Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran ve Suriye anlaşmasının başarısızlık ihtimalleri | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Tel Aviv, son zamanlarda ortada dönen Moskova ile arasında İran’ın Suriye’deki varlığını sınırlandırmayı hedefleyen bir anlaşmanın olacağına dair söylentilere son noktayı koydu.

Söylentilere göre bu anlaşma, iki tarafın üzerinde uzlaşmaya vardığı ve Tahran’ın uygulayacağı bir dizi şarta göre olacaktı. Kimliğini açıklamak istemeyen resmi bir İsrailli sözcü, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, “Tel Aviv, Rusya’nın, işgal edilmiş Golan’daki ayrılma çizgisinde İran’ı Suriye tarafından 100 km uzakta tutma yönündeki teklifini reddetti. İsrail Başbakanı, Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’a 100 km uzakta bile olsa Tel Aviv’in, İran’ın Suriye’deki varlığını kökleştirmesine müsaade etmeyeceğini iletti” ifadelerini kullandı.

Pratikte, Lavrov’un ilettiği bu teklifin bir İsrailli tarafından kamuoyuna sızdırılması, anlaşmanın başarısızlığının resmi olarak duyurulması gibi bir şeydir. Dolayısıyla bu da Rusya’nın ziyaretle hedeflediklerinin boşa çıkması anlamına gelir. Hâlbuki Moskova buna özel bir anlam yüklemiş görünüyordu. Zira Esed rejimi güçlerinin Tel Aviv’in yaktığı yeşil ışık sonucunda 1974’teki Golan ateşkesi bölgelerine ilerlediği bir zamana denk geliyor. Söz konusu yeşil ışık ise, Suriye devriminin patlak vermesinden sonra Golan’da kaybedilen bölgelere geri dönülmesi için yakılıyor. Bu sürecin yol taşları, Netanyahu’nun Esed askerlerinin ateşkes hattı boyunca yayılmasını bir defadan fazla hoş görmesi ve şu sözler ile övgü yöneltmesi ile döşenmiştir: “40 sene boyunca Baba ve ardından Oğul’un rejimi, İsrail’e karşı bir kez bile ateş açmamıştır”.

Tel Aviv’in Esed rejimini koruma kararı ve gemisini yeniden yüzdürme girişimine katılması ve üstelik bu kararın uygulanmasının kendisi ile Moskova arasında sınırlı olması, Esed’i savunmak için en kötü savaşlarından birine dalan Tahran’ı Suriye çekişmesinin en büyük kaybedeni konumuna düşürdü. Tahran’ın bir süredir kendisinden ve yankılarından kaçınmaya çalıştığı bir hasar. Tahran, büyük oyuncuları kendisini aralarında tutmanın zorunluluğu hakkında ikna etmek için her teminatı sunmaya çalıştı. Amacı, üç seneden beri jeopolitik dönüşümlere sahne olan ve anlaşma ile ayrışma kuralları değişim geçiren Suriye’deki çıkarlarını korumaktı. Öyle ya Şam iktidarına boyun eğen ‘Uslu Suriye’, Halep, Guta ve Şam kırsalının işgalinden sonra İran Suriye’sinden Rus Suriye’sine doğru evrildi. Bu büyük dönüşümler oyunu, rejimin Der’a’yı işgal edip Golan’a dönmesinden sonra da İsrail Suriye’sine dönüştü. Suriye üzerine çekişmenin dengelerini yöneten Tel Aviv ise başlarda Şam rejimini koruyabilecek herhangi bir güç bulamadığında İran’ın Suriye’deki varlığına göz yummuştu. Daha sonra kendisi ile işbirliği içerisinde hareket eden Rusların olaya karışmasını memnuniyetle karşıladı. Tabii Moskova’ya Suriye’deki öncelikleri yeniden düzenleme işini dayattığı son aşamaya yaklaşana kadar. Kendisi ile Moskova arasında bir bağlantı kurmaya çalışan Tahran’ın öncelikleri hesaba katılmadı. Hâlbuki İran’ın varlığı olmaksızın Moskova, Suriye’de uzun süre kalamazdı. Bunun içindir ki Moskova aylardır bir yandan Tahran diğer yandan Tel Aviv ve Washington arasında siyasi bir anlaşmaya yakın askeri ve güvenlik anlaşmaları geçirmeye çalıştı. Kremlin’in düşüncesine göre eğer başarılı olursa bu, İran ile büyük bir anlaşmaya girilecek yolun ilk adımı olacak. Bu da Tahran’ı nükleer anlaşmanın geleceği ve Washington ile olan ilişkilerinin ele alınacağı müzakere masasına geri getirecek.

Rus Başkan Vladimir Putin’in Helsinki’de uzatmaya çalıştığı Suriye anlaşması ve Tel Aviv’i şartları konusunda ikna etme çabası, şimdilerde Suriye’deki stratejik ortağı Vladimir Putin’in önündeki alanı daraltmaya başlayan Netanyahu’dan red darbesi yedi. Netanyahu, onu Esed dosyasının yönetiminde Tel Aviv ile ortaklığın şart koşulduğu Suriye’deki ayrıcalıkları arasında bir tercih yapmaya zorlayacak bir labirente sürükledi. Bu ortaklık, Tahran’ı yalnızca Golan sınırlarından değil her taraftan uzaklaştırmak için ciddi adımlar atmayı gerektiriyor. İsterse gelecekte Rusya’nın Suriye’deki varlığı için tehlikeli sonuçlar doğurabilecek zorlu denge oyununa başvursun, fark etmez. Bundan dolayı Moskova, seçeneklerini belirlemede ve herhangi bir hatanın etkisi ne olursa olsun askeri ve siyasi olarak kendisini açığa çıkaracağı konusundaki değerlendirmesinde soğukkanlılıkla hareket ediyor.

İsrail’in şartları, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un görevini zorlaştırdı. Elle tutulur, somut sonuçlar elde etmeden Moskova’ya dönmesi artık mümkün değil.

Tel Aviv, Rusya’nın Suriye’nin dört bir yanındaki İran’ın varlığına olan ihtiyacını anlamaya yanaşmadı ve Moskova’nın eline şartlar defterini tutuşturdu. Bu şartları Moskova bırakın uygulamayı, Tahran’ı bile uygulamaya zorlayamaz. Hele de İsrail, kaptığı ‘Esed’in yönettiği Uslu Suriye’nin gelecek mühendisliği’ ihalesinde her bir tarafa görev dağıtımı aşamasına geçmişken. Bu, sunacağı veya kazanabileceği şeylerin büyüklüğü bir yana gerginliğin geri dönmesi ya da etkinlik savaşını bitirmek için güç kullanımı olasılığına kapı aralar.