Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran, Veliaht Prens’in ABD ziyaretinden kaygılı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Mısır ve İngiltere’den başlayarak yaptığı yurtdışı ziyaretleri İran’ı endişelendirdi.

Veliaht Prensin Mısır ziyareti sırasında, İran’ı bölge istikrarı için artan bir tehdit olarak gördüğünü dile getirmesi, İran’ın “Veliaht Muhammed bin Selman döneminde Riyad, Tahran’a yönelik saldırılarını giderek arttırıyor” şeklinde yorumlandı.

Aynı şekilde Veliaht Prensin İngiltere’nin başkentini ziyaret etmesi, İran’ın öfkesine yol açtı.

İran merkezli ‘Ebtekar’ gazetesinin manşetine taşıdığı ifadeler bunu gözler önüne sermekte, “İngiltere, Veliaht Prensin karşılamasında kırmızı halı serdi. Suudi Veliaht’ının tartışmalı geçen İngiltere ziyareti”

İngiltere ziyaretinin sonunda iki ülke tarafından yayınlanan ortak resmi bildirge yine İran merkezli ‘Ebrar’ gazetesi tarafından “Londra ve Riyad’dan İran karşıtı bildirge” şeklinde manşet yapılmıştı.

Ayrıca Veliaht Prensin İngiltere ziyaretine başladığı sıralarda, İran yönetimi, İngiltere’nin Suudi Arabistan liderliğindeki Koalisyonun Yemen’deki eylemlerini kınamasını beklerken, Suudi Arabistan-İngiltere tarafından yayınlanan ortak bildirge, kendisinde soğuk duş etkisi yarattı.

Hatta İngiltere’nin bunu kınaması bir kenara dursun, İngiltere Başbakanı Thresa May yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan liderliğindeki Koalisyonun Yemen’de yürüttüğü faaliyetlere övgüler dizmişti. Zira o bildirgede iki ülke, Yemen’deki Husi milisleri balistik füzelerle donatması ve bölgede istikrarı sarsıcı faaliyetler yürütmesinden ötürü İran’ı çok sert bir şekilde eleştirmişti.

Ancak Veliaht Prensin ABD ziyareti, İran’ın ‘en çok korktuğu ziyaret’ olma özelliğini koruyor. İran kaynaklı Âfitâb-i Yezd gazetesi, “Veliaht’ın Amerika ve İngiltere ziyaretlerindeki hırslı çabaları Neyin peşinde?” manşetiyle yayınladığı haberde, Veliaht Prensin dış ülkelere yaptığı ziyaretlerin İran’ın çıkarlarına aykırı sonuçlarının olabileceğine işaret ediliyor.

İran’ın bölge istikrarını sarstığı konusunda ABD ve Suudi Arabistan aynı bakış açısına sahip. Bu bağlamda Riyad ve Washington, Suriye, Yemen, Irak ve Lübnan’da İran’ın açgözlü hareketlerinden dolayı yaşanan tehlikenin farkında. İki devlet, İran’ın Körfez ülkelerinde fitne yayma çabalarına; Kuveyt ve BAE’de istihbarat birimlerinin, İran’ın Lübnan kolu Hizbullah’a ait silahlı unsurları ortaya çıkarmasına göz yumamaz.

Suudi Arabistan’ın, Tahran tarafından desteklenen Husi milislerin İran yapımı balistik füzelerle doğrudan ülkesini hedef aldığına dair kanıtlar ortaya koyması, Uluslararası arenada İran’ın kınanmasına vesile oldu.

İran karşıtı kararın Rusya tarafından veto edilmesine rağmen, Birleşmiş Milletlerde görev yapan uzmanların Suudi Arabistan’ın kanıtlarını doğrulamasıyla birlikte Nükleer anlaşmaya taraf ülkeler, Fransa gibi, İran’ın kınanmasını öngören bir yasa taslağı yayınladı. Aynı zamanda ABD ve Avrupa Ülkeleri bu doğrulamanın ardından, İran’ın nükleer kuruluşlarına ağır yaptırımların getirilmesini talep etti.

Tahran’ın nükleer kuruluşlarına dokunulmaması yönünde yaptığı uyarılara, balistik füze menzilinin arttırılacağıyla ilgili savurduğu tehditlere ve özellikle Veliaht Prensin yurtdışı ziyaretleri sırasında Suudi Arabistan’a yönelttiği suçlamalara ve Uluslararası toplumu ona karşı kışkırtmasının yanı sıra; İran, imzalamış olduğu nükleer anlaşma konusunda en çok Veliaht’ın Washington ziyaretinden korkmakta.

Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın ziyaretinden önce İran kanadından nükleer anlaşmanın iptal edilmesi konusunda uyarılar yapılmaya başlandı. İran Devrim Rehberi Ali Hamaney, nükleer anlaşma konusunda, “Yabancılar, kendilerine güvenmenin mümkün olmadığını ispatladı. Amerika ve Avrupalıların çifte standartlılığı ayyuka çıkmıştır” şeklindeki ifadelerini bu bağlamda okumamız mümkün.

Öte yandan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, içinde bulunduğumuz ayın 7’sinde düzenlenen bakanlar kurulu toplantısında konuştu, “Silahlarımız güvenliğin barışın ve istikrarın sağlanması içindir; başkalarına düşmanlık için değil. Bu yüzden İran’ın savunma, silah ve füzeleri konusunda hiç kimsenin endişelenmesine gerek yok. Ruhani yaptığı açıklamada, “İran’ın diğer ülkelere hakim olması için birçok fırsat yakalamasına rağmen hiç kimseye karşı düşmanlık içerisinde olmadığını” yazdı.

Ruhani, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ı kabul ettiği sırada, İran’ın bütün ihtimallere karşı hazır olduğunu vurgulayarak nükleer anlaşmayı baltalama girişimlerine karşı uyarıda bulunmuştu. Ruhani, anlaşmaya dokunulması durumunda bunun herkese pişmanlık getireceğini belirtmiş ve şöyle eklemişti, “Nükleer anlaşmanın devam etmesi, bütün dünyaya sorunları aşma konusunda müzakerenin, diplomasinin en güzel tercih olduğunu kanıtlayacaktır. Ancak anlaşmanın çöküşü durumunda bu, siyasi müzakerelerin vakit kaybı olduğu anlamına gelecektir” ifadelerini kullandı.

Uluslararası basının Tahran’ı hedef almasından rahatsız olan İran Meclis Başkanı Ali Laricani, “Amerika’nın İran’a karşı kullandığı küçümseyici üslubu, İran gücünden kaynaklanan korkunun eseridir” dedi.

Laricani yaptığı açıklamada, “Problemlere yol açan bazı devletler, uluslararası arenada beklenmedik ve çürük iddiaları piyasaya sürüyor, tehditlerde bulunuyor” diyerek, Batının İran’a karşı ikiye katlanan düşmanlığı ile ilişkili olarak bu durumun titizlikle incelenmesi gerektiğini vurguladı.

İran Hükümet Sözcüsü Muhammed Bakır Nubaht, nükleer anlaşmayı destekleyen Avrupalıların birden nükleer anlaşmada düzenleme talebiyle geldiğini söyledi. Bu bağlamda herhangi bir düzenlemeyi reddettiklerini vurguladı. İranlı yetkili Nubaht, “Anlaşmanın hâlihazırda duran metin üzerinde yürürlükte olması gerektiğini Amerikalılara söyledik. Fransa ve diğerlerine de bölgeye karışmayın, bu sizi ilgilendirmez dedik” ifadelerini kullandı.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi, Londra’daki açıklamalarında, “Eğer anlaşmayı kaybedersek o zaman yeni bir nükleer krizle karşı karşıya kalırız. Bizler nükleer anlaşmanın kalmasını ve sürdürülmesi hakkında konuşuyorsak, bu İranlılar ile Amerikan piyasası veya ekonomik işbirliği arasında bir tercih falan değildir; bu sadece güvenliğin olması veya olmaması arasında yapılacak bir tercihtir” ifadelerini kullandı.

Veliaht Prensin İngiltere ziyaretini bitirmesinin hemen akabinde ABD Başkanı Donald Trump, Avrupalı müttefiklerinin nükleer anlaşma üzerinde ‘köklü değişiklikler’ yapmadığı takdirde anlaşmadan çekileceğini vurguladı. Bu vurgu ABD’nin nükleer anlaşma üzerinde sadece makyaj tazelemesine karşı olduğunu gösteriyor.

Trump’ın yurtdışı ziyaretlerine çıkmasından önce Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı arayarak bölgede yükselen İran tehdidine ilişkin fikir alışverişinde bulunduğu bildiriliyor.