Uzmanlar, İran’da halkın talepleri karşılanmadığı için protestoların yeniden başlayacağı düşüncesinde.
Siyasi ve ekonomik uzmanlar “İran rejiminin gösterileri bastırma konusundaki başarısının, Tahran’ın karşılaştığı mevcut sorunun ertelenmesi olarak değerlendirdi. Rejimin mağduriyetleri çözememesi ve göstericilerin taleplerine cevap vermemesi durumunda, İran krizi, rejimin meşruluğunu eritmeye devam eder” değerlendirmesinde bulundular.
Uzmanlar, son yıllarda gerçekleştirilen protesto gösterilerinin İran rejimindeki yapısal bir krizi yansıttığını, yaşanan üç krizin birbiriyle bağlantılı krizler olduğunu, kimlik krizleri, güç kurma modeli, rejimin kendi ve dünya görüşünü yöneten bu yapısal krizlerin rejim tarafında doğru bir şekilde anlaşılamadığına işaret ediyor.
BAE’nin başkenti Abu Dabi’de bulunan Emirates Politika Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen bir panelde Ülkedeki protestolar, “İran’daki krizin sebepleri, rejimin güç merkezleri arasındaki çatışma durumu, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hükümetinin gösterilere karşı takındığı tutum” gibi başlıklar altında değerlendirildi.
BAE Politika Merkezi Başkanı Dr. İbtisam el-Kutbi, yakın tarihli protesto gösterilerin “ekonomik endişelerden kaynaklandığını ancak göstericilerin sloganlarının halkı yoksullaştıran ve servetlerini dış müdahalelerde boşa harcayan rejimin temellerine yöneldiğini” hatırlattı.
İran meseleleri uzmanı Hasan Ömeri ise “İran’daki krizi ele almak için 1979’da meydana gelen devrimi analiz etmek gerekiyor. Devrim sonrası iktidarı tekeline alan İslamcı rejim bu krizleri derinleştirdi ve yeni boyutlar ekledi” ifadelerini kullandı.
Ömeri, İran’ın yakın dönemde yaşadığı üç karmaşık krizden dolayı acı çektiğini vurgulayarak “Birincisi kimlik modelinin krizi, ikinci kriz ulus-devlet oluşumunun kriz modeli,
Üçüncü kriz ise, Velayet-i Fakih ve Devrim Muhafızları’nın benimsediği otorite inşası modelidir” dedi.
“Üç krizin bileşimi ya toplumun kendi bileşenleri arasında, ya da toplumun farklı katmanları ile rejim arasında İran’ı hayal kırıklığı, umutsuzluk ve acı içinde tutacak, toplumsal değer sisteminin çöküşünü ve sosyal güveni azaltacak” değerlendirmesinde bulunan Ömeri, son gösterilerin İran’daki karmaşık krizin bir tezahürünü temsil ettiğini belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: “Nükleer krizin çözümü mutlaka İran’ın iç krizlerine çözüm getirecek, İran’ın ılımlılığa ve uluslararası sistemle yapıcı bir etkileşime geçmesine yeniden katkıda bulunacak”
İran uzmanı Alex Fatinka ise “İran’da gerçekleştirilen son gösteriler, aynı zamanda politikti. Sadece ekonomik değil, sokaklara çıkanların öfkesi egemen rejime yönelikti” dedi.
İran’ın bir çok kentinde 28 Aralık 2017’de başlayıp 1 hafta süren protesto gösterileri 4 Ocak 2018’de sona ermişti.
İran’ın en büyük ikinci kenti olan ve muhafazakârların kalesi olarak görülen Meşhed’de 28 Aralık’ta ekonomik koşulların protesto edilmesiyle başlayan gösteriler, kısa sürede içinde başkent Tahran dâhil birçok kente yayıldı. Ülkedeki hayat pahalılığı, işsizlik ve Tahran’ın Ortadoğu politikaları konusundaki şikâyetlerin dile getirildiği protestolara on binlerce kişi katıldı. Göstericilerin bir bölümü 1979 devriminden beri iktidarda olan İslamcı rejimi hedef aldı. Bazı kasabalarda binlerce kişi “Diktatöre ölüm” sloganları attı. Göstericilerin bir kısmı ise dini lider Ayetullah Ali Hamaney’i istifaya çağırdı.