Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran’da rejim “Askeri Cumhurbaşkanlığı”nı tartışıyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İran’da bir süredir devam eden “askeri liderlik” krizi ülke siyasetinin başlıca tartışma maddesi haline dönüşüyor. Söz konusu tartışma son günlere  birçok önemli gazetede de kendine geniş bir biçimde yer buluyor.

İran sistemi bir çöküşün eşiğinde. En azından böyle bir izlenim siyasi elit seviyesinde keskin bir biçimde genişliyor. Bunun açık bir örneği, eski ve ılımlı bir parti olan Özgürlük Hareketi Partisi’nin ifadelerinde görülebilir.

Tahran’da faaliyet gösteren Devrim Muhafızları’na bağlı Ensar-ı Hizbullah’ın lideri Hüseyin Allah Kerim’in birkaç gün önce yaptığı, “Bugünkü durumda General Kasım Süleymani ülkemizi kurtarabilir” açıklaması tartışmaların kapısını açtı. Kerim, ülkede tanınan bir isim. İran ile Irak arasında yaşanan ilk Körfez Savaşı’ndan sonrası, 1990’ların başında Ensar-ı Hizbullah’ın kurucusu olarak biliniyor.

Ensar-ı Hizbullah hareketi  baskı gruplarına liderlik etti

Hareket, İran’da Ali Ekber Haşimi Rafsancani ve reformcu Muhammed Hatemi sürecinde iki cumhurbaşkanlığı döneminde de baskı gruplarına liderlik ediyordu. Söz konusu dönemde muhafazakâr kanadın lobici faaliyetlerindeki araçlarından biriydi. Bu gruplar, hükümetin ordunun kontrolüne geçmesi gerektiğini, aksi durumda rejimin çökeceğini savunuyor.

Hüseyin Allah Kerim, her ne kadar İran siyasetinde etkin bir isim olmasa da Devrim Muhafızları ve onu destekleyen muhafazakârların darbeci eğilimini yansıtıyor. Bu yaklaşıma göre İran sisteminin çöküşten kurtulmasının yegâne yolu militarizasyondan geçiyor.

“Militarizasyon” fikri İran için yeni değil. Askeri çözüm söylemi, İran kamuoyuna yüzyıl öncesinden bu yana gündemde olan tartışmalı bir modeli hatırlatıyor. Bu model, 20’inci yüzyılın başlarında diktatör olarak tanımlanan Pehlevi sisteminin kurucusu Rıza Şah’a dayanıyor. Rıza Şah gücünü, yine sistemin çöküşünün tartışıldığı bir dönemde ordu aracılığıyla genişletmişti. Şah rejimini deviren İslamcı muhafazakârlar da bugün Rıza Şah ile aynı söyleme sarılıyor.

“Askeri Cumhurbaşkanlığı” önerisi Rıza Şah Pehlevi modeliyle sınırlı değil. Bugün iktidardaki Ruhani, 1980’lerin ortalarında “Peygamber Halkası” karargâhının ve hava savunmanın komutanı olarak görev yapmıştı.

Askeri Cumhurbaşkanlığı” ordunun değil, DMO’nun kontrolünde olmalı

Ayrıca, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) medyası “Askeri Cumhurbaşkanlığı”nın ordunun değil, DMO’nun kontrolünde olması gerektiğini savunuyor.

DMO’nun Askeri Cumhurbaşkanı önerisinin kamuoyunda Birinci Körfez Savaşı’nda Devrim Muhafızları’nın iki lideri, Muhsin Rızai ve Muhammed Bekir Galibaf’a önerildiği yorumu yapılıyor. İkisi de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmuşlar ancak her defasında yenilmişlerdi. Galibaf üç kez, Muhsin Rızai ise iki kez mağlubiyeti tattı.

İran’daki seçimler ise halkın “Askeri Cumhurbaşkanlığı”na destek vermediği ortaya çıkıyor. Rızai ve Galibaf’ın yanı sıra Milli Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Şemhani’nin de seçimlerde yenilmesi bunu gösteriyor.

İlginç olan ise halkın orduya karşı duyduğu hoşnutsuzluk sebebiyle asker kökenli Rızai’nin ve Galibaf’ın seçim kampanyalarında kendilerini ordudan ayrılmış sivil siyasetçiler olarak tanıtmaya çalışmasıydı.

En güçlü aday Kasım Süleymani

Askeri Cumhurbaşkanlığı söyleminin teorisyenleri bu hoşnutsuzluğu analiz ederek halk arasında popüler olabilecek “askeri kahraman” profilini öne çıkartmaya çalışıyor. Bu profil için de en uygun isim İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani.

Bu sebeple Süleymani’nin portreleri sinemadaki reklamları, panoları, televizyon reklamlarını, muhafazakâr gazetelerin birinci sayfalarını ve etkinliklerini kaplıyor. Süleymani’nin bugüne kadar cumhurbaşkanlığına aday olmayacağına dair her hangi bir açıkla yapmaması da dikkat çekiyor.

Kasım Süleymani, söz konusu çevrelerin perspektifinden İranlı olmayan kuvvetleri kullanarak ve ancak rejim ideolojisine inanarak bir fark yaratabildi. Bu, kaynakları az harcadığı ve İran’a daha fazla kâr getirdiği anlamına geliyor.

Süleymani, Şiileri tek bir hedefe yönlendiren stratejik isim

Velayet-i Fakih yanlısı Şii mezhebi ideologlarına göre “Süleymani Şiileri Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye ve Lübnan’dan birleştirmeyi başaran ve onları tek bir hedefe yönlendiren stratejik bir isim.

Hüseyin Allah Kerim’in, “Bugünkü durumda General Kasım Süleymani ülkemizi kurtarabilir” açıklaması bu bağlamda önemsenmesi gereken bir mesaj.

Ancak konu bu kadar basit değil. Zira son yıllarda Devrim Muhafızları, yedi farklı baştan oluşan bir ejderhaya dönüşerek İran’ı yutuyor ve farklı ilgi alanlarına sahip farklı gruplarla yarışıyor. Bu grupların hepsi Kasım Süleymani’yi kabul etmiyor.

Ali Laricani, “Askeri Cumhurbaşkanlığı” söylemine karşı 

“Askeri Cumhurbaşkanlığı” söylemine karşı çıkanlar arasında DMO ile iyi ilişkileri olan güçlü siyasi figürlerden Ali Laricani de var.

Elbette bu darbeci söyleme en sert direnişi reformistler gösteriyor. Muhammed Hatemi hükümetinin İçişleri Bakan Yardımcısı olan Mustafa Taczade, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada tüm sivil toplum kuruluşlarına ve kesimlere DMO’nun siyasete müdahale etme çabalarına karşı direniş çağrısında bulundu.

Muhammed Hatemi döneminde Kültür ve İrşad Bakanı olan Ataullah Muhacerani de Pakistan, Hindistan ve Bangladeş’in deneyimlerine değindi ve bu bağlamda Askeri Cumhurbaşkanlığı’nın felaket olacağını söyledi. Sistemin kurucusu Humeyni tarafından askerin siyasete müdahalesi konusunda verilen uyarıya dikkat çeken bir dizi reformcu milletvekili, aslında Askeri Cumhurbaşkanlığı söylemini savunanların rejimin ilkelerine aykırı davrandıklarını savundu.

“Devrim Rehberi” sıfatıyla sistemin en üst makamında oturan Ali Hamaney’in prostat kanseri olması ve ölümünün ardından rejime nasıl bir yönetimin hâkim olacağı tartışmaları reformistleri askeri darbe olasılığı nedeniyle endişelendiriyor.