Londra: Adel el-Salmi
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, iç odakları İran bilim çevrelerine ‘siyasallaştırma’ politikasını dayatmakla itham etti. Tartışma, Velayet-i Fakih rejiminin ideolojisinin ekonomik ve kültürel düzeylerde müfredatlara ve hükümetin politikaları konusunda siyasi tabakalara uygulanması talebi çerçevesinde hız kazandı.
Ruhani, önceki gün bir kez daha Fuarlar Heyeti’ndeydi. Kimya, fizik, matematiğin yanı sıra sanayi sektörleri ve otomobil sanayisini siyasallaştırmaya çalışan iç odakların baskılarına maruz kalan üniversiteler ve bilimsel araştırma merkezlerindeki durumdan alaycı bir üslupla bahsetti. Yapılanları ‘faydasız yöntemler’ olarak niteledi.
Ruhani, düşmanlarını tarif ederken ‘kimileri’ ifadesini birkaç defa kullandı. “Kimileri bilimleri dini ve gayri dini diye bölmek istedi. Bilim, bilimdir. Düşünce ve ideoloji ile bir ilgisi yoktur” dedi.
Ruhani, İran’da her yıl düzenlenen Harezmî Bilim Festivali’nin sonunda, 1979’da Velayet-i Fakih rejiminin benimsenmesinden sonra Yüksek Devrimci Kültür Komitesi’nin kararıyla başlatılan ‘Üniversitelerin İslamlaştırılması politikası’na yönelik eleştirilerde bulundu. Bu bağlamda, “Kimileri İslamcı fizik, kimya, mühendislik ve matematik meydana getirmek için yıllardır uğraşıyor. Bununla neyi kastediyorlar? Bu uğurda birçok proje çok paralar harcadılar” ifadelerini kullandı.
Ruhani konuşmasının devamında“Zamanın birinde kimileri burjuvazi ve komünist bilimler kurmak istedi ancak başarılı olamadılar. Zira bilim, herhangi bir düşünce veya ideoloji ile bağlantılı değildir. Bugün siyasi hareketlerimiz var ancak bir muhafazakâr matematik ya da reformcu matematik söz konusu olamaz. Çünkü bilim sınır ve baskı tanımaz. Matematik ve mantık evrenseldir” dedi.
Geçen yıl 30 Kasım’da İran Dini Rehberi Ali Hamaney, bilimin İslamlaşmasını ‘işleri ve küresel düzeyde ilerlemeyi tam olarak kontrol altına almanın ilk adımı’ olarak yorumlamıştı.
Hamaney, yıllardır toplumsal, siyasi, bilimsel ve düşünsel planda farklı kaynakların var olmasını talep ediyor. Aynı zamanda kendi üyelerini doğrudan seçen komisyonlar, kültürel ve bilimsel alanda kendi standartlarını uygulama bayrağını yükseğe çıkarıyor. Söz konusu komitelerden en önemlisi Yüksek Kültürel Devrim Komitesi. Komite, hükümetin kültürel politikalarını ve eğitim müfredatını denetliyor. Komite çalışmalarına, Humeyni’nin profesörler ve öğrenciler için ‘kültürel temizlik’ fermanını çıkarmasından sonra başladı. Bu sebeple 1979 ve 1980 yılları arasında üniversite eğitimi askıya alınmıştı.
Geçtiğimiz senelerde sosyal bilimlerin millileştirilmesi fikri doğruldutusunda sosyoloji, siyaset ve psikoloji alanlarında yeni bir adım atıldı. 2014 Temmuz’unda Hamaney, İran’da sosyal bilimlerin köklü bir değişikliğe ihtiyaç duyduğunu dile getirmişti. Aynı yılın ekim ayında yaptığı bir başka konuşmasında ise kültür mühendisliği, yüksek öğretimden ilköğretime kadar eğitim öğretim sisteminin değiştirilmesi, modernize edilmesi ve ayrıca insani bilimlerde de değişikliğe gidilmesi talebinde bulundu. İstenen seviyeye ulaşmanın geciktirilmesinin sebep olacağı sonuçlar konusunda da uyardı.
2017 Ekim ayında Devrim Muhafızları Komutanı Muhammed Ali Caferi, kuvvetlere bağlı birimlerdeki bilimsel gelişmeye dair yaptığı bir konuşmasında, “Muhafızlar hiçbir şekilde kiralanmış yöntemlere başvurmadı. Tamamen devrimci yöntemlere dayanarak başarı elde etti” ifadelerini kullandı. Aynı konuşmasında ülkesinin üniversitelerinde sosyal bilimlerin tarifinin yeniden yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Caferi, devrimi takip eden yıllarda ‘askeri esasların sadece üç ay direnebildiğini’ söyledi ve askeri alandaki devrimin tüm alanları kapsamasını talep etti. Caferi konuşmasını, “Bazıları, diğerleri ile olan görüşmelerinde sözlerinin bilimsel olmadığını ileri sürüyor. Diğerinin sözünü bilimsellikten uzak tutmak için kullandığı ölçütler de devrimci olmayan esaslardır” diye sürdürdü.
Ruhani, İran’daki üniversite hocalarının maruz kaldığı baskıları ve yabancı üniversitelerle olan bilimsel bağlantılarından ötürü bilimsel şahsiyetlere casusluk yaftasının yapıştırılmasını eleştirdi. Bununla birlikte İran harici ülkelerle bilimsel işbirliği yapılmasının gerekliliğini de vurguladı. Ayrıca çevre araştırmacıları ve aktivistlerine yönelik tutuklama dalgasına da işaret etti. Söz konusu tutuklular arasında Sosyolog Kavus Seyyid İmami de vardı. Yetkililer İmami’yi tutuklanmasının üzerinden henüz bir ay geçmeden, yaklaşık iki hafta önce, Avin Hapishanesi’nde intihar ettiğini duyurdu.
Ruhani meseleyi şu sözlerle değerlendirdi:
“Eğer bir öğrenci yurtdışında bir konferansa katılmak isterse onun yanındayken veya ardından bunu sorgulamamamız gerekir. Zira bu bilim dünyasında anlamsız bir harekettir. Bize düşen uzmanlık alanlarında dünya ile işbirliği yapmaktır. Üniversite hocalarından ve araştırmacılardan şüphe etmek yanlış bir davranıştır.”
Ruhani, İranlı profesörler ve araştırmacılara yönelik şüpheleri ortadan kaldırma çağrısında da bulunarak casusluk suçlamasıyla uzmanları alıkoymalarından ötürü güvenlik güçlerini eleştirdi.
Resmi internet siteleri Ruhani’nin politikalarını destekleyen gazeteler ve İran dini rehberine ve Devrim Muhafızları’na yakın gazeteler arasında bir ayrışmaya sebep olan tartışmayı körükleyen konuşmasının büyük bir bölümünü sansürledi.
Ruhani her ne kadar özgürlükler alanındaki seçim vaatlerini uygulama konusunda halen kararlı olduğuna dair destekçilerinin içini bir kez daha rahatlatmaya çalışsa da bu durum rahatsızlığa neden oldu. Zira endişe, sürecin rejimde etkin olan kurumları, emniyet ve askeri güçleri; özellikle de Devrim Muhafızları’nı bu yönelimin tersine politikalar uygulamak, yargılamak ve hükümeti yalnızlaştırmak noktasında tahrik edebileceği yönünde.
Nüfuz sahibi gazeteler, dünki baskılarında tutumundan dolayı Ruhani’yi sert bir şekilde eleştirdi. Resmi Keyhan gazetesi, Ruhani’nin her defasında İranlıların temel isteklerini görmezden gelmeye çalışarak nazari ve entelektüel tartışmalarla esas vazifesinden sapmayla itham etti. Gazete, bilim insanlarının ve uzmanların da tepkisi ile karşılaşan Ruhani’nin daha önceki tavrını tekrarladığını yazdı.
Devrim Muhafızları adına konuşan Civan gazetesi ise Ruhani’nin ısrarla bilim ve ideolojinin farklı olduğunu söylediği açıklamalarına saldırdı ve onun uzmanlık alanı ve görevi ile alakası olmayan felsefi ve dini bir tartışmaya girdiğini söyledi. Ayrıca Ruhani’nin ‘başkanlığının ikinci döneminde kendisini yürütme makamından dünyayı idare eden filozof seviyesine çıkarmayı tercih ederek Tahran sokaklarında sepetlerin kalkmasına yol açtığında’ selefi Mahmud Ahmedinejad ile aynı yanlışa düştüğüne de işaret etti.
Devrim Muhafızları’nın yandaşı Sabah News gazetesi de Ruhani’nin tutumunu, “Hayati sorunları ortadan kaldırmak yerine bilişsel kuramlara ve sosyal bilimlere kafa yoruyor. Ruhani, bilimin millileştirilmesini konuşma terapisi açısından ele alıyor ve bilimin dinîleşmesini reddetmek için delillere dayanıyor” sözleri ile eleştirdi. Ayrıca Cumhurbaşkanı’nın ekibini de Ruhani’ye yakın basın yayın organlarına malzeme sağlamak için psikolojik bir kampanya yürütmekle suçladı.
Tahran Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Ziba Kelam, dün Sazendegi dergisinde yayınladığı bir makalesinde görüşünü şöyle dile getirdi:
“Ruhani’nin çözmesi beklenen en büyük sorun üniversitelerin özerkliği meselesidir. Zira yüksek öğretimin karşılaştığı en büyük sıkıntı, üniversitelerin bağımsız olmamasıdır.”
Ziba Kelam makalesinde ‘Kültür Komitesi’nin anayasada yeri olmadığını ama bununla beraber otuz yıldır üniversitelerin işine burnunu soktuğunu; politikalarına yönelik de hiçbir sorumluluğu kabul etmediğini’ söyledi. Ayrıca Komite’nin ‘herhangi bir zorlukla veya sorunla karşılaştığında bütün kararları kendi omuzlarındayken Bilim Bakanlığı’nın peşinden gittiklerinin’ altını çizdi.
Ruhani’den önceki Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın hükümeti, ‘İran İslamı’ adı altında yürüttüğü politikalarını sosyal bilimler müfredatına uygulamış ve bu politikalara dayalı olarak Tahran Üniversitesi’ndeki siyaset bilimleri ve sosyal bilimler alanında çok sayıda üniversite hocasını görevden uzaklaştırmıştı.