Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran’da reform tartışmaları: Westminster mi? İmamet mi? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Londra: Emir Taheri

İran’da 5 yıl önce dönemin Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın Ulusal Güvenlik Bakanı Haydar Maslahi’yi görevden almak istemesine İran “Devrim Rehberi” Ayetullah Ali Hamaney’in engel olması üzerine başlayan reform tartışmaları devam ediyor.

O dönem yaşanan kriz Hamaney’in zaferiyle sonuçlanırken, İran halkının yönetime katılımının tek temsilcisi olan Cumhurbaşkanı’nın, “Rehber” olarak tanımlanan dini liderin gölgesinde kaldığı itirazları arasında çeşitli tartışmalar yaşanması üzerine Hamaney, yaptığı bir açıklamada, İran’daki mevcut İslam Cumhuriyeti rejimini Westminster (Birleşik Krallığın demokratik parlamenter sistemi) benzeri bir parlamenter sisteme dönüştürmek için reform yapılması gerektiğini dile getirmişti.

Hamaney’in sunduğu teklif, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesinin sürdürülmesi ama İslâmî Şurâ Meclisi’ne de yürütme organının başına geçecek bir Başbakan seçme yetkisi verilmesini ön görüyordu.

İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra tesis edilen düzende, en üst makamdaki “Devrim Rehberi” Ayetullah Humeyni’nin yanısıra, halk tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı tarafından atanan bir Başbakan bulunuyordu. Bu düzen, ilk andan beri büyük tartışmalara sebep olmuştu. Bir yıldan az bir süre görevinde kalan İslam Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Ebu’l Hasan Beni Sadr ve dönemin Başbakanı Muhammed Ali Recai arasında yaşanan anlaşmazlıklar sonucunda Beni Sadr, Humeyni tarafından görevden alınmıştı.

Bu olayı izleyen 8 yıl boyunca Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında birçok ihtilaf yaşanmıştı. Bunların en sonuncusu şuan Devrim Rehberi olan dönemin Cumhurbaşkanı Ali Hamaney ve Başbakan Mir Huseyn Musevi arasında yaşandı. Bu ihtilafların sonunda dönemin İslâmî Şura Meclisi Başkanı Haşimi Rafsancani ile ittifak kuran Hamaney, Anayasa değişikliğiyla Başbakanlık makamının ilga edilmesini sağlamıştı.

Geçmişte Başbakanlık makamının kaldırılmasında etkili olan Hamaney’in yeniden Parlamenter sisteme dönmek istemesi, İran’da Devrim Rehberi kontrolünde bir yürütme organı oluşturulmak istendiği tahminlerini beraberinde getiriyor.

5 yıl önce yaşanan anlaşmazlıkta Ahmedinejad’ın en önemli argümanı, halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak Bakanı azledebileceği yönündeyken, Hamaney’in argümanı ise devlet işlerindeki son sözün Dini Rehber’e ait olduğu şeklindeydi. Ahmedinejad, tartışmaların sonunda Hamaney’in isteğini yerine getirmek zorunda kalmıştı.

İran’da etkin bazı kaynakların bildirdiğine göre, Ahmedinejad ve Hamaney arasında yaşanan bu tartışma Hamaney’i yapmak istediği reformlara dair düşüncelerini Anayasa uzmanlarına bildirerek bu konuda bir rapor talep etmeye itti. Hamaney’in bu talebi üzerine uzmanlar tarafından hazırlanan ve kamuoyuna açıklanmayan raporda, Hamaney’e üç alternatif sunuldu.

Birinci alternatif, Cumhurbaşkanlığı sisteminin devam etmesi fakat Cumhurbaşkanlığına aday olacak kişilerin Devrim Rehberi tarafından belirlenerek İslam Meclisi’nin onayına sunulmasıydı. Bu alternatife göre, İran’ın Cumhuriyet olarak kaldığını göstermek için Cumhurbaşkanlığı makamına Anayasa’da vurgu yapılacaktı.

Vefat eden Eski Cumhurbaşkanlarından Haşimi Rafsanjani tarafından da desteklenen ikinci alternatife göre, İslam Meclisi tarafından seçilecek Devrim Rehberliği makamının Cumhurbaşkanlığı’nı da içermesi yoluyla dini ve siyasi liderlik arasındaki ihtilafların çözülmesi hedefleniyor.

Üçüncü alternatif ise Başbakanın atanması ve gerekli durumlarda “İmam” sıfatı taşıyabilecek olan Devrim Rehberi tarafından görevden alınmasını ifade ediyor. Böyle bir düzende, yürütme organının başında bulunan kişi sadece idari bir sorumlu olurken, bütün siyasi sorumluluklar İmam sıfatına haiz Devrim Rehberi’ne verilmiş oluyor.

Konuya dair bir değerlendirme yapan Tarihçi Perwez Nuri, “İran İslam Cumhuriyeti, Ayetullah Humeyni tarafından kurulduğu ilk günden beri bir yandan batı yandaşı orta tabakayı demokratik eğilimlerle memnun etmeye çalışırken, öte yandan ülkedeki Şii din adamlarının kontrolünde mutlak bir dini otorite oluşturmaya çalıştığı için çelişkilerle karşı karşıya kalıyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin yeniden seçildiği bugünlerde, sorulması gereken soru şu; söz konusu tartışmalar neden yeniden gündeme geldi?

Hamaney’in siyasi arenadan çekilme tehlikesi ve böyle bir durumda Hamaney’in yerini kimin dolduracağına dair duyulan kaygılar bu sorunun cavabı olabilir. Bu durum, Hamaney’in aslında Mollalar tarafından bu makama taşındığını ortaya koyuyor. Zira Hamaney karşısında halk tarafından seçilmiş kayda değer bir otorite gözükmüyor.

Devrim Rehberi karşısında olabilecek halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı, İran’daki din adamlarının siyasi rollerini azaltabilir. İranlı seçmenlerin laik eğilimlere sahip bir Cumhurbaşkanı seçmesi ülkedeki mevcut siyasi düzen için büyük bir tehdit arz edebilir.

Ayrıca, Başbakanın Parlamento tarafından seçilmesi ülkede Parlamentonun çoğunluğuna hakim olması muhtemel bir siyasi oluşumun olmaması nedeniyle istikrarsızlığa neden olabilir.

Günlük yayın yapan İtimat Gazetesi’nde yazan Ruhaniye yakınlığıyla tanınan Ali Ekber Garci, Parlamentoda çoğunluk elde edebilecek güçte bir siyasi oluşumun bulunmadığı İran gibi bir ülkede Parlamenter sistemin yürümeyeceğini savunarak, “Şu aşamada, siyasi partilere daha fazla alan tanımalıyız” değerlendirmesini yapıyor.

Garci gibi birçok yazar ve siyasetçi de İran’ın mevcut şartlarında Parlamenter sistemin akıllıca olmayacağını savunuyor.

Buna karşılık İmamet sistemi, İslam Cumhuriyeti’ne oranla daha ılımlı gözüküyor. Zira İran halkının çoğunluğunun mensup olduğu Caferi Mezhebi, Masum İmam tarafından gelmeyen bir siyasi otoritenin meşruiyetini reddetme üzerine kurulu. Ayetullah Humeyni, otoritesini bütün dünyevi otoritenin üstünde tutmak için “Masum” sıfatını kullandı.

Son dönemde, Hamaney’e Masum sıfatı verilmesi için İran’da bir kampanya başlatıldı. Bu kampanya Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in, Hamaney’e yazıdığı mektupta, Hamaney’e, “Ayetullah el-Uzma İmam” diye hitap etmesi üzerine gündeme geldi.

Genel olarak, Hamaney’in Anayasa reformu gerçekleştirmekte ısrarcı olduğunu söyleyebiliriz. Hamaney ve İran için taviz verme vaktinin geldiği görülüyor.