incelenmesi için, Suudi bir araştırma ekibinin gelmesini, reddetme dahil, dolambaçlı yöntemlerin peşinde olduğunu söyledi. İlk önce onaylanmasına rağmen, sonradan yaşanan bu gecikmelere dikkat çekilirken; bu tutumun, uluslararası yasalar ve anlaşmalara saygısızlık ve diplomatik misyonların kutsallığını ihlal olduğunun altını çizdi.

Suudi Arabistan’ın bu davranışını uluslararası örgütlere açıklayacağını bildirdi. Viyana Konvansiyonu, diplomatik ilişkiler ve uluslararası hukuk hükümlerine göre tüm diplomatik tedbirlerin alınacağını vurguladı. Ahmed bin Saed’in açıklamasına, İran’ın Tahran’daki Suudi Büyükelçiliği ve Meşhed’teki yapılan saldırının kusursuz bir şekilde sorgulanması için soruşturmayı tamamlamayı reddettiğini, bunun da İran’ın suçunu saklamaya yönelik bir girişim olduğunu söyledi. Bin Saed, İran’ı, uluslararası yasa ve diplomatik normlara aykırı eylemlerde bulunmakla suçladı.  Suudi Arabistan’ın davayı Uluslararası Adalet Mahkemesi’ne götüreceğini belirtti. Saed, İran’ın hukuk devleti olmayıp, aksine; Mezhepsel ve ideolojik fanatizm ile insanları tahrik eden bir devlet sistemine sahip olduğunu söyledi.

Bassam Omush, İran’ın bir senedir olayı soruşturmak için Suudi Arabistan’dan resmi bir heyet gelmesini engellemesini kınadı. Bassam, Tahran’daki molla rejiminin birçok Arap ülkesine karşı agresif yaklaşımlarını da kınadı.

Saed, uluslararası hukukta uzman biri olarak, ‘İran’ın, büyükelçilik ve konsolosluklara saldırılarıyla ilgili soruşturmanın tamamlanmasında Suudi Arabistan ile iş birliği yapmak zorunda olduğunu vurguladı. Uluslararası düzenlemelere göre, BM Güvenlik Konseyi’nin İran’ın uzlaşmaz davranışını kınaması gerekir, bu uluslararası hukukun gereğidir’ dedi.

Suudi Arabistan Şura Konseyi Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Dr. Wael Al-İdrisi İran’ın, Krallığın diplomatik binalarına karşı gerçekleştirilen saldırılara katıldığını söyleyerek, uluslararası sorumluluk ve iyi komşuluk ilkelerine  saygı göstermediğini söyledi. Güvenlik Konseyi kararı ile BM’nin, İran’ın bu davranışını kınamaları gerektiğini belirterek, İran’ı soruşturma işlemlerini hızlı bir şekilde bitirmeye çağırdı. 1961 Viyana sözleşmesi, ‘Ev sahibi olan devletin, topraklarındaki diplomatik misyonların dokunulmazlığı için gerekli korumayı sağlar’ hükmünü hatırlattı. İran’ın  yüzlerce yıldır bütün uluslararası normları yok saydığını ve diplomatik misyonlara karşılık saygısının eksik olduğunu söyledi.

Wael Al-İdrisi, Suudi Arabistan’ın diplomasi ve konsolosluk binalarına protestocu gruplarının girmesine engel olmamasını; İran’ın bu davranışını, 1979 yılında ABD Büyükelçiliği binasına saldırılmasına benzetti.

1979 yılında, İran hükümetinin suç ortaklığı ile 444 gün boyunca 50’den fazla diplomat ve aileleri rehin alınmıştı. Uluslararası Adalet Divanı 15 Aralık 1979’da İran’ı, ABD’nin diplomatik misyonları ve konsolosluğuna yapılan saldırıdan dolayı sorumlu tutmuştu.