Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran ve yalınayaklıların isyanı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Belaruslu tarihçi Michael Heller, ‘Yedinci ve Son Sekreter… Sovyet İmparatorluğu’nun Doğuşu ve Çöküşü’ adlı kitabında “Tarih, ortadan kaybolan güçlü imparatorlukların örneklerine ihtiyaç duymaz. Düne kadar ölümsüz gibi görünmelerine rağmen bize bu ölümsüz devletlerin yıkılmasını haber veren daima faklı iç ve dış etkenler vardır.” diyor.

İran örneğinde ise tahminler, iç ve dış etkenlerin kesişmesinden dolayı rejimin (kısmen ya da tamamen) yıkılmasına dikkat çeken gerçeklere daha da yaklaştı. Gereksiz bölgesel ve küresel sorunlarla devleti ve halkı bitkin hale düşüren İran rejimi, kaos yayılmadan ve iktidarı sarsılmadan önce içeriye önem vermesi gerektiğini henüz anlamadı. Fakat rejim, parçalanmanın tehlikelerine karşı uyaran politikacıların, düşünürlerin ve ekonomistlerin nasihatlerini dinlemeyip büyüklenmeye devam ediyor. En son uyarı da rejim değişikliğine yönelik toplumsal hareketlenmelerin olabileceğine dikkat çeken önceki Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’den geldi. Hatemi, “Rejimin hataları devam ederse eleştiriler, itirazlara dönüşecektir. Dolayısıyla bu durumda hangi gelişmelerin meydana geleceği belli olmayacaktır.” ifadelerini kullandı. Hatemi, eleştirilerini rejime yöneltirken İran’ın siyasi yapısındaki konumunu korumaya dikkat etmek zorundaydı. Zira siyasi yapı, iç reform yapmaya çağıran kendisini ve hareketini koruması için tutumlarını kabul ettirme noktasında Hatemi’nin aşırı bir şekilde dikkatli hareket ettirmesini gerektiriyor. Isfahan Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Muhsin Renani ise bunu dikkate almadı.

Renani, rejime açık ve net bir şekilde seslenerek isyanın ardından kendisini devirecek yalınayaklılara karşı rejimi uyardı. Renani, öngördüğü yalınayaklıların isyanı ile orta sınıfla bağlantılı üniversitelerdeki protesto hareketini karşılaştırdı. Renani, liderleri olduğundan dolayı Yeşil Devrim’in kontrol altına alındığını, ancak yalınayaklıların liderleri bulunmadığından rejimin onları kontrol etmesinin zor olacağını dile getirdi. Ayrıca Renani, “Milyonlarca işsiz, kenara itilmiş ve yoksul insanlar ise müzakere yapmayı ve komuta edilmeyi kabul etmeyecekler. Zira onların hedefleri çok net olacak. Onlar, mevcut durumu kabul etmeyip ülkedeki siyasi ve sosyal rejimi devirene kadar isyana devam edecekler.” dedi.

İslam Cumhuriyeti tarihinde en tehlikelisi olan ve petrol sektörünü hedef alan Tahran’a yönelik ABD yaptırımlarının ikinci aşamasının uygulanmasına günler kala ABD, İran’ın petrol ihracatlarını sıfırlamaya çalışıyor. Bu da fiyatların yükselmesini ve İranlıların yaşam koşullarının kötüleşmesini doğrudan etkileyecek. Gıda ürünlerinde enflasyonun yüzde 48’in üzerine çıkması bekleniyor. Buna paralel olarak ABD’nin yaptırım uygulama mekanizmalarını katı bir şekilde denetlemesinden ve Washington’un özellikle de Tahran’a karşı yaptırımları kontrol etmeye çalışan hükümetleri yargılayacağına yönelik uyarısından dolayı küresel piyasalara ulaşmak zorlaşacak.

Gölgesinin kendisini aldattığı İran, Başkan Barack Obama’nın geri çekildiği bir zamanda ABD’nin Ortadoğu meselelerinden çekilmesinin arkada bıraktığı boşluğu doldurabileceğini zannederek hareket etti. Bunun için Tahran, İran’ın rolüne yaklaşımda Obama yönetiminden tamamen farklı olan yeni ABD yönetimiyle açık bir çatışmanın içine girmeye başladı. Donald Trump’ın Beyaz Saray’a gelmesinden bu yana Tahran, bölgesel nüfuzunu hedef alan dış zorluklarla karşı karşıya geliyor. Ayrıca İran, siyasi hataların ve ekonomik başarısızlıkların birikmesinden ve halkın ihtiyaçlarını kısmen karşılayamamasından dolayı rejimin yaşadığı krizleri ortaya çıkartan iç sorunlarla yüzleşiyor. Zira halk, rejimin imparatorluk mirasını canlandırıp uygulamaya yönelik girişimlerinin bedelini ödedi. Bu durum, rejimin dış maceralarından dolayı yüksek maliyetin zayıflattığı İran hazinesinin yükünü de artırdı. Bu maceralar, Tahran’ı uluslararası toplumla özellikle de İran’ın imparatorluk modelini kesin bir şekilde sürekli reddeden Washington’la dengesiz bir çatışmanın içine soktu. Çünkü Tahran’ın iç krizlerden ve İran toplumunu yeniden biçimlendirecek siyasi ve ekonomik depremden kaçmak için imparatorluk modeli tek çıkış yoludur. Bu da Washington’la izzetini ve şerefini koruyacak bir çözüme ulaşmak için rejimi endişelendiriyor. Rejim, bu çözüm aracılığıyla yaptırımların, davranışlarını değiştirmeye zorlaması halinde kendi doğasını koruyabilecek.

Bunun için İran rejiminin davranışı kendi doğasına ve kendi doğası da radikal bir eğilimle kapladığı ve siyasi ölçüsünün ortaya çıkarttığı fikri ve ideolojik sisteme bağlıdır. Rejim, İranlıları Ehli Beyt mirasına bağlayan manevi ilişkiyi istismar ederek bu sistemi İran milletinin birliğini geçici bir şekilde gerçekleştiren coğrafi bir ideoloji olarak kullandı. İran rejimi, İmam Ali bin Ebu Talib’in şu sözünü de ihmal etti: “Rızkını bulamayan kimsenin kılıcını çekip insanların karşına çıkmamasına şaşarım.” Dolayısıyla mazlumların devrimiyle gelen rejim, yalınayaklıların isyan etme ihtimaliyle karşı karşıya bulunuyor.