Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran’da idama mahkûm edilen İsveç vatandaşı İranlı bilim insanı Ahmed Rıza Celali’nin itirafları yayınlandı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İran Devlet Televizyonu’nda Pazar günü yapılan açıklamada, Celali İsrail Dış İstihbarat Teşkilatı MOSSAD ile bağlantılı olduğunu kabul ettiği belirtildi.

İran İstihbarat Bakanlığı Casuslukla Mücadele Birimi tarafından kamuoyuna sunulan 17 dakikalık videoda, İranlı akademisyen, Avrupa’da eğitim görürken yabancı bir istihbarat kurumu ile çalıştığını doğruladı. Videoda, spikerin sorularını yanıtlayan Celali, MOSSAD’ın kendisini işe aldığını itiraf etti.

Fransız Haber Ajansı AFP, video da akademisyenin “Hain” olarak nitelendirdiğini aktardı.

Celali, videoda açıkça, İran’daki nükleer uzmanı bilim insanları Macid Şehriyari ve Mesud Ali Muhammedi hakkında yabancı istihbarat birimlerine herhangi bir bilgi verdiğini söylemedi ancak nükleer uzmanı bilim insanlarının tasfiyesi ile ilgili bilgiler paylaştı.

BBC’nin Farsça kanalından konuşan, öğretim üyesinin eşi Vida Mehranya, kaset kaydedilirken kocasının psikolojik durumu hakkında, Celali’nin kamera karşısında çok rahat göründüğünü, eşinin kendisine serbest bırakılacağına dair söz verdiğini söyledi.

Reuters haber ajansının naklettiğine göre, Akademisyenin eşi, itirafın zorla okutulduğu kanısında olduğunu belirtti.

İran Televizyonunda yayınlanan itiraf görüntülerinde Celali’nin, Avrupa’da eğitim alırken para ve ikamet için İsrail ile işbirliği yapmayı kabul ettiği belirtiliyor.

Kayda göre, Celali, Thomas adlı bir kişi aracılığıyla Avrupa Birliği Güvenlik Servisiyle olan ilişkisine değiniyor.

Tahran’da 2010 ila 2012 yılları arasında nükleer programı üzerinde çalışan beş bilim insanının öldürüldüğü bir dizi suikast yapılmıştı.

Celali’nin başına neler geldi?

Belçika, İtalya ve İsveç üniversitelerinde ders veren Ahmet Rıza Celali, Nisan 2016’da İran’a yaptığı bir iş seyahati sırasında İstihbarat Bakanlığı yetkilileri tarafından tutuklandı. Tutuklandıktan sonraki 10 gün boyunca ailesinin Celali’nin nerede olduğuyla ilgili hiçbir bilgisi yoktu. Celali bilinmeyen bir yerde bir hafta tutulduktan sonra Tahran’daki Evin Cezaevi’nin 209. kısmına sevk edildi ve burada üç ayı hücre hapsinde olmak üzere toplam yedi ay tutuldu. Celali, hücre hapsinde tutulduğu sırada bir avukatla iletişim kurmasına izin verilmediğini ve kendisini sorgulayan kişilerin önceden yazdığı ifadeleri video kamera önünde okuyarak “itiraflarda” bulunmaya zorlandığını söyledi. Casus olduğunu “itiraf etmesi” için kendisini, İsveç’te yaşayan çocuklarını ve İran’da yaşayan yaşlı annesini öldürmekle tehdit etmek de dahil olmak üzere işkence ve diğer kötü muamelelerle çok ağır baskı altına alındığını söyledi. Celali kendisine yöneltilen suçlamaları reddediyor ve bu suçlamaların yetkililer tarafından uydurulduğunu söylüyor. Ağustos 2017’de Evin Cezaevi’nden yazdığı bir mektupta Celali, İran yetkililerinin 2014’te “AB devletlerinden istihbarat belirlenmesi ve toplanması için kendileriyle iş birliği yapmasını” istediklerini söylüyor ve ekliyor: “Benim cevabım ‘hayır’ oldu. Casus değil, yalnızca bilim insanı olduğumu söyledim onlara.”

Tahran Başsavcısı Abbas Caferi Dolat Abadi 24 Ekim 2017’de gazetecilerle gerçekleştirdiği haftalık basın toplantısında Ahmet Rıza Celali’nin ismini kullanmadan “sanığın” MOSSAD’la birçok toplantı yaptığını ve Mossad’a İran’ın askeri ve nükleer tesisleri hakkında hassas bilgileri para ve İsveç’te oturum hakkı karşılığında sağladığını söyledi.

Ahmed Rıza Celali, acil durum ve afet tıbbı alanında çalışıyor. İsveç’te bir tıp üniversitesi olan Karolinska Enstitüsü’nde doktora yapmak üzere 2008 yılında İran’dan ayrıldı. Belçika ve İtalya’da dersler verdi. Afet tıbbı ile ilgili üniversite çalıştaylarına katılmak üzere İran’a geldiği 2016 yılının Nisan ayında hakkında bir tutuklama emri olmaksızın İstihbarat Bakanlığı yetkilileri tarafından tutuklandı. Tutuklandıktan sonra ailesine kısa süreli bir telefon etmesine izin verilene dek 10 gün boyunca ailesinin Celali’nin nerede olduğuyla ilgili hiçbir bilgisi yoktu. Bir hafta boyunca bilinmeyen bir yerde tutulduktan sonra İstihbarat Bakanlığı kontrolünde bulunan Evin cezaevinin 209. kısmına nakledildi.

Tutuklandıktan sonraki yedi ay boyunca tekrar tekrar sorguya alınmasına rağmen Celali’nin avukatıyla iletişim kurmasına izin verilmedi ve Celali yedi ay sonunda Evin cezaevinin Yedinci Kısmına sevk edildi. Aralık 2016 ile Şubat 2017 tarihleri arasında tutukluluğunu ve kendi seçtiği bir avukatla iletişim kurmasına izin verilmemesini protesto etmek amacıyla en az iki kez açlık grevi yaptı. Sonunda avukatıyla düzenli olmayan bir şekilde görüşmesine izin verildi ancak yetkililer Celali’nin avukatını görmesine Şubat 2017’de son verdi. Davasına başkanlık eden hâkim, Celali’nin kendi seçtiği avukatla iletişim kurmasına ve bu avukat tarafından temsil edilmesine izin verilmediğini söylerken Celali’nin avukatına da davadan çekilmesi emri verdi. Bunun üzerine Celali, Aralık 2016’da başladığı ve birkaç gün öncesine dek sürdürdüğü açlık grevine devam etti. Hakim, Celali’nin ilk avukatını davadan almıştı. Celali, ikinci açlık grevine 2017 Şubat ayının sonlarına doğru son verdi fakat mahkemenin kendisine bir avukat atayana kadar geçen sürede yasal temsiliyetten mahrum kaldı. Celali, 2 Ağustos 2017 ve 24 Eylül 2017’de olmak üzere iki duruşmada yargılandı. Kendisi için verilen hükmü ve ceza için temyiz başvurusunda bulundu.

Ahmet Rıza Celali cezaevinden yazdığı bir mektupta 2014’te İstihbarat Bakanlığı’ndan kişilerin de aralarında bulunduğu İran yetkililerinin AB devletlerinden istihbarat belirlemesi ve toplamasını kendisinden istediklerini ifade etti. İstihbarat istenen alanlar arasında AB devletlerinin kritik altyapıları, terörle mücadele ve CBRNE [terör de dahil olmak üzere kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer savaş] kapasiteleri, hassas operasyonel planları ile terör ve krizlerle ilgili araştırma projeleri bulunuyordu. Celali, İran yetkililerinin talebini şu sözlerle reddettiğini aktardı: “Benden [casusluk yapmamı] istiyorsanız İran’la iş birliği yapmaya son veririm. [Sonrasında bu kişiler] toplantıyı ve teklifi unutmamı söyleyerek benim için bir sorun ortaya çıkmayacağını garanti ettiler ve İran’ın akademik merkezleriyle yaptığım iş birliğine devam etmem gerektiğini ifade ettiler… Tahran’a [2016 yılında] yaptığım akademik ziyaret esnasında İstihbarat Bakanlığı tarafından aniden tutuklandım ve ulusal güvenlik aleyhine davranmakla suçlandım. Bana ‘İran’ın kritik altyapıları ile kriz yönetimi ve pasif [savunma] sistemleri ve projeleri hakkında gizli bilgiler topladığımı ve bu bilgileri İsrail’e aktardığımı’ söylediler. 2008’den beri İsrail ajanı olmakla suçladılar ve ‘AB’deki (İsveç ve İtalya) tüm doktora çalışmalarımın, doktora sonrası süreçlerimin, vize ve oturum iznimin İsrail’e sunduğum casusluk hizmetleri karşılığında İsrail tarafından ayarlandığını’ söylediler. Suçlamayı reddettim… ve oturum iznimle birlikte tüm süreçleri üniversitelerin yasal olarak yürüttüğünü vurguladım. Ne İsrail ne de başka bir ülkeden bir İstihbarat servisiyle hiçbir ilişkim veya iş birliğim hiçbir zaman olmadı. İsrail’e hiç gitmedim… İsveç ve İtalya’da günlük yaşantımı tamamıyla bilen onlarca profesör ve araştırmacı ile iletişime geçilebilir. İstihbarat Bakanlığı’nın müfettişleri yaptığım açıklamaları kesinlikle dikkate almadı. [Evin cezaevinin 209. Kısmında bir hücrede] beni alıkoyarak çeşitli psikolojik ve fiziksel işkenceler uyguladılar, tehdit ettiler, aşağıladılar, yanılttılar ve bir avukatla iletişim kurmama 7 ay boyunca izin vermediler. Tüm bunlar beni sahte itiraflarda bulunmaya zorladı. Sonrasında ise hiçbir belge veya neden olmaksızın yalanlar ve temelsiz suçlamalarla dolu bir suç dosyası oluşturdular. Hiçbir zaman ülkem aleyhine bir davranışta bulunmadım, İsrail veya diğer hiçbir ülke için casusluk yapmadım. Tek hatam, AB’deki meslektaşlarımın ve üniversitelerin güvenini, İran’ın istihbarat servisi için casusluk yapmayı [reddederek] boşa çıkarmamak.”

Ahmet Rıza Celali’nin sağlığı tutukluluğu sırasında ciddi biçimde bozuldu ve yaptığı açlık grevleri nedeniyle daha da ağırlaştı.