Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

İran’da riyalin düşüşünden kim yararlanıyor? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Tahran/Feraz Safayi

ABD Başkanı Donald Trump’ın Mayıs ayında İran ile 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiğini duyurmasının sonrası İran para birimi riyali vuran krizle ilgili uzun bir sessizliğin ardından İranlı bir yetkili suskunluğunu bozdu. Yetkili yaptığı açıklamada, hükümetin 7 – 8 ay içinde krizi ortadan kaldırmayı planladığını söylese de ülke yöneticilerin sessizliği, çeşitli soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı ve Ruhani’nin özel temsilcisi Mahmud Vaizi, dün yaptığı açıklamada, hükümetin döviz kurlarındaki sert dalgalanmalar ve piyasalardaki yükselen fiyatlarla ilgili tembel davranmayacağını ve 7 – 8 ay içinde krizi ortadan kaldırmayı planladığını söyledi.

İranlı yetkililerin dış güçlere yönelik suçlamalarını yineleyen Vaizi, İran ekonomisinin ‘uluslararası bir komploya maruz kaldığını’ söyledi. Ancak Vaizi’nin hükümetin krizi sonlandırmaya yönelik planı hakkında detay vermekten kaçınması, konuyu spekülasyonlara açık hale getirdi.

İran gazetelerinin ekonomi uzmanlarından aktardığı bilgilere göre, piyasaların Vaizi’nin açıklamalarına tepki vermemesinin arkasında yatan sebep, bundan önce de hükümet yetkililerinden çok sayıda benzer açıklamalar yapılmasıydı. Vaizi’nin açıklamasının net olmaması, piyasada somut eylemlere dönüşmeyeceğine dair düşüncenin hakim olmasına sebep oldu.

Riyal, son dört ayda yüzde 300 oranında düştü

İran’da yaklaşık bir yıldır devam eden yerel paradaki değer kaybının önüne bir türlü geçilemedi. Krizin boyutunu görmek için onu ekonomik alanlara göre tanımlamak yeterli. Geçtiğimiz Eylül ayının üçüncü haftasındaki rakamlar dikkate alındığında, İran para biriminin bir yıl içinde yaklaşık yüzde 473 oranında gerilediği görülüyor. Riyal son dört ayda, yüzde 300 oranında düştü. Ekonomik çalışmalar, Kasım ayı başlarında uygulanacak olan ve özellikle İran petrol sektörünü hedef alan ABD yaptırımlarının ikinci paketinin getirdiği endişelerle riyaldeki değer kaybının daha da arttığını gösteriyor. Bunun nedeni, İran’ın petrol satışlarından elde ettiği gelirlerin düşüşü ve kamuoyunda giderek artan ‘ellerindeki para kaybetme korkusuyla’ döviz alımına hücum etmeleri. Bu da, daha yüksek döviz talebi ve daha düşük arz nedeniyle yerel para birimi üzerinde daha fazla baskı oluşmasına neden oluyor.

İran için büyük felaket yaklaşıyor

Fakat sorun bu kadarla sınırlı değil. İran Merkez Bankası tarafından yayınlanan veriler, İran mali yılı altıncı ayına ilişkin enflasyon oranın yüzde 13,5 seviyesinde olduğunu doğruladı. Tüm bu rakamlar bir felakete işaret ediyor. Buna karşılık, İran Emlak Birliği tarafından yayınlanan rakamlar, konut fiyatları ve kira oranlarının bir yıl içinde yüzde 70’in üzerinde yükseldiğini gösterdi. Resmi verilere göre, otomobil fiyatları da Ağustos ayında yüzde 63 oranında arttı.

Son altı ayda, günlük tüketim malları ve ev eşyalarında yüzde 300’e kadar artış yaşanırken, bu duruma ilişkin sosyal medyada çok sayıda kampanya başlatıldı.

Asgari ücret 70 dolara geriledi

Resmi verilere göre, İran’daki çalışanların maaşları, döviz karşısında azaldı. Bu yılın başlarında, 285 dolar civarında olan asgari ücret, ekonomik krizle bugün 70 doları geçmiyor. Ancak hükümet yetkilileri ve Cumhurbaşkanı’nın özel temsilcisi Vaizi’nin ağzından şu ana kadar asgari ücretin bu yıl içerisinde artırılacağına dair herhangi bir söz çıkmadı.

Kısaca sorun, Meclis Başkanı Ali Laricani’ye bağlı ‘Haber Online’ sitesinin ekonomi uzmanlarının da belirttiği gibi, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, bir meclis oturumunda ifade vermesine rağmen İran ekonomisinin büyük bir kriz içinde olduğunu basit bir sorun olarak nitelendirerek görmezden gelmesi. Henüz İran petrol sektörünü hedef alan ikinci yaptırım paketi yürürlüğe girmemişken bile ufukta durumun iyileşeceğine dair hiç bir delil yok.

“Doların yükselmesi hükümete fayda sağlıyor”

İran’daki ekonomik kriz tüm taraflar için bir felaket değil. Bu krizi fırsata çeviren taraflarda var. Bunların başında da hükümet geliyor. Hükümet bir takım çevreler tarafından ‘piyasadaki yüksek dolar fiyatlarının ateşi üzerine benzin döken’ olmakla suçlanıyor. Krizi hükümetin yarattığını söylemek abartı olur. Ancak mevcut durumdan yararlandığı da bir gerçek. Tahran’daki Şehit Beheşti Üniversitesi’nden bir ekonomi profesörü yaptığı değerlendirmede, “Hükümet dolar kurunda ardı ardına yaşanan yükselmelere karşı sessiz kaldı. Çünkü doların yükselmesi hükümete fayda dağlıyordu. Hükümet bu yıl genel bütçede dolar fiyatını 3 bin 800 tümen olarak kabul etti. Bu da, piyasada doların onaylanan miktarın birkaç katı fazlasına satılması nedeniyle büyük bir kar sağlanmasına sebep oluyor. En kötü durum senaryosunda, hükümet yılın ilk yarısında tüm gelirlerini petrol satışından elde edecekti. Bundan sonraki tüm kazanç ise sadece fazla gelir olacaktı. İran Petrol Bakanı Bijen Namdar Zengene’nin birkaç gün önce açıkladığı da tam olarak buydu.

Öte yandan hükümet, petrol satış fiyatının iki katına çıkmasının ardından bankaların ve yüklenicilerin iç borcunu kapatabilecek miktarda riyal toplayabilmek ve manevralar yapabilmek için vatandaşlara kupon dağıttı.

Devrim Muhafızları’nın dolar karı

Petrol fiyatının yükselmesinin tek kazançlı tarafı hükümet değil elbette. İran Devrim Muhafızları da bu durumun en büyük fayda sağlayanlarından biri. İran’da etkisi güçlü bir askeri yapı olan Devrim Muhafızları’nın, siyasi analistlerin görüşleri ve yarı resmi verilere göre, ekonominin büyümesiyle ilgili kuruluşların yaklaşık yüzde 40’ı ile bağları bulunuyor. Devrim Muhafızları bugün barajlar, yollar, köprüler ve telekomünikasyon gibi büyük ekonomik alanları kontrolü altında bulunduruyor. Bununla birlikte en az 2 banka ve 6 dev finansal yatırım kurumunun da sahibi. Diğer birçok bankada hisse senedi bulunan Devrim Muhafızları, petrolün çıkarılması ve ihraç edilmesindeki payının yanı sıra hükümetin kontrolü dışındaki birkaç limanı elinde tutarak, İran’ın en büyük döviz rezervlerine sahip durumda.

Bu durum hem devlet hem de resmi kurumlarda İran ekonomisini tüketen krize yönelik sessizliği açıklıyor. Aynı şekilde hükümet yetkilileri ve Devrim Muhafızları üyeleri tarafından İran ile dünya arasındaki krizi derinleştiren açıklamaların sebebine de ışık tutuyor. Devrim Muhafızları komutanlarının tutumlarının etkileri İran ekonomisi ve toplumu için felaket olmaya devam ediyor.

Hakkında gensoru önergesi verilmesi beklenen bakanlardan biri olan İran Ulaştırma ve Şehircilik Bakanı Abbas Ahundi, geçtiğimiz Cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Devrim Muhafızları üyelerinin devrimci tutumlarının faturasını sevgili halkı ödüyor” ifadelerini kullandı.