Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran ve dengesizlik aşaması | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İran; rejiminin yasallığının en önemli dayanaklarından biri olan ideolojik oluşumu ile bağlantılı bölgesel nüfuzunu muhafaza etmek istiyor. Ama diğer yandan politik ve ekonomik hataların birikimi ile çözülmesi ya da başa çıkılması zor bir hale gelen, içerideki zor ekonomik sıkıntılardan kaynaklanan ve gün geçtikçe büyüyen krizler ile de karşı karşıya bulunuyor. Buna ek olarak; içerideki talepleri karşılamak yerine dışarıdaki genişleme politikalarına odaklanması nedeniyle devletin hazinesi boşalmış bir durumda. Tüm bu göstergeler; Rus vatandaşlarının en küçük taleplerini bile görmezden gelerek uluslararası hegemonyasını sürdürmekte ısrar eden Sovyetler Birliği’nin başarısız deneyiminin tekrarlandığını gösteriyor. Komşusu Sovyetler Birliği’nin deneyimini tekrarlamakta ısrar eden İran, dış zaferleri için sahte bir istikrar portresi çizmeye ve bunu güç gösterileri ile desteklemeye çalışıyor. Günümüzde İran rejiminin, halkına karşı uyguladığı iç politikalar, sürekli bir şekilde büyük dünya devletlerinin İran tarafından bölgede yenilgiye uğratıldığından bahsetmesi ve bu zaferi ile övünmesi aynı Sovyet lideri Leonid Brejnev zamanında yaygın olan düşmanları sindirme politikasına benziyor.

Brejnev’in yönetimindeki Sovyetler Birliği ile dini lider Ali Hamney’in yönettiği şimdiki İran arasında büyük benzerlikler bulunuyor. Brejnev’in politikaları; Sovyet rejiminin yapısına derin darbeler indiren stratejik hatalar yapılmasına neden olmuştu. Bunun sonucunda devleti kurtarmak için çaresiz bir girişimle Perestroyka Hareketi başlatılmasına rağmen bu sadece devletin çöküşüne yol açmıştı. Bunlar, İran’ın mevcut durumu ile benzerlik gösteriyor. İranlı karar mekanizmaları, halkçı ve ideolojik deneyimlerinin Sovyet deneyiminden daha güçlü ve köklü olduğunu iddia ediyorlar. Ama gerçekler, İran rejiminin hem devlet hem de devrim alanında kendisini Sovyet benzeri bir kaderden kurtaracak güçlü adımlara ciddi bir şekilde ihtiyacı olduğunu gösteriyor.

Bileşmindeki yapısal zaafiyetin büyüklüğü, rejimin değişim yolunda herhangi bir adım atmasını engelliyor. Rejimin yapısında görülen bu zaafiyet, büyük ihtimalle rejimin yapısında ve davranışlarında daha fazla değişimlere yol açacağı için reformist adımların atılmasına izin vermiyor. Bu nedenle karar alıcı konumundaki devrimciler, tehlikenin boyutunu idrak etselerde bir adım atmaktan çekiniyorlar. Rejimin bekasını sağlayan en önemli şart biri olan ideolojik yapı ile çatışmaktan korkan bu kanat, herhangi bir reform girişiminde bulunmaktan kaçınıyor.

Bu çerçevede; İran uzmanı Esad Haydar, Lübnanlı ‘El-Müstakbel’ gazetesinde ‘Brejnev Döneminde İran’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Bu yazısında; Besic güçlerinden oluşan büyük bir kalabalık önünde konuşan İran dini lideri Ali Hamaney’in, ülkesinin yaşadığı ekonomik zorluklara rağmen Ortadoğu’da elde ettiği zaferleri vurgulayan konuşmasını ele almış. Esad Haydar şöyle diyor: “Bölgedeki varlığı ve füze gücü İran’ın gücünün unsurlarındandır. Ama tüm bu genişlemeye ve güce rağmen rejimin işini zorlaştıran şey, ekonomik sorunlar ve ülkedeki dar gelirlilerin büyük bir kısmının içinde bulunduğu zor yaşam koşullarıdır.” Hamaney’in bu itirafı çok önemli ve Brejnev’den daha mantıklı olduğunu kanıtlamaktadır. Çünkü yönetimdeki Komünist Parti’nin politik büro üyeleri bile Brejnev’e, ihtiyacı olandan ya da hayal ettiğinden bile çok daha azını elde edebilen halkın yaşadığı sıkıntılardan bahsetmeye cesaret edememişlerdi.

İran rejimi hala kibirlice davranmaya çalışıyor ve derin bir kriz içinde olduğunu itiraf etmek istemiyor. Ama evin ihtiyaçları söz konusu olduğunda dışarıya daha az harcaması gerektiğini de biliyor. İran’ın tarihinde ilk kez karşı karşıya kalacağı ABD’nin sert ekonomik ve ticari yaptırımların yürürlüğe gireceği tarih olan 4 Kasım yaklaşırken İran halkının, ülkesinin kaynaklarına olan ihtiyacı da gittikçe artıyor. Bu yaptırımların; kuşkusuz İran’ın dış nüfuzuna etkileri olacaktır. Bu nedenle Tahran, ekonomik yaptırımları delmesine yardımcı olabileceği ümidiyle Irak hükümetinin kurulmasını kolaylaştırma yolunu seçti. Yine Lübnan’da, müttefikleri ile ortak manevralar yürüterek, ekonomik yükünü azaltabilecek bir hükümetin kurulmasına yardımcı olmaya çalışıyor. Bu hükümetin, Lübnan’daki müttefiklerine sunduğu lojistik ve hizmetleri karşılamasını ümit ediyor. Buna ek olarak, Tahran kendisine uygulanan ekonomik yaptırımları aşmakta Lübnan’ın finans ve banka sistemini bir koridor gibi kullanmak istiyor. Ama yaptırımların etkisini azaltmak için Tahran’ın, Beyrut ve Bağdat’ta kurulması beklenen hükümetlere dayanma çabası her iki hükümeti de sert ABD yaptırımları ile karşı karşıya bırakabilir. Bu da ekonomileri zaten neredeyse tam bir çöküş içinde olan bu iki ülkedeki krizlerin daha da büyümesine neden olabilir.

Bu nedenle; İran’ın içerideki ve dışarıdaki dengesiz durumunun işaretleri 4 Kasım gecesi daha da belirginleşecektir. Siyasi gerginliklerin ve halkın hoşnutsuzluğunun gün yüzüne çıkma hazırlığında olduğu da göze çarpmaktadır. Ruhani ve çalışma grubuna ekonomik krizin sorumluluğunu yüklemek için bakanlığı dışlama politikasını sürdürmekte ısrar eden meclis ile hükümet arasındaki kriz gittikçe tırmanmaktadır. Diğer yandan rejim, İran’ın şahit olabileceği en büyük baskı harekatına hazırlık olarak güvenlik ekiplerini seferber ediyor. Böylece uzun menzilli füzeleri test etmekle meşgul ve başkalarının deneyimlerinden ders almayı reddederken, günlük ihtiyaçlarını bile karşılamaktan aciz bir hale geldiğinde İran vatandaşlarının ayaklanmasını bastırabilecek.